Herkese merhaba! Yeni ve ne yalan söyleyeyim daha önce benzerini de okumadığım bir kurgu ile karşınızdayım. Önceden söyleyeyim Slytherin Varisi'ne de bölüm yazmaya devam edeceğim. Keyifli okumalar dilerim
Başlama tarihlerinizi buraya yazabilirsiniz <3
***
Ortak salon çok kalabalıktı. İlk kez bina ayrımı gözetmeksizin karışık oturuluyordu. Öğrencilerin yarısı St Mungo's ağır sakatlanmalar, büyü ve lanet yaraları birimlerinden gönderilen şifacılar tarafından kontrol edilirken kalanları kayıpları için yas tutup ağlıyordu. Tabi onların arasından aşırı sessizliği ile sıyrılan biri vardı. Harry...
Savaş kahramanı, seçilmiş kişi... Aslında sadece Harry. Genç büyücü isyan dolu bir sessizlikteydi. İsyanı ise her şeyeydi. Kehanete, Voldemort'a, ölüm yiyenlere, onu küçük yaşta yalnız bırakan ailesine, darma duman olmuş evi gibi benimsediği Hogwarts'a, ölenlere, yaralananlara, gözünün içine baka baka yalan söyleyen Dumbledore'a ve Snape'e... Ama en çokta kendi gibi yalnız kalmış vaftiz oğlu Teddy'e.
Teddy'nin düşüncesi Harry'yi şuan yapmak istediği deliliklerden alıkoyuyordu. Hayır! Harry'ye emanet edilmiş bir bebek vardı ve o bebek Harry'nin her şeyiydi. Tüm ailesi ve o ailesini korumak için her şeyi yapacaktı.
Ölenlerin cenazeleri bir ihtimal belki aileleri yaşıyordur da cenazeyi teslim alırlar diye koridora sıralanmıştı. Voldemort'un ve ölüm yiyenlerin cenazeleri ise Harry'nin isteği üzerine yakılmıştı. Harry onların hiçbir şeyinin Aydınlık Tarafa değmesini istemiyordu.
-- Harry! Harry! Sana diyorum dinlemiyor musun?
Saçları dağılmış ve üzerinde kanların bulaştığı bir cübbeyle yanında oturan Hermione'nin onu dürtmesi ile düşüncelerinden sıyrıldı.
-- Özür dilerim Herm, dalmışım. Tekrar eder misin?
Genç kız hıhladı ama tekrarladı da;
-- Diyorum ki Hogwarts'ı ne yapacağız? Yıkılan yerleri yeniden inşa etmemiz, eşyalarla birlikte derslikleri de yenilememiz ve bunu eylüle kadar yapmamız lazım. Hogwarts eğitim vermeye devam etmeli. Ve sonrasında da-
-- Bırakalım onu da başkası yapsın Hermione! Biz zaten şimdiye kadar elimizden geleni ve hatta daha fazlasını yaptık.
Harry içinden Ron'a hak vermeden edemedi. Şu son birkaç ayda üçü de çok yorulmuştu. Tek isteği biraz uykuydu. Tabi öncesinde rüyasız uyku iksiri içtiği bir uyku. Aksi çekilmez olurdu.
-- Evet ama Hogwar-
-- Bak büyük ve kanlı bir savaştan çıktık. Dinlenmemiz gerekiyor. Sizi bilmem ama benim tek isteğim ailemle vakit geçirmek!
Harry aklına Fred'in gelmesiyle kendini birden hasta hissetti. O da ölenler arasındaydı.
-- Çok üzgünüm Ron. Tabii ki ailenle vakit geçirmelisin.
Genç cadı Ron için üzülerek yanıtladı. Biraz durakladıktan sonra tekrardan Harry'ye yönelerek;
-- Bilgeçlik taslamak istemiyorum. Ama Harry Andromeda'ya gidip olanları söylememiz gerekiyor. Bilirsin Tonks'u ve Remus'u.
Harry onun her zamanki gibi haklı olduğunu biliyordu elbet fakat kendini Andromeda'ya olanları anlatacak ve Teddy ile yüzleşecek kadar cesur hissetmiyordu. ''En azından bu gün değil'' diye düşündü. Konuyu değiştirmezse uzayacağını düşünerek aklına ilk geleni Ron'a sordu.
-- Ron tören ne zaman?
Birden ve bu şekilde sorması olmamıştı. Fakat aklı çok dağınıktı. Bir günde Çok şey yaşamıştı ve nezaket kurallarını hatırlayacak gibi değildi. Ama Ron anladı. Her zamanki gibi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüş & Aile
FanfictionHogwarts... Kurulduğundan beri pek çok şeye tanıklık etmişti. Dostluklara, ihanetlere, neşeli kahkahalara, tuzlu gözyaşlarına, büyük yalanlara, yıkıma, yeniden inşaya, büyük savaşa ve daha sayamadığım onca şeye... Hogwarts'ın şimdi tanık olacaklar...