{|☆19☆|}

142 20 2
                                    

Seonghwa ile otururken içeceklerimizin gelmesini bekliyorduk. Konuşmadan bakıştığımız sırada aklıma bir şey geldi

"Hwa, senin neden instan yok?"

Bakışlarını masanın üzerindeki ellerine indirdi

"Pek sevmem"

Elini tuttum

"Aaa olmaz öyle. Hemen sana bir hesap açalım"

Gözlerini bana çevirdi. Yıldızlar vardı adeta gözlerinde

"Hadi hadi hadi yapalım lütfeeen"

Yalvarmalarıma dayanamamış olacak ki başını olumlu anlamda salladı.

"Teşekkür ederim"

Elini sıkıp yanındaki telefonuna uzandım. Şifresiz telefonunu açarken yüzünde hiç bir gerilme yoktu

Niye gerilecek mal?

Ne biliyim başkası benim telefonumu açsa gerilirdim

O sensin lolipop

"Hong? Daldın?"

"Ha şey... ım uygulama yüklü bile değil"

"Kullanmıyorum demiştim"

"O zaman yüklemekle başlayalım"

Birbirimize gülümseyip app store a girdim. Uygulamanın yüklenmesini beklerken Seonghwa karşımdan yanıma oturmuş birlikte dönen yükleme ekranına bakıyorduk.

"Kullanmayı biliyor musun?"

"Cahil değilim sadece sevmiyorum. Gençken kullanmıştım"

"Şimdi çok mu yaşlısın?"

"Senden büyüğüm mesela?"

Göz devirip telefona geri döndüm

"Yüklendi"

Sesimi yükselterek konuştuğumda Seonghwa irkilmiş bana sarılmıştı

"Çok mu bağırdım? Özür dilerim ya"

Seonghwa önemli değil deyip kollarını çekti ve arkasına yaslandı.

Küçücük bir sesten korkmuş olamazdı değil mi? Belkide aniden olduğu için irkilmişti?

"Hongjoong... yaptın mı?"

"Eveet oldu"

"İyi. Hadi kalkalım"

"Seonghwa? Şey tabi tamam"

Kafeden çıkınca sahil yolunda yürümeye başlamıştık. İkimizde konuşmuyorduk. Seonghwa'nın neden bir anda böyle soğuk yaptığını anlamaya çalışıyordum. Yaklaşık on dakika önce gülüşerek sohbet ettiğim adam şimdi o anlar hiç yaşanmamış gibi davranıyordu.

Garip

"Hong..."

Seonghwa'ya döndüğümde yanımda görememiştim. Biraz daha arkama baktığımda, durmuş sahile bakıyordu. Yanına yürüdüm tekrar.

Yüzüne vuran rüzgar kahküllerini uçuşturuyordu. Şuan yüzü dünyanın en tatlı görüntüsüydü. Gözlerimi bedenine indirdim; kıyafetleriyle yaşından büyük görünüyordu. Bunu eve geldiğinde de söylemiştim. Sahi onu anlatmadım değil mi?

***

Duş aldıktan sonra bornozumla odama geçtim. Üzerimi giyinip saçlarımı kurutacaktım. Dolabımdan gömlek ve pantolonumu çıkartmış, güzel duruyor mu diye yatağın üzerine sermiştim.

Derken kapı çaldı.

"Seonghwa"

"Merhaba"

Beni baştan aşağı süzdükten sonra konuştu

"Hazırlanmamışsın daha... Ben gideyim, hazırlanınca ararsın"

Gitmek için arkasını döndüğünde küçük bir kahkaha atıp kolundan yakaladım

"Saçmala Seonghwa. Geç içeri giyineyim birlikte çıkarız"

Seonghwa'yı kendime doğru çekip içeri aldım, kapıyı kapattıktan sonra ona salonu gösterdim ve oturmasını söyledim. Afallamış suratına gülerken odama geçtim.

Üzerimi giyinip elime bir havlu aldıktan sonra salona doğru ilerledim. Çok uzun sürmese bile yabancı olduğu bir yerde tek kalmıştı Seonghwa. Belki de sıkılmıştır.

Salona girdiğimde onu görememiştim. Gitti mi yani? Belki lavaboya gitmiştir? Banyonun ışığı yanmıyordu ki odamın karşısında olduğu için oraya girdiğini fark ederdim. Mutfağa yöneldiğimde balkondaki gölgeyi görmemle yüzüme bir gülümseme gelmişti.

"Hwa~"

Yaslandığı demirlerden hafifçe doğrularak ve gülümseyerek bana baktı. Yüzündeki gülümseme solarken ne olduğunu sorguladım

"Saçların ıslak. Hasta olacaksın Hong"

Yanıma gelip koluma girdi. Ben ona gülerken o beni çekiştirip salona götürmüş, kanepeye oturtup boynumdaki havluyu eline almıştı.

"Hastalanmak istiyorsun galiba?"

"Hadi ama bu kadar korkak olma"

Elindeki havluyu saçıma sürterken konuşmaya devam ediyordu

"Beni endişelendiriyorsun. Bu yaşına kadar nasıl sağ kaldın?"

"Kaldım işte"

Bir anda önüme geçip saçlarıma şekil vermeye başladığında eğilip yüzünü yüzüme yaklaştırdı

"Bundan sonra düzenli bir hayatın olsun"

"İçerisinde sen de olacaksan neden olmasın?"

Gözlerini gözlerime diktiğinde yutkunmuştum. Gözlerindeki yıldızlar... çok güzeldi. Tam şuan o yıldızları öpmek istiyordum.

Geri çekilmesiyle boşluğa düştüğümü hissettim

"Hadi çıkalım artık"

"Peki"

Elimden tutup beni kaldırdı ve kapıya yöneldik askıdan üzerime bir ceket ve anahtarımı alıp evden çıktık

El elesiniz lan

Biliyorum sus

Sus ne be!

"Bağırma lan piç!"

"Bağırmadım ki Hongjoong... sadece nereye gidelim diye sordum"

Seonghwa elimi bırakarak konuştuğunda aptallığıma küfrettim

"Kafeye falan gidebiliriz"


(
Bu hikayenin en uzun bölümü oldu galiba

Genel olarak texting ağırlıklı gidiyoruz ama arada düz de yazıyorum

Okullar açıldığı için pek fazla aktif değilim. Bu hikayede de taslak yok aklıma geldikçe yazıyorum o yüzden bir sonraki bölüm ne zaman gelir net bir bilgi veremem

Düşünceleriniz neler?

Düşünceleriniz neler?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seviliyorsunuz 💖
)

Hot Chocolate [SEONGJOONG]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin