Bu bölümü çoğunlukla kardeşimden fikir alarak yazdım çünkü fikirleri çok ii :D
İyi okumalarr! :)
...............................
Hastaneden çıkınca ilk kez birbirimizi gördüğümüz parka gittik ve baya eğlendik. Yamaguchi bana nasıl tanıştıklarını anlattı. Çok fazla sohbet ettik. Saat çok geç olmadan da ne kadar reddedersem edeyim beni evime kadar bıraktılar.
Ertesi gün sabah belirlediğimiz yerde buluşup okula birlikte yürüdük. Ders başlamadan önce öğretmenler odasına gittim, Amcama bakınırken erkek takımının diğer hocasını görüp yanına gittim.
-Merhaba hocam günaydın.
Samimi bir tebessümle karşılık verdi. Masası çok karmaşık ve doluydu.
-Yoğunsunuz sanırım?
Takeda hoca: Eh biraz öyleyim. Erkek takımını ayarlamaya çalışıyorum. Sen bir şey mi isteyecektin?
-Ben Ukai hocayı arıyorum ama nerede olduğunu biliyor musunuz diye soracaktım.
Takeda hoca: Kantine ineceğini söylemişti en son.
-Teşekkürler hocam. İyi dersler.
Öğretmenler odasından çıkıp kantine doğru inerken Hinata'nın yanında siyah saçlı, uzun boylu biri vardı ve kavga ediyordu.
-Hinataa!
Hinata: Y/NN! Dün okulda yoktun. İyi misin?
-Ehehe iyiyim merak etme. Bu kim? Niye kavga ediyorsun?
Yanındaki çocuk beni kısa bir süre bakışları ile süzdü ve sütünden birkaç yudum daha aldı.
?: Seni ilgilendirmez. Boke.
-Pardon? Sen bana mı boke dedin?!
?: Evet. Noldu? Kızdın mı yerden bitmenin arkadaşı?
-Hinata bu ne diyo ya?!
Hinata tam konuşacakken amcamın yanına gitmem gerektiğini hatırlayıp:
-Benim işim vardı ya! Seninle sonra kavga etmeye devam ederim.
Arkamdan ''bokeler'' dediğini duysam da çok takılmadım ve kantine girdim.
Camın kenarındaki masada kahve içiyordu. Yanına gittim.
- Günaydın hocam. Kulüp kaydımı size vermem gerektiği için geldim.
Ukai hoca: Şu hoca işine alışamadım bir türlü. Nasıl oldun? Endişelendirdin bizi.
- İyiyim merak etmeyin.
Kağıdımı uzattım.
Ukai hoca: Voleybol takımı demek ha? Yakışır. Zaten voleybol ile ilgileniyordun di mi?
-Evet. Aslında bu sene takıma girmek gibi bir isteğim yoktu ama hem kafa dağıtmış olurum hem de voleyboldan uzaklaşmamış oldum.
Zil çaldı.
Ukai hoca: Anladım, iyi yapmışsın. Hadi sınıfına. Derse geç kalma. İzin kağıdını da müdür yardımcınıza götürmeyi unutma.
Kafamı salladım ve sınıfıma doğru yol aldım.
Ders fizikti ama zaten ders işlemeyecektik. Bu hafta biraz böyle yatarak geçecekti.
Sırama giderken Yamaguchi ve Tsukishima'nın önümdeki boş sıraya yerleştiklerini gördüm. Sırama oturdum.
-Hoş geldiniz.
Yamaguchi: Hoş bulduk. Nereye gitmiştin?
-Klüp kaydı için Ukai hocanın yanına gitmiştim, kağıdı verdim. Siz ne zaman vereceksiniz?
Tsukishima: Bir dahaki teneffüs...
Ardından fizik hocası geldi. Herkes ilk önce ayağa kalktı ve sonradan oturduk.
Ders sohbet ile devam ederken sınıfa nöbetçi öğrenci geldi ve öğle arasında klüp toplantılarının yapılacağını söyledi.
Biraz erken mi acaba diye düşünsem de bu kağıtları dün getirmemiz gerekliydi zaten.
Dersler şöyle böyle geçti, öğle arasında klüp toplantısına gittiğimde yarın okul çıkışı seçme yapacaklarını söylediler. Çünkü çok fazla kişi kayıt yaptırmıştı ve aramızdan 8 kişi alacaklardı.
Okul bittiğinde üçümüz yürüyerek evlerimize gittik.
. . .
Eve geldiğimde babam daha eve varmamıştı. Telefonumu çıkarıp onu aradığımda ise geç geleceğini söylemişti. Bende kendime yemek hazırladım, bitirdiğimde odamda keyif yapmak için yukarı kata çıkıp bilgisayarda zaman öldürmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tsukishima x Reader
Teen FictionBu ilk hikayem(iz) Tsukishima'yla uzun bir yolculuk seni bekliyor. BAŞTA SIKILIP BIRAKMAYIN!! -kardeşim-