1.9

4.1K 440 70
                                    

Şöyle piknik yapmayacaksak neden piknik var *-*

Buradaki dördüncü günümüzdü ve artık gitmek istiyordum. Ya oyun oynamaya zorluyorlardı beni ya da izlemeye. Kısaca tek işimiz gücümüz oyun gibi ortada dolanıyorlardı. Yanımda test kitabı getirsem de onlar yüzünden en fazla bir kaç sayfa bakabilmiştim.

Stresten kafayı yemeden beni buradan alsınlar.

"Anne? Ne zaman gideceğiz, senin danışanın yok mu?"

"Tüm randevuları haftaya erteledim."

"Ben ne olacağım? Bu kalabalıkta ders bile çalışamıyorum ki."

Annem beni pek de umursar gibi görünmüyordu ama birde aklına bir şey gelmiş olacak ki hevesle bana döndü.

"Arkadaşına bayıldım! Ne şirin çocuk öyle, efendi de maşAllah. Aferin kızım, sonunda ders harici bir sosyalleşme belirtisi gösteriyorsun. Yine de birden çok arkadaşın olsa daha iyi olurdu ama o da olur değil mi?"

Bir adım geri gidip annemin hızlı hızlı konuşmasını bölmeye çalışsam da annem susmak istemiyordu anlaşılan. Melih hakkında gördüğü şeylerden bahsederken onu dinlesem de aklım hâlâ derslerdeydi.

"Anne. Melih'i evlatlık almaya çalışmıyorsun değil mi?"

"Of Melek, sadece çocuğu sevdim. Her neyse üç gün sonra gideceğiz, baban kuzenini çok severdi bak beraber büyümüşler. Azıcık sabır, tamam mı güzel kızım?"

Annem saçımı karıştırıp yanımdan geçip gittiğinde omuzlarımı düşürüp kenardaki tabureye oturdum. Cama doğru baktığımda bizim çocukların kamelyada oturduğunu görünce aşağı indim. Yavaşça yürüyüp Oya'nın yanına geçip oturduğumda Oya sırıtmaya başladı. Bu kızı görmeyeli akıl sağlığı bozuldu galiba.

"Yüzünü gören cennetlik kızım ya niye yanımızdan ayrılıp duruyorsun? Adam yemiyoruz ya."

"Yüzünü gören tabi cennetlik olacak melek gibi kız. Değil mi Melek?"

"Abi sen Melek misin? Sana mı konuşuyorum ben?"

"Hani tek meleğin bendim Mert, demek böyle olacaktı. Hain seni."

Mert'i omzundan ittirdiğinde çocuk düşecek gibi olsa da Hasan tutmuştu. Melih ise sırıtıyordu.
Mert ve Melih yakan top oynadığımız günden bu yana tuhaf bir arkadaşlık kurmuşlardı. Birbirlerinden nefret mi ediyorlar seviyorlar mı belli değildi yani.

Nazlı yanıma gelip, "Abimi gece gelip boğmaya çalışırsa ne yapmalıyım sence?" diye fısıldadığında fazla ciddi görünüyordu. Bence kuzenlerim görüşmeyeli tamamen mantık ne unutmuşlardı.

"Sen de onu boğ Nazlı."

Kafasını kararlılıkla sallayıp, "Çok doğru, öyle yapmalıyım tabi." diyerek geri çekildi. Ya benimle dalga geçiyorlardı ya da Melih hepsini kendine benzetmişti. Şu durumda tek aklıselim insan Sıla ve Hasan oluyordu galiba. Zaten büyük halam da tıpkı çocukları gibiydi, al birini vur ötekine. Nazlı ile Mert, amcamın çocuklarıydı ama amcam biraz daha sakin biri sayılırdı.

Küçükken beni eğleneyim diye korku evinde bırakacak kadar sakin, evet.

Aklımda canlanan kötü anılarla yüzüm buruşunca başımı Oya'ya çevirdim. O ise ben ona bakınca hiç alakası yokmuş gibi sağa sola bakınmaya başlamıştı.

"Tamam konuş, bir şey demeyeceğim. Kıvranıp duruyorsun."

"Gerçekten mi? Kızmak yok, şiddet hiç yok?"

"Yok."

Oya şüpheli baksa da hemen bana sokuluvermişti. Hayatımda eminim bu kız kadar sık duygu değiştiren biri yoktu.

"Melih ile aranda ne var? Sevgili yapmazsın ama o zaman? Platonik misin yoksa o mu platonik belki de beraber platoniksinizdir?"

"Sevgili işlerine girmem, doğru ama sadece arkadaşız Oya. Melih biraz yılışık bir tip o kadar. Bu muydu yani pişmik kelle gibi sırıtma sebebin? Bravo."

Ömer ile telefonda bir şeylere bakan Melih buraya doğru bakıp gülümseyerek önüne döndüğünde Oya kolumu kopartmıştı. Çekiştirip durduğu kolumu ondan kurtarsam da bırakacak gibi değildi.

"Ne var yine ne?"

"Of Melek, neyse bana ne karışmayacağım."

Dediğim gibi ne zaman ne yapacağı belli değildi.

Telefonum titrediğinde cebimden çıkarıp gördüğüm isimle Melih'e baktım. Telefonu salladığımda gözleri ile telefonu gösterip kendi telefonuna döndü.

Melih: Şu sarı oğlanın arkası sağlam mı?

Melih: Tenhaya çağırsam başıma tüfekli adamlar toplaşır mı?

Melek: Tüfekli adamları bilmem ama Nazlı tepende bitecektir

Melek: Ayrıca kafası senden bile güzel olduğu için cezai ehliyeti olmayabilir

Melih: Bu bir tehdit mi?

Melek: Bence öyle

Melih: Her neyse bu çocuğu sevmedim

Melek: Bana baya kanka olmuş gibi geldiniz

Melek: Mert duysa ne kadar üzülür

Melek: Ayıp ettin delikanlı

Melih: Duymasın

Melih: Tamam biraz sevmiş olabilirim

Melih: Yine de hâlâ tenhada dövme fikri çok cazip

Melek: Boş yapıyorsun

Melih: Arçelik yapmayı tercih ederim

Melek: Melih...

Melek: İçinde kırklı yaşların bunalımını çeken birini mi taşıyorsun?

Melih: Dedi karşımda gülmekten yanakları düşen kişi

Melek: Yüz egzersizi yapmak suç mu?

Melih: Seni yalancı melek

Melih: Melekler yalan söylemez sanıyordum

Melek: Yalan söylemem :)

Melek: Doğrucu Davut olayını bilmiyor musun?

Melek: Ben tam bir doğrucu Davut'um

Melih: Selam Davut

Melih: Ve elveda Davut

Melek: Ya neden?

Melek: Niye?

Melek: Tamam ya of

Melih: Ne tamam?

Melek: En harika en mükemmel en komik en eğlenceli insan sensin Melih

Melek: Oldu mu?

Melih: Aaa beni utamdırıyorsun zeka küpü

Melih: Üzülme canım sen de en zeki olansın

Melih: Bir gün benim kadar harika olacağın günler olacak

Melek: Kaybol Melih

Melih: :)

Kessssstiiiiik! Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

Bu son Bolu bölümüydü veee diğer bölüm Instagram postu olacak ;)

Melih'in yaptığında benzer esprileri ben de yaptığım için bu konuda yorum yapmayacağım ama.. haydi ama nasıl komik olmaz sjjsjsj

Oya etrafta iki canlı gördüğünde ben :) yakında bir kablumbağa ile balığı shipleyeceğim diye korkuyorum :')

Allah'a emanet olun! Sevgilerimle ❣️

Instagram: @geceandchocolates






Bana Bi Kopya | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin