Üçüncü bölüm/ ufaklık

199 61 171
                                    

Bir haftadır deprem dolayısıyla bölüm atamadım arkadaşlar saygısızlık etmek istemedim, yastaydım. Sizler nasılsınız? Hepimize geçmiş olsun.

Biliyorum bunu söylemek zor ama yıldıza basmayı unutmayın, yorumlarınızı eksik etmeyin. Teşekkür ederim...

...

UFAKLIK

*




Serinliğini koruyan havanın derinlerime işleyen sempatisi arasından alnıma yapışan saçlarım gözümü kapatıyordu. Saçlarımı araladığımda yatağımda uzandığımı düşündüğüm yerin aslında bir orman olduğunu farkettim. Göz bebeklerim irileşmişti ve dişlerimi sıkmıştım. Başımı sağa ve sola çevirdiğimde tanımlamaya çalıştığım yeri çıkaramadım. Her yer çok karanlık ve ürkütücüydü. Sisli bir yola uzanan ormanın içerisinde ilerlediğim sırada adım seslerimi işitiyordum. Ağaçların hışırtısı siyahımsı havanın tonuna karışıyordu. Soluk alıp verirken yanan boğazımın arasında yola doğru yürümeye devam ettim. Etraf sisliydi. Görünürde kimse yoktu. Avuç içlerimle, bu denli soğuk hava arasında alnıma yapışan ter damlalarını sildim. Gözüm, yolun karşısında dikilen, adeta korku filminden fırlamış gibi görünen, beyaz gecelikli kadında takılı kaldı. Geceliğinin üzerine sürülmüş kırmızı lekeyi farkettiğimde bana doğru gelmeye başladı. O geldikçe ben geriye doğru gidiyordum. Yaklaşan silüet, kalbimin teklemesine, göz bebeklerimin iyice irileşmesine sebep olduğunda, karşımdaki yüz çok yakından tanıdığım birisiydi, ben.
Çığlık attığı sırada koşmaya başladım, nefes nefese kalmıştım. Arkamdan yükselen çığlık sesleri arasında ayağım takıldı, düşme hissiyle yattığım yerden sıçradım. "Ah!" dedim, alnımı ovarken, "Kabusmuş!"

Kendimi yatağa geri attığımda, dün gecenin hatıraları kendini anımsattı. Doğruldum ve sırtımı yatak başlığına yasladım. Arayan kişi "Zile basıp kaçmam hoşuna gitti mi?" diye sorup yüzüme kapatmıştı telefonu, özel numara olduğu için de geri arayamıyordum. Düşünmek için yatağa uzandığımda uyuyakaldığım için Asel'e anlatma fırsatı bulamadım. Dün gece masanın üzerinde bıraktığıma emin olduğum telefonumu aradım ama yoktu. Dizlerimin üzerine oturup yatağın içinde aramaya başladım, uyku sersemi buralara bir yerlere fırlatmış olabilirdim. Karıştırdığım çarşafın içi boştu. Parkeye bastığım ayaklarımla ilerlerken dizlerimi kırıp yatağın altına bakındım. Ama yoktu, bulamıyordum. "Nerdesin?" diye konuştum, cansız bir eşyaya sorduğum mantıklı soru beni yerden kaldırdı ve dolaba yakınlaştırdı. Nasıl olsa bulacaktım. Dolaptan çıkardığım siyah elbiseyi giydim ve üzerime ince bir hırka alarak banyo kapısına ilerledim. Açılan ışıkla birlikte lavaboya geçtiğimde aynadaki görüntüm bembeyazdı. Yüzümü yıkarken bir yandan da yandaki havluya tutundum ve yüzümü kuruladım. Asel'in yanına inicektim, muhtemelen uyanmış olmalıydı. Sırtımı döndüğüm kapıya yöneldiğimde, gözüm çamaşır makinesinin üzerindeki telefonuma çarptı. Oraya ne zaman koymuştum? Düşüncelerimle boğuşurken telefonu aldım ve odadan çıktım. Merdivenleri inerken tek işittiğim ses tahtanın çıkardığı boğuk ses değildi, "Ne yesek?" diye soran Asel'in sesi alt kattan yükseliyordu. Karşısındaki kişinin konuşmasını duyduğumda, yakından tanıdığım kişinin kim olduğunu anladım. "Hamburger mi söylesek?" Fuat'ın sesiydi bu. Mutfak kapısının eşiğinde dikildiğimde aralarındaki muhabbeti kesip sessizliğe kapı aralamıştım. Yüzüme çevrilen kafalara aldırış etmeden, kapının kenarına yaslanıp bir Asel'e birde Fuat'a baktım. Babamın villasında kalırken bir kere bile uğramayan , benimle tek muhabbeti olmayan Fuat'ın birden bire evimde ne işi vardı?

"Uyandın mı?" dedi Asel elindeki su bardağını tezgaha bırakırken. "Evet." dedim, saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım, "siz ne yapıyorsunuz?"

OMZUMA DOKUNAN NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin