10

224 19 10
                                    

Batı

sude kafasını dizime yaslamış, seçtiğimiz filmi izliyorduk beraber. daha doğrusu filmi sude seçmiş ben de kabul etmiştim. filmin ortasına doğru uykum gelmişti ve kafamı arkaya atıp gözlerimi kapadım.

orada uyumayı düşünmüyordum ama çalan telefonumla sıçradığımda uyumuş olduğumu anladım.

yavaşça gözlerimi kırpıştırıp telefona uzandım. gözüm sudeye kaydığında onun da uyuduğunu gördüm. hafifçe sırıtıp gözlerimi telefona çevirdim.

Arelin aradığını görünce istemsizce kaşlarım çatılmıştı. aklımdan binbir türlü şey geçerken hızlıca telefonu açtım.

"alo?"

"alo Batı bey değil mi?"

kaşlarım daha da çatılırken telefonu kulağımdan uzaklaştırdım biraz, gerçekten Arel mi aramış diye bakmak için.

telefondaki meleğim yazısı kalbimin hızlı atmasına ve içime bir sıkıntı çökmesine sebep olurken telefonu tekrar kulağıma dayadım.

"evet benim."

"xx hastanesinden arıyorum. Arel bey bir kaza geçirdi şuan hastanemizde. babasını aradık ama gelemeyeceğini söylediği için size ulaştık. gelebilecek misiniz?"

görüşüm bulanıklaşırken boğazımdaki yumru geçsin diye sertçe yutkundum.

"geliyorum hemen. durumu nasıl? ne olmuş?"

daha önce hiç titremediği kadar titrediğini hissetmiştim sesimin. telefondaki kadının cevabını beklerken gözlerim sudeye kaymıştı. doğrulmuş meraklı gözlerle beni izliyordu. ona döndüğümde gördüğü dolu gözlerimle kaşları daha da çatılmıştı.

"durumunu şuanlık bilemiyoruz, ameliyatta."

"geliyorum."

telefon kapandığı anda koltuktan kalkıp üzerime mont geçirip kapıya yöneldim.

"noluyor Batı?"

"Arel..."

kelimeler boğazımdan geçmiyor gibi hissediyordum. her geçen saniye aklımda başka bir senaryo canlanıyordu.

"noldu Arele?"

"kaza... kaza geçirmiş."

sudenin yüzü bir anda değişirken korktuğunu anlamıştım ama bu korkunun Arel için değil de ona bir şey olursa benim ne duruma geleceğimi bildiği için olduğunu biliyordum.

daha fazla kapıda oyalanmadan evden çıkıp arabaya ilerledim. arabanın kapısını açarken titreyen ellerimi yeni fark etmiştim.

kapıyı açıp içeri oturduktan sonra birkaç saniye kendimi sakinleştirmeye çalıştım aksi taktirde bu şekilde hastaneye varamadan ben de kaza geçirirdim.

sonunda tam anlamıyla geçmese de titrememi biraz da olsa kontrol altına aldığımda arabayı çalıştırarak Arelin olduğu hastaneye sürdüm hızla.

yola odaklanmaya çalışsam da bütün yol boyunca aklıma kötü düşünceler doluyordu. babamdan sonra beni hayata bağlayan bir tek Arel ve Sude kalmıştı. onlardan birini kaybetmek benim için ölümden beterdi.

gözümden bir damla yaş düşerken arabayı yavaşlatıp sağa çektim. durumunu bilmiyordum, ne olduğunu, nasıl olduğunu bilmiyordum bunlar oraya ışınlanmayı istememe neden olurken karşılaşacağım manzaradan korkmam da beni geri çekmeye çalışıyordu.

birkaç dakika kendime gelmeyi bekledikten sonra tekrar çalıştırdım arabayı. hastaneye sonunda vardığımda hızlıca arabadan çıkıp anahtarı valeye verdim. girdiğim anda gözüme çarpan 'danışma' yazısına ilerleyip derin bir nefes aldım.

MELEĞİM - BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin