3.

203 16 24
                                    

(Suki'nin gözünden.)

Sabah kalktığımda annem hâlâ maorimize gelmemişti. Endişelenmeye başladım. Hamağımdan indim ve dışarı çıktım. Annemin arkadaşlarını aradım.

İleride çok yakın bir arkadaşını görünce ona doğru koştum. Benim geldiğimi görünce durdu ve gülümsedi.

"Günaydın Suki."

"Günaydın, şey annem dün akşam sizinle miydi acaba?"

"Hayır, ama onu seni aramak için ormana giderken gördüm."

Ah bu kötü, bu çok kötü.

"Tamam, teşekkür ederim."

Arkama bile bakmadan hızlıca ormana girdim. Koştururken her adımda anneme seslendim, bana ses vermesini umarak. Annem çok zayıf bir kadın. Hem zihinsel hem de bedensel olarak. Ormanda eğer saldırıya uğradıysa dayanamaz. Yarım saat boyunca annemi aradım.

Yemek zilleri çalınca yemek için yerimize gitmek zorunda kaldım. Belki annem beni ararken yorulmuş ve yerimizde uyuyakalmıştır. Büyük bir hışım ve umutla girişteki sarmaşıkları kaldırdım. Ama annem burada da yoktu. Çaresizlikle halıların üstüne oturup Tsireya'nın gelmesini bekledim. Gözlerim doldu.

Tsireya elinde kahvaltı ile geldi.

"Suki? Ne oldu? İyi misin?"

Ellerimin tersi ile gözlerimi sildim.

"Annemi bulamıyorum. Dün akşamdan beri maoriye gelmedi."

Tsireya yanıma oturup sırtımı ovdu.

"Bir arkadaşına sordum, akşam yokluğumu fark edince beni aramak için ormana girmiş. Ya ormanda bir hayvan saldırdıysa?"

"Böyle kötü şeyler getirme aklına hemen. Buralardadır eminim ki. Hadi gel şimdi, moralimizi daha fazla bozmadan yemeğimizi yiyelim."

Kahvaltımızı yaptıktan sonra ormanda Tsireya ile beraber annemi uzun uzun aradık. Bulamayınca sahile geri döndük.

"Ben babamlara haber vereceğim, belki onlar ararsa bulurlar."

Başımı salladım ve Tsireya yanımdan ayrılırken onu izledim. Daha da çaresiz hissetmemek için Kiri'nin yanına gittim. Sessiz bir yerde denizde kumu izliyordu. Dikkatlice yanına gittim ve oturdum. Geldiğimi fark edince suyun altında elimi tuttu ve kumu izlemeye devam etti. Bende gözlerimi kapattım ve Kiri baş parmağı ile elimi ovuştururken rahatlamaya çalıştım.

Bir süre sonra birilerimin arkamızdan yaklaştığını hissettim.

"Ne yapıyor bu?"

"Bilmiyorum, öylece kuma bakıyor."

Gülüştüler. Gözlerimi açıp arkama baktım. Kiri de sudan çıktı.

"Ha? Ne dedin?"

Kiri anlamazca sordu.

"Sen bir çeşit, ucube misin?"

Klasik Aonung işte. Aklınca eğlenecek yer arıyor.

Kiri ayağa kalkarken beni de kaldırdı. İç çekerek Aonung'u süzdü.

"Hayır."

Oradan uzaklaşmak için yürümeye başladık. Ama Aonung ve arkadaşları çenelerini kapatmaya niyetli değillerdi.

"Emin misin? Gerçek bir na'vi bile değilsin. Şu ellere baksana?"

Kiri'nin elini tuttu. Ağzımı açmak üzereyken biri benden önce davrandı.

"Hey! Geri bas balık dudaklı!"

Aonung Lo'ak'ı görünce Kiri'nin ellerini bıraktı.

"Oo bir beş parmaklı ucube daha."

cafuné | lo'ak sully ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin