Mucize ve Yara izi

377 25 12
                                    

Gün aşırı bir bölümle herkese merhaba. Millet nasılsınız? Ben iyiyim efenim sağ olun, var olun. Çok uzatmadan ve sizleri sıkmadan buyurun. <3

Medya--> Harry'nin yara izleri

 Keyifli okumalar dilerim.

***

Karşısında duran ve yalnızca ona bakan gümüş cismani hayvan ona çok şey çağrıştırıyordu.

 İlk Sirius'un ve kendinin ruh emicilerin arasında kaldığı gün geldi aklına. O zamanda bu patronusu görmüştü. Fakat çok geçmeden kendi patronusu olduğunu anlamıştı. Eli kemerine gitti. Asası ordaydı. Çıkarmamıştı işte! O zaman bu neyin nesiydi? 

Tek geyik patronusu bizim olamaz ya! Kendi kendini azarladı. Şuna bir son vermeliydi. Her yerde, her şeyde kendinden bir parça görüyordu. Hogsmeade'i de kendine benzetmişti mesela, Teddy'i de, zamanında Tom Riddle'ıda...

Harry orda bir karar aldı.  Kendinin olmayanları kendininmiş gibi düşlemeyecekti. Kendinin olmayanlara sahip olanlara da özenmeyecekti.  Bunları bırakacaktı. Aksi halde olmayan şeyler görmeye, varsalar bile onları yanlış anlamaya yöneliyordu ve Harry pekala farkındaydı ki bu bir hastalığa evriliyordu.  Harry içten içe aldığı kararın doğruluğunu tartışırken ve gözlerini hala gümüş hayvandan ayırmazken alaylı bir cık cık duydu. Snape... Onun varlığını tamamen unutmuştu. Ona döndü ve patronusu işaret ederek;

-- Bunun hakkında bir şey biliyor musun?

diye sordu. Orta yaşlı adamın nasıl hayatta kaldığını umursamıyordu bile. Snape alaylı bir sesle -Harry bu sesi o kadar çok duymuştu ki normal sesi bile olabilirdi- ;

-- Hayranlarının sana sevgisi patronuslara da yansıyor ha Potter?

Harry derin bir soluk aldı. Bu adamı sevmiyordu. Birazcık bile sevmiyordu.

-- Bana baksana sen! Saklayacak çok şeyi olan bir adama göre fazla özgüvenli gibisin. Hani bana verdiğin düşünseli çok ayrıntılıydı ya, hatırlamadın mı? Eh şimdi hatırladın işte.

diye karşılık verdi. Gördüklerini kimseye söyleyecek değildi. Ama Snape bunu bilmese de olurdu değil mi?

-- Sen de onu yapacak cesaretin olmadığını ikimizde biliyoruz Potter, Yalan söylememelisin değil mi?

deyip elini gözleriyle gösterdi. Harry hiç duruşunu bozmadan sadece omuz silkerek;

-- Emin olma derim. Sonuçta babamın oğluyum. Ah, hatırlanacak bir anı daha. Bunu bana sen söylemiştin. 

Harry, yağlı ve kanlı saçlı büyücünün yüzünün renk attığını ve zaten kara gözlerinin bir ton daha karardığını görmedi. Çünkü gözleri son cümlelerinden sonra şaha kalkmış patronusun üzerindeydi.

Snape tam cevap verecekken odada ki  patronusa bir tane daha eklendi ve Ron'un köpeği belirdi. Gümüş hayvan hemen geyiğin yanında durarak Harry'e doğru ağzını açıp hızla Ron'un mesajını iletmeye başladı.

-- H-harry b-bunu nasıl diyeceğimi bilmiyorum ama dostum... OH VAY CANINA CEDRİC! *hermione dur söylüyorum. Anlamıştır zaten, Mr. Potter patronusunu gönderdi ya!* Harry dostum bu kulağa çılgınca geliyor ama ölenler tekrar diriliyor. Nasıl olduğunu sorma. *Hermione çekiştirme*  Demek istediğim dostum bu tam bir mucize. Gerçekten inanamı- 

patronustan Ron'un saçmalamasına dayanamayan bir Hermione'nin bağırtısı geldi;

-- YETER! Harry hogwarts' a gel, hemen! 

Dönüş & AileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin