2 gün sonra
iki gündür gözüme gram uyku girmemişti. Kaan da aynı şekilde direnmeye çalışmıştı ama dün akşam daha fazla dayanamamış, bayılmıştı. Sude de akşamları çok kısa evde dinlenip geri yanıma geliyordu. biraz dinlenmem için çok uğraşmıştı ama sevdiğim burada acı çekerken benim gözüme uyku girmesi imkansızdı.
bu süre içinde annem durumu öğrenmiş tanıdığı iyi doktorlarla buraya gelmişti ama düşündüğüm gibi ellerinden bir şey gelmemişti. beklemekten başka hiçbir seçeneğimiz yoktu.
ben yine puslu kapıyı izlerken Arelle ilgilenen doktor yanıma gelmişti.
"günaydın. bugün Arel beyi normal odaya alacağız."
duyduğum şeyle kalbimin atışı hızlanırken ayağa kalktım hızla.
"durumu daha mı iyi? uyandı mı?"
hızla ayağa kalkmamla gözlerim kararmıştı ama bir şey belli etmemek için duvara tutunup doktoru dinlemeye devam ettim.
"evet durumu iyiye gidiyor ama daha uyanmadı maalesef."
doktoru kafamı sallayarak onaylandıktan sonra yanındaki hemşirelerle yoğun bakıma girmesini izledim. birkaç dakikanın ardından Areli sedyeyle çıkartmışlardı. sadece ilk gün kısaca görebildiğim bedeni tekrar görmek içimi sızlatmıştı.
sedye önümden geçerken ben de peşine takılıp ilerledim. kısa bir mesafeden sonra boş bir odaya girdiler. camdan doktorların ve hemşirelerin Areli makinelere bağlamasını izledim.
doktorlar çıkana kadar gözümü ayırmadan Areli izlemiştim. sonunda işeri bitip dışarı çıktıklarında yanlarına gittim.
"içeri girebilir miyiz?"
"çok fazla kişi olmaması şartıyla girebilirsiniz. eğer uyanırsa hemen hemşirelere haber verin."
"tamam. teşekkürler."
doktor yanımdan ayrıldığı anda hızlıca telefona attım elimi. rehberden Sudeyi bulup vakit kaybetmeden aradım. ikinci çalışta açmıştı telefonu.
"Sude Kaanın yanında mısın?"
"evet. noldu?"
"Areli normal odaya aldılar. uyanınca söylersin ona."
"çok iyi. durumunda bir değişiklik var mıymış?"
sesinden bile sevindiği çok net bir şekilde anlaşılıyordu.
"iyiye gidiyor dedi doktor. yanına giriyorum ben şimdi görüşürüz sonra."
"tamamdır görüşürüz."
telefonu kapattığım gibi yavaşça kapıyı açtım. camdan bakıyor olsam bile yanına girdiğimde daha iyi hissetmiştim. yatağının yanındaki sandalyeye oturup küçük elini avucumun içine aldım.
"güzelim benim."
avucumun içindeki eli baş parmağımla yavaşça okşadım. onu böyle görmek hala içimi yakıyordu. hafifçe doğrulup saçlarının arasına uzunca bir öpücük bıraktım.
sandalyeyi iyice yatağa yakınlaştırıp başımı yataktaki boşluğa bıraktım. avucumdaki eli okşayarak üç gün sonra ilk defa uykuya daldım.
***
saçlarımın arasında dolaşan bir el hissettiğimde zor da olsa yavaşça gözlerimi araladım. Arelin elinin saçıma uzandığını görünce rüyada olduğumu sanmıştım.
"ne güzel rüya..."
kafamı hafifçe kaldırıp Arelin yüzüne baktığımda sadece hafif kısık gözlerle beni izlediğini gördüm. ona baktığımda bir şey dicekmiş gibi ağzını araladı ama bir şey diyemedi, başını iki yana salladı çok hafif.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEĞİM - BXB
Teen Fiction0554...: o güzel gözlerinden düşen her bir damla içimi öyle yakıyor ki meleğim. 0554...: içinde boğuştuğun dertlerin arasından seni çekip çıkaramadığım için o kadar sinirliyim ki kendime.