Bölüm 7

20 4 0
                                    

Müzik dersi bittikten sonra tüm sınıf öğle yemeği yemek için dışarı çıktığında Ruby sırasında oturmaya devam etti.

Sınıf neredeyse boşalmıştı.Ruby'nin dışında sınıfta sadece iki öğrenci kalmıştı.

Ruby ikisinden de hiç hoşlanmıyordu.İkisi de son derece dedikoducu ve sinsi kızlardı.Onlarla muhatap olmamak için dikkatini önündeki yeni başladığı romana verdi.

İlk sayfanın sonuna geldiğinde kulağına çalınan bir cümle ile dikkati dağıldı.Kafasını kaldırıp pencere kenarında oturan iki kıza baktı.

Neden bahsediyor bunlar?

İnce ve uzun boylu bir kız olan Tracey ,yanındaki arkadaşına oldukça hararetli bir şeyler anlatıyordu.

"Amcam sarayda çalışıyor diyorum.Bu bilgi güvenilir." dedi .

Diğer kız oldukça şaşkındı.

"Yani veliaht prens evleniyor öyle mi?" diye sordu kız üzgünce.

"Evet evleniyor.Hem de bizim okuldan bir kızla!" dedi Tracey abartılı bir ifadeyle.

"Bizim okuldan mı?İyi de kim bu kız?"

Ruby duydukları üzerine önündeki kitabı kapatıp ayağa kalktı.

Edward ile konuşmalıydı.

****

Edward merdivenler çıkıp koridora yöneldiğinde Ruby'nin sessizce koridorda onu beklediğini gördü.

Ruby dönüp onu görünce hafifçe başını sallayıp selam verdi.

Edward da ona aynı şekilde başını salladı.

Ruby ona yaklaştı ve sessizce konuşmaya başladı

"Sana açıkça söylediğimi sanıyordum Edward.Seninle evlenemem." dedi. "Eğer okulda hakkında konuştukları kız bensem bu-"

"Hayır kesinlikle sen değilsin." Edward sözünü bitirmesine müsade bile etmemişti.

Prens arkasını dönüp koridorda kaybolduğunda Ruby uzun bir zaman boyunca olduğu yerde kalakaldı.

Eğer bahsedilen kız ben değilsem kim? Edward'ın evleneceği kız kim?

Sınıfa dönerken kafasında hala bu soru vardı.

Ve cevabını biran önce öğrenmek istiyordu.

****

Bahçeye çıktığımızda bahar havasının tazeliğini uzun uzun içime çekerek yürümeye başladım.Amber ile tenefüs bitene kadar bahçede dolaşmaya karar vermiştik,bugün hava çok güzeldi.

"Hava ne kadar güzel değil mi?" dedi Amber

"Evet gerçekten harika" 

Yürümeye devam ederken Amber birden durdu.

"Olamaz!Cüzdanımı sıranın üstünde unuttum sanırım! Hemen alıp geleyim olur mu?" dedi endişeyle.

"Tamamdır, sen gelene kadar ben de bankların olduğu tarafa yürürüm." diye başımı salladım.

Amber koşar adımlarla okula girdiğinde ben de güneşin ısıttığı bankların olduğu tarafa yöneldim.Bahçe bugün oldukça kalabalıktı,havanın güzelliğini gören herkes tenefüsü değerlendirmek istemiş diye düşünürek boş bir banka yöneldim.

Derken onu gördüm.

Veliaht Prens Edward.

Yürüdüğüm bankın arkasındaki eski söğüt ağacına yaslanmıştı.Kollarını birbirine kavuşturmuş ve ciddi bir yüz ifadesi takınmıştı.Yanında iki erkek arkadaşı daha vardı.

Fark edilmeden yolumu değiştirip geri dönmeliydim.Tam harekete geçmek üzereyken sanki ona baktığımı hissetmiş gibi kafasını kaldırıp doğrudan bana baktı.

Göz göze gelmiştik!

Lanet olsun!

"Hay aksii! Ne şaşkınım yanlış yöne yürüyormuşum..." diye geveledim ve hızlıca arkamı dönüp geldiğim yöne yürümeye başladım.

"BEKLE!" 

Kahretsin...

Ne yapacağımı bilemez halde yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip tekrardan ona doğru döndüm.

Edward kendisine meraklı gözlerle bakan iki arkadaşına sessizce bir şeyler söyleyip bana doğru yürümeye başladı.

"Biraz konuşalım mı?" diye sordu doğrudan.

Okulun bahçesindeki kalabalığa göz gezdirip başımı salladım. Prensin arkadaşlarının gözleri de hala üzerimizdeydi.

Çok sıkıntılı bir durumdu...

Prens Edward alaycı bir ifadeyle;

"Düğün hazırlıklarına başladın mı?Birkaç ay sarayda kalıp ders ve görgü kurallarını öğrenmen gerek" dedi.

"Seninle evlenmeyi kabul edeceğimi nerden biliyorsun?" dedim ben de alaycı bir şekilde gülümseyerek.

Eliyle saçını düzeltti.

"Çünkü bu ülkedeki bütün kızlar benimle evlenmek için sıraya girer." dedi.

Kibirli pislik!

Suratının tam ortasına bir yumruğu hakediyor. 

Ama yumruktan daha acı veren bir şey söyleyeceğim.Görürsün sen şimdi!

"Seninle evlenmek için sıraya gireceklerini sanmıyorum.Başta sarışın kız arkadaşın seni reddetti öyle değil mi?"  dedim gözlerimden ateş saçarak hırçın bir şekilde.

Ve dediğim an pişman oldum.

Prens aramızdaki mesafeyi bir anda kapatıp tam karşımda,çok yakınımda, durdu.

"Sen bunu nereden biliyorsun?" diye sordu sinirle dişlerini sıkarak.

Alttan alarak geri çekildim

"Yok canım.Benim bir şey bildiğim yok,öylesine konuşuyorum işte." diye geveledim."Peki,sen niye benimle evlenmeyi kabul ettin?" 

Küçük bir kahkaha attı ve bana doğru iyice yaklaştı.Başını kulağıma doğru eğerek 

"Seninle evlenmeyi kabul ettiğim için şükretmelisin." diye fısıldadı.

Sinirden ölünebilseydi o an ölebilirdim. Keşke kendime hakim olabilseydim ama olamadım.

"SENİ GERİZEKALI!" diye tıslayarak geri çekildim.

Sağ bacağımı kaldırıp veliaht prense doğru uçan bir tekme savurdum.

...

7.BÖLÜM SONU


ZORAKİ PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin