{|☆17☆|}

145 19 7
                                    

PSHOFFICIAL:
Hongjoong

Beni affet

Yeniden eskisi gibi olabilir miyiz?

HONGIPONGI:
Sen salak mısın Mars?

Eskiden neydik ki yine öyle olacağız?

PSHOFFICIAL:
Ben arkadaşız sanıyordum Hongjoong

HONGIPONGI:
Bak tamam konuştuk falan iyi hoş. Ben adını bile bilmeden sana güvendim, sen  ne yaptın yüzünü, adını belki de hakkında daha fazla bilgin olan birisini bir çöp gibi kullandın.

Mümkünse bir daha konuşmayalım.

PSHOFFICIAL:
Hongjoong özür dilerim

Gerçekten yaptığım yanlıştı

Seni üzmek istemezdim

Lütfen...

Hongjoong neden engelledin

Off ben aptalım

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

Hongjoong, Mars'ı engelledikten sonra telefonu yatağın üzerine attı. İstemsizce gözlerinden akan yaşları yorgunlukla sildi. Yaklaşık bir haftadır, sadece dün saçını boyaması için Wooyoung'ın yanına gitmişti.

Üzülmekten yorulmuştu. Mars ile konuşunca istemsiz olarak yanaklarına süzülüyordu gözlerinde ki yaşlar. Ne kadar sert konuşsa da yüzünü görse hemen yelkenleri suya indirirdi.

"Yüzünü hiç görmedim ki"

Gerçek bir tokat gibi yüzüne çarparken tekrar gözleri dolmuştu. Üzerinde ince bir tişört vardı sadece ve üşüyordu. Kalkıp üzerine kalın bir şeyler giymeye bile gücü yoktu. Kendini o kadar yıpranmış hissediyordu ki.

Abisi iş için şehir dışındaydı. Evde ailesinden kimse olmaması rahatına geliyordu ve gözleri şişene kadar ağlayabiliyordu fakat sonra yanında kimse olmadığı için, kimse saçını okşayıp bu günler de geçecek demediği için daha çok ağlıyordu.

Hongjoong yine kısır döngüye girmiş ağlarken telefonu çaldı. Arayana bakmadan açıp, hoparlöre aldı ve tekrar yataga attı telefonu.

"Aloo? Hongjoong? Orada mısın?"

"Seonghwa?"

"Sesin titriyor... iyi misin?"

"Sadece... şey... ağlıyordum da"

"Bir şey mi oldu? İyi misin? Birine bir şey mi oldu?"

"Hayır hayır. Sakin ol. Sadece film izliyordum"

"Tamam o zaman. Madem film izliyorsun. Demek ki müsaitsin. Bana evinin konumunu at"

"Tamam da neden?

"Biraz dışarı çıkıp gezelim. Duyduğuma göre bayadır dışarı çıkmıyormuşsun"

"Kim söyledi?"

"Kuşlar"

"Seonghwaa!"

"Atıyor musun atmıyor musun? Atmayacaksan Mingi'den alabilirim. Hm?"

"Tamam be tamam"

"Akıllı ol kedicik"

"Höst beğ"

Hongjoong gülerek telefonu kapattıktan sonra aynada kendine baktı. Nedensizce keyfi yerine gelmiş, yüzünde bir gülümseme vardı.

Arkadaşları da dışarı çıkmayı teklif etmişlerdi tabii. Hatta Yeosang kapının önüne oturup Hongjoong'a dışarı çıkmak için yalvarmıştı da Jongho gelip, gitmeleri gerektiğini söyleyince kalkmak zorunda kalmıştı.

Hongjoong üzerine basit beyaz bir gömlek giymiş altına da siyah bir kot pantolon giymişti. Yeni saçlarına şekil verip evden çıkmaya hazırdı.

Anahtarını alıp kapıya ilerlerken San'ın parfümünü gördü. Geçen gün Hongjoong'da kaldığında çantasından düşmüş, düştüğü yerde de kalmıştı. Hongjoong'da vermeyi unutmamak için kapının yanında tutuyordu.

Anlık bir istekle parfümü boynuna ve bileklerine sıkıp ovuşturdu. Kokuyu koklarken mırıldandı ve kapıdan çıktı.

"Zevkine sıçayım San. Bu koku ne böyle"



(
Bölüm sonuuu

Seviliyorsunuz 💖)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seviliyorsunuz 💖
)

Hot Chocolate [SEONGJOONG]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin