Blue and Red

188 32 10
                                    

Osamu derin düşüncelere dalmıştı...

Kırmızı mı mavi mi?

Çizdiği resimde hangi renk ağır basmalıydı?

Kırmızı'yı seviyordu, ancak mavi de bir o kadar hoş görünüyordu. Fırçasının arka kısmını çenesine vuruyordu. Tam o sırada dış kapınım açılma sesini duydu Osamu. Ayağa kalktı, hızlı adımlarla kapıya yürüdü.
Şu anda en çok istediği kişi karşısındaydı.

"Chuuya, tam zamanında!"

"Üstün başın boya olmuş, hâlâ resim mi yapıyorsun?"

"Boşversene! Kırmızı mı, mavi mi?"

"Imm... Sanırım, kırmızı."

Osamu, Chuuya'nın ellerini kendi elleri arasına aldı ve gözlerinin içine baktı.

"Teşekkür ederim."

"Teşekküre gerek yok aptal."

Osamu koşar adımlarla loş koridorda kayboldu. Chuuya ise sadece onu izlemekle yetindi. Daha sonra ceketini çıkarıp portmantoya astı. Osamu ile kaldıkları odaya gitti, yatak vücudunu çekiyormuşcasına kendini yatağa bıraktı.
Yorgun hissediyordu.

Uzun saatlerin ardından Osamu, Chuuya'yı uyurken buldu. Yanına yaklaştı, saçlarını okşadı. Üstü hâlâ boyalı olduğu için yatağa uzanmadı. Ahşap çekmecelerin birini açtı, içinden kendine uygun bir kıyafet seçti ve onu giyindi.

Chuuya o sırada uyanmış, homurdanıyordu. Osamu onun bu hallerine gülmeden edememişti.

"Günaydın Chuuya."

"Ne... Hava karanlık... Bir dakika! Uyuyakalmışım..."

Chuuya hızla yerinden doğruldu. Etrafına bakındı, birden aklına Osamu'nun aç olabileceği düşüncesi geldi.

"Aç mısın, dolapta dünden kalma bir şeyler olacaktı..."

"Ben ısıtabilirim. Sen de elini yüzünü yıkarsın."

"Pekâlâ."

Osamu odadan çıktı ama Chuuya hâlâ yataktaydı. Başını elleri arasına aldı, zaten terliydi ve şu an daha fazla terlemeye devam ediyordu. İçinde çirkin bir his vardı. Korkmuş gibiydi. Ancak neyden korkabilirdi ki?

Chuuya hakkında ilginç bir şey vardı.

Chuuya rüya görmezdi.

Rahat nefes alabilmek adına yataktan kalkıp cama yürüdü. Güneş çoktan terk etmişti kasabayı. Onun yerini gri bulutlar almıştı. Camı açtı ve sıcak bir rüzgar çarptı tenine. Derin derin nefesler almaya çalıştı.
Mavi gözleri rüzgara karşı direnmeye çalışan bir sümbüle takıldı. Zihinindeki her şey bir anda silinivermişti.

Bir tek kendisini ve o sümbülü hissetti...
her yer sadece gri rengindeydi.

Zaman kavramı bir hiçe dönüşmüştü. Chuuya ne kadar süredir orada duruyordu?

Osamu içeriye girdi, rüzgar nedeniyle bir sürü kağıt odanın her yerine dağılmıştı.
Gözleri Chuuya'ya döndü. Camdan dışarıyı izliyordu.

"Chuuya, sen hâlâ burada mısın?"

Yanıt alamadı, ama konuşmaya devam etti.

"Dinliyor musun? Yemekleri çoktan ısıttım bile."

Sessizdi Chuuya. Osamu merak etti ve ona doğru yürümeye başladı. Elini sakince Chuuya'nın omzuna koydu.

O an Chuuya sümbülün solup, toza dönüştüğünü gördü. Fevri bir şekilde arkasına döndü. Osamu oradaydı. Yüzünü küçük bir rahatlama ifadesi aldı.

"Hadi yemek yiyelim."

Osamu gülümsedi. Chuuya'ya sarıldı ve Chuuya da ona sarıldı.

"Tamam, yiyelim."

-----------------
Yemek onemli

An Unknown Town [Soukoku] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin