Good bye

126 21 13
                                    

Oncelikle merhaba,
olaylarin gidisatinin hizi ile ilgili yorum yapmamanizi rica ediyorum
cunku bu kitap yazarken iyi hissetmedigim, bolca on yargilarimin oldugu bir kitap bu yuzden olabildigince hizli bitmesini istiyorum ki bir sonraki bolum de final olacak zaten

iyi okumalar<3
--------------

Dünün aksine yağmurun aralıksız yağdığı bir gündü. Kara bulutlar gökyüzünü tamamen kapatıyordu. Chuuya şiir yazmakla uğraşırken Osamu salonda kendince eskiz yapıyordu. Sabahtan beri neredeyse salondaki birçok eşyanın eskizini yapmıştı ve hâlâ yapmaya devam ediyordu.
Arada bir ağzından her zamanki o şarkısını kaçırıveriyordu. Şarkı söylemeyi de severdi, bildiği yabancı dil şarkıları kusursuz söyleyebilirdi. Şarkı söylemek onun için tıpkı resim gibi bir tutkuydu aslında.

Dans edebiliyor, ilginç hikayeler de yazabiliyordu. Ana dili dışında birkaç dil daha biliyordu. Hepsini kendi başına öğrenmişti.

Deha diyebileceğiniz tiplerdendi, ancak bu eski kasabada yaşayıp tablolarını satarak geçinmeyi tercih ediyordu.

Oysa bir zamanlar buradan nefret ederdi. Şimdi de seviyor değildi gerçi, sadece içten içe burada yaşaması gerektiğini hissediyordu. Buradan koparsa yaşayamayacağına inanıyordu. Tabii ki de Chuuya'ya böyle söyleyemezdi, söylese dikkate bile alınmazdı.

Ama artık aralarının daha fazla açılmasını istemiyordu, bir şeyler yapmalıydı. Neden sadece eskiye dönemiyorlardı ki? Her gün birbirlerine baktıkları o günlere, en saçma durumlarda bile güldükleri o günlere, Osamu'nun komik olmayan şakalar yaptığı o günlere neden dönemiyorlardı?

Chuuya'nın gereksiz tatsızlık çıkardığını düşündü Osamu. Kasaba her zaman boş kalacak değildi ya, illa birileri gelecekti, tıpkı salgın hastalıktan sonraki gibi. Kasaba tekrardan dolup taşacaktı, hem kimse gelmese bile Osamu ve Chuuya tek başlarına da yaşayabilirdi. Bir ihtiyaçları olursa yan kasabadan rahatlıkla karşılayabilirlerdi. Bu sonsuza kadar sürebilirdi.

Elindeki kağıdı buruşturarak mutfağa gitti. Her zamanki kupalarını tezgahın üzerine koydu, kahve yapmaya başladı. Bitirdiğinde ise elinde iki kupayla sevgilisinin çalışma odasına geldi, tahminen hâlâ şiir yazıyordu. Ayağıyla aralık kapmış kapıyı hafifçe açtı, Chuuya orada mı diye içeri boylandı ve sevgilisini görünce gülümseyerek odaya girdi.

Kızılımsı saçlarını geriye atarak Osamu'ya doğru döndü Chuuya.

"Saatlerdir buradasın değil mi? Biraz kahve iyi gelir." dedi esmer. Sol elindeki kupayı Chuuya'ya uzattı. Chuuya biraz şaşkındı, çünkü bu hiç beklemediği bir durumdu. Yine de kupayı aldı ve tam karşısına yerleşen Osamu'ya baktı.

"Yeni kitabını ne zaman çıkaracaksın?" diyerek bir konu açtı esmer.

Chuuya düşündü. "Bilmiyorum... Yeni bir kitap çıkarabileceğimden bile şüpheliyim doğrusu." Kahvesinden küçük bir yudum aldı.

"Neden, bu aralar yazamıyor musun? Yardım edebileceğim bir şey var ise-"

"Ah, hayır teşekkür ederim. Yardıma ihtiyacım yok, sadece şu sıralar ilham bana pek uğramıyor."

Osamu gözlerini kısarak kahvesini içmeye devam etti. "Pekala, yardım lazım olursa söylersin."

"Söylerim." Gözlerini odanın her bir köşesinde gezdirdi. İçinde söylemek istediği birtakım şeyler vardı. Mesela birkaç gün önce sahildeki o olay... İçinde tutamıyordu. "Dazai geçen gün sahildeydim ve bir sesin bana gitmem gerektiğini söylediğini işittim... Bu olay dünden beri beni rahatsız ediyor, kasabanın lanetli olduğunu da düşünürsek-"

An Unknown Town [Soukoku] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin