05 - Seni çok seviyorum, bu konuda endişelenme.

391 38 101
                                    

[2007]

Jeonginin annesi onu okulun bahçesine bıraktığında alnından öpüp gideceğini söyledi. Küçük bundan pek memnun olmasa da arkadaşları ilk günden onunla dalga geçerler diye ağlamamaya çalışıyordu.

Bahçeyi gözleriyle tararken Hyung'unu gördü küçük. Gözleri parlamıştı birden. Koştu ona doğru.

"Chan hyung! Chan hyung! Saçlarım nasıl olmuş?"

"Innie, bayıldım! Her zamanki gibi çok güzel görünüyorsun. Heyecanlı mısın okul hayatının ilk gününde?" Konuşurken küçüğün elini tuttu. Jeongin de hemen kavramıştı eline dokunan eli

"Heyecanlıyım hyung. Korkuyorum birazcık da."

"Korkuyor musun? Neden?"

"Korkmuyorum. Birazcık dedim. Çok azcık korkuyorum."

"Neyden çok azcık korkuyorsun Innie?"

"Bilmiyorum ama korkuyorum, birazcık."

Chan hyungu kollarını açıp küçüğüne yaklaştı. Jeongin de beklemeden açıp sardı kollarını Chan'a.

"Merak etme Innie. İlk teneffüste sınıfını bulup yanına geleceğim. Alışana kadar yanında olacağım."

Yanlarına Chan'ın sınıf arkadaşlarından biri gelmişti o sırada.

"Merhaba Christopher! Tatilin nasıldı? Ah, kardeşin mi? Küçük kız kardeşin yok muydu?"

Yavaşça birbirlerinden ayrıldı sevgililer. Sevgililerdi tabii, daha ayrılmamışlardı. Birbirlerine de hala aşklardı ayrıca.

"Kardeşim değil, Jihyo."

"Kuzenin mi?"

"Sevg-"

Zilin çalması Chris'in sözünü kesmiş, sesini bastırmıştı. Jihyo konuşan arkadaşını umursamadan sırasına gitti zil çaldığı için.

Onlar okuldayken bayan Yang, bayan Bang ile konuşmak istemişti çocukları hakkında. Jeongin, bayan Bang'ın oğluna kızıp ceza verdiğini söylemişti. Bu rahatsız etmişti Jeonginin annesini.

Ona göre oğlunun erkekleri sevmesi sorun değildi. Sadece çok küçüktü Jeongin. Ortaokul sonlarda ya da lise zamanlarında olsaydı desteklerdi oğlunu. Ama şimdi arkadaş olarak da seviyor olabilirdi oğlu. Ayrıca aşkı tam bildiklerinden bile emin değildi bu ikilinin.

"Alo?"

"Alo? Bayan Bang?"

"Ah, merhaba. Nasılsınız?"

"İyiyim teşekkürler. Siz?"

"Ben de iyiyim. Bir sorun yoktur umarım?"

"Yok yok. Çocuklar okuldayken, konuşalım mı biraz? Bize gelin, kek yapayım?"

"Ben de sizinle konuşmak istiyordum ama hareket etmek tahmin edebilirsiniz, zor. Ayrıca Hannah ile de başa çıkamam. Siz gelseniz?"

"Tabii, anlayabiliyorum sizi. Birkaç işim var bir-iki saate gelirim ben. Ayrıca birşey hazırlamaya uğraşmayın, yormayın kendinizi."

"Tamam o zaman, bekliyorum."

~~

"Jeongin bana bu sabah anlattı bunları. Christopher'a ceza vermişsiniz. Aslında biraz da neden ceza verdiğinizi merak ettim."

Bayan Yang konuştuktan sonra az önce yaptığı kahveden ilk yudumunu aldı. Hala sıcaktı.

"Evet ceza verdim. Nedeni de bana bağırmasıydı."

"Bağırması mı?"

"Evet. Bana sesini yükseltti. Bu yüzden ceza verdim. Bağırdı uyardım, devam edince ceza vereceğimi söyledim dinlemedi."

"Ah, ben, sevgiliyiz dedikleri için verdiniz sandım. Ayrıca Christopher'ın size bağıracağı aklımın ucuna gelmezdi."

"Sevgili oldukları için versem ne düşünürdünüz ki."

Chan'ın annesi gülerek ters konuştuğunda karşısındaki kadın şaşırmıştı.

"Siz bu soruyu ne düşünerek soruyorsunuz?" Diye sordu o da gülerek.

"Açık olmak gerekirse oğlumun bir erkeğe ilgi duymasını istemiyorum. Muhtemelen de duymuyor zaten. Arkadaş olarak onu çok sevdiği ve kendinden küçük olup onu parktaki çocukların yanında zayıf gördüğü için onu korumaya çalışıyor, bunu da aşk sanıyor olmalı."

"Jeongin evet yaşıtlarına göre daha çekingen ve kırılgan bir çocuk. Dediğiniz her şeyde haklısınız. Fakat bu bir ihtimal. Onlar küçük olsa da içlerinde birbirlerine karşı gerçekten bir ilgi varsa buna yapabileceğiniz birşey yok."

"Çocuğumun eşcinsel olabileceğini mi söylüyorsunuz?"

Kötü bir ifadeyle söylemişti Chan'ın annesi.

"Evet?"

"O eşcinsel değil."

"Jeongin'i öpmüş bayan Bang. Parkta Jisung'u görmüyor musunuz, Chaeryeong'u öpmeye çalışıyor. Bunu tatlı buluyorsunuz. Ayrıca Jisung Christopherdan küçük. Öpmeyi ve bunun ciddi olduğunu biliyorlar."

"Ben eminim." Dedi Chrisin annesi "Oğlum böyle birşey yapmaz, ben eminim."

"Yapmışsa ve ona zarar gelirse sizden şüpheleneceğim, bunu bilmenizi isterim bayan Bang."

"Ne demek istiyorsunuz siz?"

"Demek istediğim çocuğunuzun üstüne gitmeyin. Eğer böyle bir durum varsa da düzgünce konuşursunuz çocuğunuzla, o da kendi düşünceleriyle istediği gibi hareket eder. Ayrıca Jeongini tembihledim. Kim olursa olsun arkadaşları da dahil kendine dokundurmamasını ve dudağından öptürmemesini söyledim. Daha küçükler aşkı bilmiyorlar evet ama şuan en saf hallerindeler. Nasıl birilerse olduğu gibi dışarıya vuruyorlar."

"Ben çocuğumu nasıl yetiştireceğimi biliyorum bayan Yang."

"Evet biliyorsunuz. Çocuk psikolojisi üstüne okuyup çocuk gelişim dersleri verdiğimi de biliyorsunuz."

Ayağa kalktı bayan Yang. Karşı koltukta sessiz sessiz arasına sıkıştırıldığı yastıklar arasında elindeki yumuşak oyuncağını olmayan dişleriyle çiğneyen Yoon'u kucağına aldı. (Tek cümlede yazmaya çalışmak çok eğlenceli.)

Evleri yakındı birbirine. Bu yüzden çocukları aynı parkın arkadaşlarıydı. Evden çıkıp hızla gitti annesi. Christopherı seviyordu Jeonginin annesi. Akıllı bir çocuktu. Kendi annesine bağırmış olması için de gerçekten sinirlenmesi gerekiyordu. Acaba oğlunu gerçekten seviyor muydu bu oğlan?

###

###

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

###

Chrisin annesini böyle bir tip yaptığım için özür dileme notu.

Ayrıca istesem denk gelmezdi soyadları böyle.   Yang ve Bang... kulaktan kulağa aktarılmış eski nesil çocuk hikayelerindeki karakterlere benziyor-

###

Şüphem yok

little love // jeongchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin