babam yine eve gelmemişti ve ben rahat rahat odamda müzik dinliyordum. Batıya da 3 saat önce yazmıştım ama hala cevap vermemişti bu yüzden içim pek de rahat değildi. adresini veya başka hiçbir arkadaşının numarasını bilmediğim için bir şey de yapamıyordum.
gözlerimi kapamış sakince çalan müziği dinlerken kapının çalmasıyla irkildim. babam normalde kapıyı anahtarla açardı ama yine içip içip zar zor yürüdüğünü düşünerek hızlıca kapıya ulaştım.
babam olduğunu düşündüğüm için "kim o" bile demeden otomatiğe basmış bekliyordum ama birkaç saniye sonra asansörden zar zor yürüyen ve kucağında yavru bir kedi olan Batıyı görmemle şaşırmıştım.
Batı zar zor birkaç adım atıp kapıya ulaştığında durumu sorgulamadan kapının önünden çekildim ve içeri girmesine müsaade ettim.
Batı içeri geçip kucağındaki kediyle yavaşça koltuğa oturduğunda ben de kapıyı kapatıp yanlarına oturdum. gözleri yarı kapalı kucağındaki minik kediyi seviyordu.
"Batı neden bu kadar içtin?"
kafasını kaldırmadan gözleriyle beni buldu. birkaç saniye yüzümü inceledikten sonra hafifçe gülüp kafasını arkaya yatırdı.
"çünkü imkansıza aşığım."
böyle bir cevap beklemediğim için afallamıştım. birkaç saniye söyleyecek bir şey aradım ama hiçbir şey bulamamıştım. beynim durmuş gibi hissederken Batının kucağındaki minik kedi uyanmış ve küçük olmasına rağmen yüksek çıkan sesiyle miyavlamaya başlamıştı. ben de konuyu değiştirmek için kediyi yavaşça Batının kucağından alıp sevmeye başlamıştım.
"acıkmıştır."
"ne yedirebiliriz ki? bu daha çok küçük annesinin yanında olması gerekmez mi?"
"annesine araba çarpmış."
dediği şeyle kucağımdaki minik kedi için üzülmüştüm. daha bu kadar küçükken tek başına kalmıştı. ona iyi bakmalıydık.
"ben marketten ona bir şeyler bakim sonra da sana bir kahve yapayım olur mu?"
"ben inerim."
"ya Batı gözlerini zor açıyorsun nasıl markete ineceksin? sen kediyi sev ben gelene kadar, ben hemen geliyorum."
daha fazla ısrar edemeden onaylar şekilde kafasını sallamış ve kedi için ellerini bana doğru uzatmıştı. kediyi ona verdikten sonra oluşan tatlı görüntüye gülümsemeden edememiştim. birkaç saniye onları izledikten sonra kendime gelip hızlıca aşağı indim.
saat geç olduğu için açık market bulamamıştım ama birkaç üst sokakta bildiğim bir veteriner vardı. açık olması için dua ederek hızlı hızlı yürümeye başladım. sokağa ulaştığımda kliniğin ışıklarının yandığını görmemle gerçekten sevinmiştim. hızımı daha da arttırarak veterinere ilerledim.
birkaç saniye kapının önünde nefesimi düzenleyip içeri girdim. kasa kısmı boştu ama kapının açılma sesiyle arka taraftan küçük bir kız yanıma geldi.
"buyurun."
saat geç olmasına rağmen uykulu gözükmüyordu ve gayet neşeli konuşuyordu kız.
"ee şey biz annesi olmayan yavru bir kedi bulduk da ona yedirebileceğimiz bir mama var mı?"
"kedi eğer çok küçükse anne sütü yerine verdiğimiz süt tozları var onlardan almalısınız."
arka raflardan birkaç saniye bir şey aradıktan sonra küçük bir kutuyla tekrar yanıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEĞİM - BXB
Teen Fiction0554...: o güzel gözlerinden düşen her bir damla içimi öyle yakıyor ki meleğim. 0554...: içinde boğuştuğun dertlerin arasından seni çekip çıkaramadığım için o kadar sinirliyim ki kendime.