Yine söve söve uyandığım bir gün...
Okul üniformamı giyip henüz açılmayan gözlerimi açabilmek için banyoya girdim. Yüzümü soğuk suyla yıkayıp gözlerimdeki çapaklardan kurtulduğumda esneye esneye çıktım odamdan. Saçlarımı bile taramamıştım. Uğraşacak halim yoktu cidden.
"Ben çıkıyorum!"
Annemin görüşürüz diyen sesini duymayı beklesem de herhangi bir yanıt alamadım. Gözlerimi devirerek ayrıldım evden. Apartmanda merdivenlerden inerken uyku sersemliğiyle neredeyse yuvarlanacaktım. Sabahın bu saatinde okul mu olurdu?
Yolda yürürken lisemin hiç değilse evime on beş dakikalık yürüme mesafesinde olmasının rahatlığını yaşıyordum. Puanım daha yüksek okullara tuttuğu halde her sabah toplu taşımayla uğraşmamak için bu okulu tercih listemin başına yazmıştım. Hoş gerçi bu devirde fen lisesinde okumuyorsan bütün anadolu liseleri aynıydı. Alık alık etrafa bakınarak yürürken hiçbir esnaf dükkanını açmamıştı bile. Ama ben sabahın bu saatinde siktiğimin okuluna gidiyordum.
Telefonum cebimde titrediğinde çıkarıp gelen mesajı okudum.
Yeliz: Bugün okul çıkışı benimle dershaneye gelecek misin?
Okuduğum mesajla zaten bozuk olan moralim komple yerlere düşerken derin bir nefes alıp parmaklarımı klavyenin üstünde hızlıca hareket ettirdim.
Siz: Yok canım ya, çıkışta eve geçeceğim direkt. Bazı işlerim var.
Cevabı gecikmedi.
Yeliz: Ama erteleye erteleye geç kalacaksın iyice Arya. Yaz kampına da gelmedin. Konuları toparlayamayacaksın sonra.
Siz: Sen beni dert etme canım, ben hallederim.
Umarım haftalardır yaptığı gibi ısrara devam etmezdi. Bir kez olsun sussun istiyordum.
Yeliz: Tamam hayatım. Otobüsteyim, yirmi dakikaya okulda olurum. Öpüyorum.
Telefonumu tuş kilidi yapıp yeniden cebime koyarken sıkıntıyla iç çektim. Yeliz yakın arkadaşımda olsa ona maddi durumumuzun kötü olduğundan bahsetmek istemiyordum. Yazdan beri dershaneye gitmek için uğraşıyordum. Hatta bir iş bulup kısa süre garsonluk bile yapmıştım ama ne yazık ki yeterli parayı kazanamamıştım. Annemin umursamazlığı, babamın tek başına evi geçindirmeye çalışması ve borçlar... Neredeyse dokuz ay sonra üniversite sınavına girecektim ama müfredattan bile haberim yoktu. Bu yıl gelene kadar derslerime pek ağırlık vermemiştim. Notlarım ortalamanın üstünde de olsa iyi bir puan almam için yeterli alt yapım yoktu. Ve bu durum beni oldukça geriyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Birinin bana ders çalıştırması gerekiyordu ama özel ders hocalarının istedikleri meblağlar dershaneden de yüksekti.
Karşıdan karşıya geçmek için lambalara geldiğimde esnedim. Bütün yaz uyku düzenim boka dönmüştü. Sabahın köründe kalkmış olmak yeteri kadar berbatken bugün eminim ki sekiz saat geçmek bilmeyecekti. Çünkü okulun ilk günüydü. Yeşil ışık yandığında benden önce karnı burnunda olan genç bir kadın yola çıktı. Yere bakarak yürürken bütün arabaların durduğunu düşünüyordum. Zaten bu saatte hepi topu üç beş araba anca vardı. Bu yüzden kadının arkasından ilerlemeye başladım. Bir anda tekerleklerden çıkan acı sesle irkilip başımı kaldırdığımda geçiş hakkı olmadığı halde kırmızıda çizgiyi geçip neredeyse hamile kadına çarpacak olan aracı gördüm. Dudaklarımdan ufak bir çığlık kaçtı. Araç son anda kadına çarpmadan durduğunda derin bir nefes almıştım ki hamile kadın arabanın önüne yığılıp kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTOR BEY +18 Daddy Issues
Romansa+18 Daddy Issues ''Birazdan ameliyata gireceğim, Küçük Hanım. Bu yüzden peşimi bırakmanı tavsiye ediyorum.'' Duyduklarım karşısında ağzım bir karış açıldı. ''Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Az daha kadını eziyordun. Ne biçim doktorsun sen?'' Araban...