Herkese merhaba! Umarım yeni bölümü seversiniz.
Yıldıza dokunmayı unutmayın lütfen.
İyi okumalar <3
***
Aslında uyanıktı. Göğsünün ağrısına şiddetli mide bulantısı da eşlik ediyordu. Öyle ki ağzını açsa boş midesindeki asidi boşaltacak durumdaydı. Ayrıca herhangi bir şekilde hareket etmek köşede dursun gözünü dahi açacak hali yoktu.
Ya da var mıydı?
Harry korkuyordu. Hepsinin hayal olmasından, rüya görmüş olmaktan delicesine korkuyordu. Bu öyle bir korkuydu ki böcürtü ruh emiciden yok olan ailesine bile çevrilebilirdi.
Önceden baş etmesi kolaydı. O hiç annesinin kokusunu içine çekmemişti ki ya da babasının güven veren kollarının arasına girmemişti. Küçükken girdiyse bile hatırlamıyordu. Bilmediğin şeyle başa çıkmak kolaydı. Hayal ederdin; kokuyu, güven veren kolların hissiyatını. Ama bu sefer farklıydı. Netti. Gerçek değilse Harry yıkılırdı. İşte bu yüzden gözünü açmaya korkuyordu. Korktuğu diğer bir şeyse hayal gücüydü. Şayet hatırladığı son şeyler gerçek değilse Harry emindi ki hayal gücünden korkmalıydı. Bu düşünce kalbini sıkıştırdı. Harry on tane kedavra yarasının acısını, bu sıkışmaya tercih ederdi.
'' Gerçekti, onlar gerçekti.'' Genç büyücü kendini telkin etmeye çalıştı. '' Deli gibi davranmayı kes ve şifacıyı çağır! '' Gözünü açmadan önceki son düşüncesi bu oldu.
Beyaz gözünü acıtıyordu. Tekte St. Mungo'sta olduğunu anlamıştı. Ron'un babası için bu hastaneye gelmişti. Harry eğer doğru hatırlıyorsa yatağının yanında şifacıyı çağırması için yapılan bir düğme vardı. Hastanede bazı yerlerde hastaların sihir kullanıp güçten düşmemeleri için muggle yöntemini kullanıyorlardı. Yatakta doğruldu. Gövdesini dikleştirmesiyle acıyla inlemesi bir olmuştu. Durumun ciddiliğini anlamak için göğsüne baktı. Ama çıplak bir üst ve sargılı bir bölgeden başka bir şey göremedi. Derin bir nefes daha aldı ve yatağın soluna doğru kendini çevirdi. Ayakları şimdi soğuk hastane zeminine değiyordu ve sonunda gözleri basması için bekleyen düğmeyi buldu. Ellerine baktı. Çocukluk ettiğini biliyordu. Ama bildiği bir şey daha vardı. Bir ömür acaba endişesiyle belki yaşardı ama eğer onlar gerçek değillerse yıkılırdı. James ve Lily... Onlar tüm ihtiyaç duyduğuydu. Yıllardır düşlediği ama asla gerçekleşmeyeceğini bildiği hayaliydi. Kelid aynasında görüğü yansımaydı. Gözünden bir damla aktı. Ve bir de Sirius vardı, Remus, Tonks ve Remus'la Tonks'un emaneti; Teddy...
Vaftiz oğlunun düşüncesi onu kendine getirdi. Bir çocuğun daha kendisi gibi olmasını istemiyordu. Özellikle vaftiz oğlunun. Elini kaldırdı ve gözlüksüz gözlerini ovuşturdu. Onun için sağlam duracaktı. Harry Teddy'nin onun gibi olmadığından emin olacaktı. O hogwarts'ı bilecekti, annesinin ve babasının kahramanlıklarını bizzat Harry ona anlatacaktı. Ve hatta -buna şu an karar vermişti- eğer Andromeda'dan alabilirse Teddy'nin sorumluluğunu da alacaktı.
Harry bunları yapmak zorunda kalmaması için sessiz bir dua etti. Umuyordu ki Remus ve Dora oğullarının başında olacaktı.
Titreyen elleriyle düğmeye bastı ve anında odasına cisimlenen şifacıyı gördü.
-- Oh, Mr. Potter uyanmışsınız! Nasıl hissediyorsunuz? Demek istediğim anormal ne hissediyorsunuz? Baş dönmesi, mide bulanması ve göğüs ağrısı normal. Bunlar haricini bana söylemenizi istiyorum.
Harry şaşkınca şifacıya bakmaktan fazlasını yapamadı. Kadın çok hızlı konuşuyordu ve gerçekten Harry onun hızına yetişip uyanmışsınızdan sonrasını takip edememişti. Şifacı bunu anlamış olacak ki;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüş & Aile
FanficHogwarts... Kurulduğundan beri pek çok şeye tanıklık etmişti. Dostluklara, ihanetlere, neşeli kahkahalara, tuzlu gözyaşlarına, büyük yalanlara, yıkıma, yeniden inşaya, büyük savaşa ve daha sayamadığım onca şeye... Hogwarts'ın şimdi tanık olacaklar...