the talk

267 36 9
                                    

Derin bir nefes aldım. Ne konuşacaktık ki? Anlamış mıydı kutuya baktığımı?

Ne yapacaktım, aynı evde ondan kaçamazdım. Ki en fazla nereye kadar kaçabilirdim?

Başımı salladım.

Tuttuğu kolumu bırakmadan salona çekiştirdi beni. Salona girdiğimizde koltuğa oturduk, birlikte.

Biraz gözlerine baksam da sonrasında çektim gözlerimi, dolu dolu duran o gözlere bakmak kötü hissettiriyordu çünkü.

Bakışlarını üstümde hissederken konuşmaya başladı.

"Dün ne gördün bilmiyorum ama belli ki seni korkutmuş, o yüzden sana dürüst olacağım ve eğer gitmemi istersen duyduklarından sonra-"

Söyledikleri canını acıyormuş gibi yutkundu.

Oysa sadece numara yapıyormuş. Öğrenip öğrenmediğimi anlamak için. Eğer söyleseydim nasıl tepki verirdi acaba.

"Bak, ben çocukluğumdan beri öfke kontrol bozukluğu yaşıyorum ve bunun için tedavi görüyorum. Dün olan şey uzun zamandır olmuyordu ama gördüğüm ve yaşadığım şeyler beni buna itti. Özür dilerim bunu görmeni istemezdim."

Ne yani öfke sorunları olan bir sapığım vardı ve ben onunla aynı evde mi yaşıyordum?

Ne demeliydim? Onu sinirlendirmek istemiyordum. Bana ne yapardı kestiremiyordum çünkü.

Belki de öncesinde Ji ve Minho ile konuşmalı, akıl almalıydım.

"Ben, ehm, önce biraz düşünmeme izin ver olur mu? Hemen kabullenip karar verebileceğim şeyler değil bu anlattıkların."

Bana bakıp kafasını salladı. Ayaklanıp salondan çıktım ve odama girdim.

Telefonumu alıp Ji'yi ararken sırt çantama birkaç eşyamı koyuyordum.

Yarın dersimiz yoktu ve tüm gün onlarda bu konu üstüne düşünebilirdik.



⌁⌁

nasıl oldu bilmiyorum, umarım beğenirsiniz.

sizi seviyoruuum.

(〃` 3′〃)

❤️🧡💛💚💙💜🤎🖤🤍❤️‍🔥❣️💕💞💓💗💖💘💟

Roommate ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin