18. BÖLÜM

22 2 0
                                    

Alche' nin sözünü kesen ve anlık acıyla bağırmama sebep olan şey kolumu sıyıran bir ok olmuştu.

Bu sefer Alche' nin önüme geçmesine izin vermemiş ve yanında durmuştum, karşımdaki manzara hiç hoşuma gitmemişti. Kolum büyük ihtimalle kanıyordu ama onu görmem acımı bile unutmama yetmişti.

"Görmeyeli nasılsın arkadaşım?"

Sesi artık midemi bulandırıyordu, sevdiğim kıvırcık saçlarını düzleştirmiş ve toplamıştı. Üzerinde sporcu kıyafeti ve elinde de oku ile yayı vardı.

Jolie tam karşımda duruyordu ve önünde de Lily, elleri bağlı bir şekilde endişeli gözlerle bize bakıyordu. En başından onları orada bırakmak doğru değildi ve Alche' nin bizi bulabilmeleri hakkında dedikleri doğru çıkmıştı.

"Nasıl hala arkadaşım diyebiliyorsun bana?"

"Ah, niye öyle diyorsun ki? Arkadaş değil miyiz, hatta kardeş?"

Alaycı kahkaham ormanın içinde yankılanmıştı, elinde ok olmasına rağmen ona yürümeye başladım ve Alche beni durdurmak yerine benimle yürüdü. Bizi durduran şey ise oku Lily' e doğru tutması olmuştu.

"Jolie, neden yapıyorsun bunu?"

"Bir de soruyor musun? O güce benim sahip olmam gerekirken bir de bunu soruyor musun?"

"Tanrı aşkına, senin sahip olman gerekseydi zaten öyle olurdu!"

"Hayır! En başından beri o güce sahip olması gereken bendim, annene sen bile inanmıyorken inanan bendim ve o ilahi güce erişmesi gereken de benim!"

"Sen bu değilsin, ben seni tanıyamıyorum."

"Ne bekliyordun, sen gerçekten arkadaşım olduğuna inandın mı? Bu kadar mı acizsin kızım sen, bir benim çevremdeki insanlara bak bir de sana bak. Sonsuz bir güç elde etmek varken sana destek olacağımı mı sandın? Ah, kıyamam. Tozpembe dünyandaki ilk hayal kırıklığın mıyım yoksa?"

"Sırf içimdeki güç için mi bunca sene arkadaş gibi davrandın, en başından beri biliyor muydun bunların gerçek olduğunu?"

"Senin aksine salak değilim, bir insan bir şeyi defalarca yalvarırcasına söylerken ona inanmayıp kestirip atacak biri değilim ben ve bak. Şu an karşındayım."

Sözleri canımı yakıyordu, böyle olmaması lazımdı. Bana ihanet eden birinin canımı bu kadar çok yakmasına izin vermemeliydim. Ama insan engel olamıyordu işte, onca güzel yılın yalanlar üzerine kurulu olmasına inanmak istemiyordu.

"Gücün kölesi olmuşsun sen, dikkat et de uğruna harcadığın insanların önünde oyuncak olma."

"Nasıl da biliyorsun ama yerini, nasıl da harcandığını. Ama benim hakkımı da ödeyemezsin, haberin olsun."

"O niyeymiş?"

"Annen şu an yaşıyorsa benim sayemde, sence o gönderdiğin hastanelerde anlattıklarıyla onu tımarhaneye kapatmama gibi bir ihtimalleri var mıydı? Tabii ki de yoktu, benim sayemde kimseyle uğraşmasına gerek kalmadı ve bu süreçte de ondan öğrenmem gereken ne varsa hepsini öğrendim. Hatta biliyor musun, annen bana senden daha çok değer veriyordu? Çünkü ona sen değil ben inandım ve benim gözlerime gururla bakarken, ben yanımdayken sana hiç öyle bakmadı. Annen bile bazen o gücün bende olması için dualar etti yanımda, sen onun kızı olduğu için pişmanlık duyduğuna bile şahitlik ettim. Sana adeta acıyorum, ne annen ne de baban seni gerçekten sevdi. Oysa ikisi de beni haddinden fazla sevdi."

Bu zamana kadar kendine ait zannettiği gücümü elimden almaya çalışıyordu, o çiçeğin ona inanılmaz güçler vereceğini zannediyordu. Gözlerimin önünde kendini paralıyor, olmayacak hayallerin peşinden koşuyordu. Oysa ben onu bana ihanet edecek biri olarak nitelendirmezdim. Aksine biri bana bir gün gelip deseydi ki, o sana ihanet edecek ona güvenme diye, karşılarına çıkar onu savunurdum. Bir an bile şüpheye düşmez, bir gün bile beni zaaflarımdan vurmaya çalışacağını aklıma getirmezdim. Ama hayat düşündüklerimiz üzerine kurulmuyordu, en beklenmedik kişiden en beklenmedik darbeyi yiyebiliyor ve üstüne bir de onu kaybettiğimiz için üzülebiliyorduk. Bunca senedir benim onu sevmeme, güvenmeme, dertlerini derdim olarak bilmeme rağmen yaptıklarımın karşılığını böyle almak benim için dünyada gerçekleşen kıyametle eş değerdi. İçimde sönmeyen bir yangın başlamıştı, içinde de küçüklüğümden yirmi bir yaşıma girdiğim güne kadar ki anılarımız yanıyordu ve ben o anıları söndüremeyeceğimi bilmeme rağmen çaresizce içimden gözyaşı döküyordum. İçime attığım her gözyaşı ise o yangının alevini artıyor, bana hiç yardımcı olmuyordu.

GÖZYAŞINDA AÇAN ÇİÇEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin