Tepsiyi tezgaha atıp önlüğümü çözmeye başladım. "Son müşterimin de içeceğini verdiğime göre ben kaçar."
Cenk tepsiyi bana ters ters bakarak tezgahın arkasına alırken homurdandı. "Ne bu acelen? Yarın cumartesi."
Ben de ona aynı şekilde baktım. "Bu sabaha kadar çalışmam gerektiği anlamına mı geliyor Bay Kaybeden?"
Bugün okuldan geldiğimde normalde kafede kapanışına kadar kalacaktım. Fakat Cenk'le girdiğimiz iddia sonucu erken çıkıyordum. "Sen kıza ne dediysen artık, o yüzden bana numarasını vermedi," dedi sesini iğneleyici çıkarırken.
Gözlerimi devirirken tezgahın arkasına geçip şarjdaki telefonumu çıkardım. "Hayatım, bir kerecik olsun yenilgiyi kabul et. O kızın sana bakacağını sanman bile hataydı." Kaşlarını çattığında gülerek yanağından öptüm. "Şaka yapıyorum. Üzülme." Çantamı yerden alırken ona el salladım. "Yarın görüşürüz."
Sözlerime alınmadığını belli ederek gülümsedi. "Görüşürüz bebeğim."
Güle oynaya çıktım kafeden. Sonuçta iki üç saat de olsa erken çıkmayı başarabilmiştim. Ah Cenk, umarım benimle daha çok iddiaya girersin.
Cenk'i geçen seneden beri tanıyordum. Yazları Figen Hanım'ın kafesinde çalışırken tanışmıştım onunla. Burada üniversite öğrencisiydi. Benim gibi okuldan fırsat bulduğu zamanlar, ki bu benden çok demek oluyordu, kafede tezgah arkasında çalışıyordu. Bugünkü kızın numarasını alacağından o kadar emindi ki yaptığım hileyi fark etmemişti bile. Sadece varsayımda bulunmuştu ama kanıtı yoktu.
Telefonumu çıkarıp kaydettiğim numaraya mesaj attım.
Arya: Merhaba Şule, ben Arya. Yardımın için teşekkür ederim.
Şule: Rica ederim Arya. Memnun oldum.
Telefonu cebime koyacağım sırada bir mesaj daha geldi.
Şule: Arkadaşına numaramı verdin değil mi? Bana vereceğini söylemiştin.
Gözlerim kıskançlıkla kısıldı.
Arya: ?
Şule: İddiaya girdiğinizi söylediğin için numaramı vermedim ama çocuğu beğenmiştim. Numaramı bir şekilde ona verirsen sevinirim.
Derin bir of çekerken omuz silktim.
Arya: Yarın veririm.
Şule: Teşekkür ederim!
Cenk'i elbette beğenmişti. Onu beğenmeyen olursa şaşırırdım. Tam da bizim yaş grubumuza hitap eden, çekici bir çocuktu Cenk. Koyu dağınık saçları ve sürekli takındığı muzip tavrıyla kızları güldürüp kendine çekmeyi başarıyordu. Özellikle yazın kafeye gelen genç kızlar onu kesmeye geliyordu. Hele kafenin önündeki motorunu gördüklerinde gözlerini üstünden ayırmıyorlardı. O da sürekli bunu söyleyerek bana hava atmaya çalışıyordu ama ben gıcık olsun diye ısrarla reddediyordum.
"Egoist köpek," diye güldüm kendi kendime. "Harbiden bir kızı daha tavladı şerefsiz." Onunla hem gurur duyuyordum hem de kıskanıyordum. "Erkek annesi gibiyim. Arda'yı da Cenk'i de paylaşamıyorum ama ne zaman tutup bir kız getirseler sırtlarını sıvazlayasım geliyor."
Çalan telefonumla yolun ortasında deli gibi kendi kendime konuşmayı sonlandırdım. Arayanı gördüğümde heyecanla açtım. "Neredesin kanka? Geldin mi?"
Yeliz'in sesinden önce korna seslerini duydum. "Ay ezileceğim, bir saniye," diye bağırdı. Ardından derin bir nefes aldığını işittim. "Geldim kız, geldim. Sen neredesin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTOR BEY +18 Daddy Issues
Romance+18 Daddy Issues ''Birazdan ameliyata gireceğim, Küçük Hanım. Bu yüzden peşimi bırakmanı tavsiye ediyorum.'' Duyduklarım karşısında ağzım bir karış açıldı. ''Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Az daha kadını eziyordun. Ne biçim doktorsun sen?'' Araban...