Satır arası yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar.
-
Cebimden çıkarttığım anahtarla evin kapısını açar açmaz başımı eğerek içeri girdim. Bugün ki yaşadıklarımdan sonra bir de evdekilerin bu halimi görüp üstüme gelmelerini istemiyordum. Kapıyı arkamdan sessizce kapatarak sırt çantamı yavaşça askılığa astığım sırada bana doğru yaklaşan ayak seslerini duymamla gözlerimi yumdum.
Geç kaldığımın farkındaydım, annemin bu saatte kadar nöbet tutacağını hesaba katmamıştım. Ayak seslerini duymamış gibi yaparak ceketimi çıkartmaya yeltelenince kolum güçlü bir kol tarafından kavrandı ve beni kendine çevirdi.
Annem değildi.
Babamdı.
İşte bu daha beterdi.
Başımı hızla yere eğdiğimde yüzümdeki izleri görmemesini diledim fakat görmemiş olması imkansızdı, öylece adamın karşısında duruyordum. Elini çeneme uzatıp sert bir şekilde yüzümü kaldırdı. Sert bakışları daha da sertleşirken çenemi sıkarak yüzümü sarstı.
"Bu ne hâl?"diye bağırdığında onun sesiyle salonda olan annem de yanımızda belirmişti. Annemin ters bakışları yüzümde gezindi, ardından kaşlarını çatarak babama döndü. Onun tepkisini ölçmek ister gibi bakıyordu. Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslatıp derin bir nefes verdim."Cevap versene!"bir kez daha sesi tüm koridorda yankılanırken, o ses vücudumun bir yaprak gibi titremesine neden oldu. Şu an yerin dibine girip bir daha da oradan çıkmak istemiyordum. Sonsuza dek yerin dibinde yaşamak, babamın yanında yaşamaktan daha cazip geliyordu.
"Eve gelirken-"sesimin pürüzlü çıkmasıyla boğazımı temizleyip konuşmaya devam ettim."Eve gelirken birkaç kız para istediler, olmadığını söyleyince de üzerime saldırdılar."diye bir yalan uydurdum. Baskıcı bir ailede büyümenin en avantajlı yanı anında bir yalan uydurabilmek ve yalana inandırabilmekti. Babamın çenemi sıkan eli daha da sıkılaşırken dişerini birbirine bastırdı. Benden nefret ediyor gibi bakıyordu gözlerime.
Yutkundum.
Babamın benden nefret edebileceği hiçbir şey yapmamıştım bu zamana kadar. Elimden geldiğince istediklerini yerine getirmek için uğraşmış, bir dediğini iki etmemeye çalışmıştım. Derslerimde başarılı bir öğrenciydim, özel ihtiyaçlarımı harçılıklarımı biriktirip karşılıyor, ondan ayrı bir para istemiyordum. Evde elimden geldiğince beni yanında istemeyen anneme yardım ediyordum. Bana olan bakışlarını, sözlerini, hareketlerini elimden geldiğince görmezden gelmeye çalışıyor ve onlara katlanıyordum.
Benden daha ne istiyor olabilirlerdi ki?
Kanımdan olmayan insanların davranışları bile ailemden daha iyiydi.
"Yüzünü kim temizledi?"diye sordu annem şüpheci bir şekilde tek kaşını havaya kaldırarak."Eczaneye gittim, ilaç sürdüler."dedim. Annem başını sallayarak babama döndü."Bırak ya, uğraşma."dedi sanki kendi evladından değil de yabancı birinden bahsediyormuş gibiydi.
Dolan gözlerimden göz yaşların akmaması için kendimi epeyce zorladım, bugünlük ağlama kotamı yeterince doldurmuştum. Karşılarında ağlayamazdım.
"Bu saate kadar sokaklarda sürtersen hırlısı da bulaşır, hırsızı da!"diye kükredi adeta babam. Onun bağırışıyla bir adım gerilerken çenemi geriye doğru itti. Olduğum yerde biraz daha sendeledim."Sana demiyor muyum ben okuldan çıkar çıkmaz eve geleceksin diye?"başımı olumlu anlamda salladım. İtiraz edersem, ona karşı bir şeyler söylersem daha da üzerime geleceğini ve daha da ileri gidebileceğini bildiğim için sesimi çıkartmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heartburn +18
Teen FictionYeni felsefe öğretmeni. Yeni felsefe öğretmenin. Yeni felsefe öğretmenin dün gece kadınlar tuvaletinin kabininde öpüştüğün adam. İlk öpücüğünü verdiğin adam. Sana ilk kez şefkat gördüğünü hissettiren adam. Kollarında kaybettiğin huzuru bulduğun...