En İyi Baba

375 24 21
                                    

Selam! Ben geldim, hoş geldim, hoş buldum.  Nasılsınız Millet? Millet dediğime bakmayın okuyan 3-5 kişi var sadece. N'apalım, canınız sağ olsun.

Paragraf aralarında düşünceleriniz ve tepkilerinizi benimle paylaşmayı ve yıldıza da basıvermeyi unutmayın lütfen.

Herkese iyi okumalar <3

***

-- Her şey iyi olacak, James sana söz veriyorum. Harry iyi olacak.

James Potter çok tanıdık sesin, geçmişten çok tanıdık cümleler kurmasını sessizce dinledi. Dumbledore yine umut aşılamaya çalışıyordu. Boşunaydı. Teselli edilecek bir durum meydana geldiğinde, acının kaynağına umut cümleleri fısıldamak boşunaydı. 

James bir seherbazdı. Dolayısıyla çok yaralanmış, çok kez de burada konaklamak zorunda kalmıştı. Fakat ilk kez St. Mungo's bu kadar soğuk ve karanlık geliyordu. Hemen hemen tüm Hogwarts St. Mungo's a gelmişti. Onun için. Oğlu için... Fakat hastane onları kabul etmemişti. Herkes kapıdan dönmek zorunda kalmıştı. Zor bela seçilmiş çocuk için kuralları esneterek birkaç kişiye(!) müsaade etmişlerdi yalnızca. 

Seçilmiş çocuk;  Onun bebeği... 

Ortalık tıpkı Dumbledore'un kehanetten bahsettiği gün gibiydi;  Aynı boğucu his, aynı endişe, aynı göz yaşları. Onun Harry'si için. Tek farklılık kişilerdi. Bu sefer oğlu için içi kanayan kişiler daha fazlaydı. Harry'nin arkadaşları; Hermione, Ron... Harry'nin kız arkadaşı Ginny..., Ailesinin ısrarlarına rağmen onlarla gelen Fred Weasley,  Weasleylerin kalanı, Harry'yi yalnız bırakamayacağını dile getirerek gelmekte ısrarcı olan Cedric, Alice ve Frank'ın oğulları Neville, Luna,  özgür ev cini Dobby ve eski dostlar. 

Hepsi Harry için koridoru doldurmuştu. Tabi eski dostlar içinde de yeni yüzler vardı. 

Tonks, Kendi bebeğini bile henüz görmeye gitmemişti. Annesine St. Mungo's'ta olacağını söyleyen kurt patronusunu göndermişti sadece. Şimdi ise, eski Hogwarts arkadaşları Marlene ile beraber karısını teselli ediyordu.

James minnettardı. Lily'yi zor bela sakinleştirdikleri için minnettardı. Hala çok üzgündü, belliydi. En azından artık hıçkırarak ağlamıyor. diye söyledi kendine. Kendisi de ağlamıştı. Ama sessiz bir ağlamaydı bu. Sessiz olmak zorundaydı. Çünkü günün sonunda yalnızlardı. O ve Lily yalnız kalacaklardı.  Her zaman böyle olmuştu. Herkesin orda, dışarda bir yerde bir hayatı vardı ve ona dönmek zorundalardı. Her ne olursa olsun hep yanında olan ve ona asla ihanet etmemiş yakın arkadaşlarının bile: 

Remus, bir babaydı artık, onunda bir oğlu vardı. Ondan yanında kalmasını istemek bencilce olurdu ve hatta James biraz sonra ona karısını da alıp gitmesini söyleyecekti. Sadece az daha toparlaması gerekiyordu, o kadar. Az daha...

Sirius'un ise kardeşini görmesi gerekiyordu. Sirius bilmiyordu ama Regulus Voldemort'a ihanet ederken ölmüştü. Adı öyle olmasa bile Aydınlık Tarafın amacı doğrultusunda. James Harry ile beraber öğrenmişti. Yani onunda gitmesi lazımdı. Ve tabi Sirius için bakanlığa da gitmeliydi. Dilekçe vermesi gerekirdi. Hala aranan bir suçluydu. Şuan burada durabilmesinin sebebi ise... James bilmiyordu. Muhtemelen Dumbledore'dur diye düşündü.

 Her neyse. dedi kendine. Sağlam durmalıyım. Lily için...

Onunla konuşmalı, onu o sakinleştirmeliydi. Ama yapamıyordu. Nasıl yapacaktı ki? Ona ne söyleyecekti mesela? Nasıl Harry'yi koruyamadığını mı anlatacaktı? Kehanetten haberdar olduktan sonra  Voldemort'u öldürememiş olmasını mı açıklayacaktı? Beraber oturup güvenip de canını ve dahası canının canını emanet ettiği adamın nasıl onlara ihanet ettiğini mi konuşacaklardı?

Dönüş & AileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin