ÇAĞTAY 10. BÖLÜM

2 1 0
                                    


Mina'nın yanımdan ayrılmasının üstünden 5 dakika geçmişti zaten şiddetli olan yağmur daha da hızlanmıştı. Mina'nın verdiği hırkanın kapüşonunu kafama geçirdim.

  Yağmurun etkisiyle hışırdayan çalılara göz ucuyla baktım sesleri ürkmeme neden oluyordu.Sonuçta kim karanlık, yağmurlu bir ormanda olmaktan korkmazdı ki?

  Kafamı yavaşça gökyüzüne çevirdim. Yüzüme düşen şiddetli su damlalarını umursamadım. Aklıma geçirdiğim bu iki gün gelmişti. Kayla ve diğerleri, Selgama, özel güçler, Selgan Birliği. 13 yıllık hayatımda yaşamadığım tüm şokları bu iki günde yaşamıştım.

Esen rüzgarla hırkaya daha çok gömüldüm. Efkan'ın selgamalı olma gerçeğini kabullenmekte zorlanıyordum. Arkamdaki çalılıktan gelen şiddetli sesle yavaşça arkamı döndüm. Çalılıklarda hareket eden bir şeyin gördüğümde tüm bedenimi korku sardı. Yavaş adımlarla çalılığın yanına ilerlemeye başladım. Çalının yanına vardığımda gördüğüm şeyle şoka uğradım.

"Coco." Hızla çalıların arasına düşen Coco'yu elime aldım. Yağmurdan ıslanmış kanatları yüzünden rahat uçamıyordu. Biraz olsun ısınması için hırkanın fermuarını biraz indirdim. Coco'yu da fermuardan başını uzatabilecek şekilde hırkamın içine koydum.

"Beni nasıl korkuttuğundan haberin var mı?" dedim gülümseyerek. Beni anlamış gibi cevaplamaya çalıştı. Yavaşça başını okşadım. Kayla olsaydı Coco'yu anlardı diye geçirdim içimden. Sahi Selgama sayesinde Coco'yu anlıyordu. Yani gücü hayvanları anlayabilmek miydi?

Hırkanın içinde kıpırdanıp duran Coco'ya baktım. Sanki gitmesi gereken bir yeri işaret ediyordu. Kafasıyla gösterdiği yere elimi uzattım. "Oraya mı gitmeliyim?" Coco kafasını aşağı yukarı salladı.

  Gösterdiği yer ormanın en karanlık tarafıydı. Oraya doğru ilerlemeye başladığında Mina'yı dinlemememin doğru olup olmadığını tartıyordum. Kafamdaki düşüncelerle boğuşurken ayağımın kayması ile eğik zeminde yuvarlanmaya başladım. Coco'ya bir şey olmaması için elimle onu korumak için sıkıca tuttum.

Başımdaki sızıyla gözlerimi yavaşça araladığımda yağmur durmuştu. Yerde olduğumu fark ettiğimde hızla Coco'yu kontrol ettim. Yoktu! Kafamı hızla kaldırdığım sırada kafam havada bir şeyle çarpıştı. "Ah kafam!" Kendi kafamı ovuştururken boşluktan gelen sesi bulmaya çalıştım. Birden karşıma çıkan kızla yerimden sıçradım. "Sen!" dedim korkuyla.

"Nasıl kafan var be!" dedi kız sızlanarak. "Sen nasıl, böyle-" Nasıl devam edeceğimi bilmediğim için susmaya karar vermiştim. Kız sanki ışınlanmıştı, boşlukta bir anda belirmişti.

"Görünmezlik!" dedim bir anda, kız duraksayıp bana baktı. "Sen Ece misin?" kızın gözleri büyüdü. Yavaşça ayağa kalktı. "Sen beni nereden tanıyorsun?" dedi yüzü çok sert görünüyordu.

  "Mina ile konuşurken duymuştum." dedim kız sakince Kaşlarını havaya kaldırdı. "Sen." dedi ve etrafımızı koklamaya başladı. "Selgamalı mısın?"  Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Belli oluyor ama kokun," dedi koklamaya devam ederek, "Farklı, sanki." dedi anlamsızca yüzünü buruşturdu. "Neyse boş ver, iyi misin?" dedi omuz silkerek elini bana uzattı.

  Kafamı salladım ve uzattığı elini tutarak ayağa kalktım. "Tam olarak şuradan düştün." dedi ve eliyle yuvarlandım tepeyi gösterdi. Gözlerim büyüdü. Tepe düşündüğümden daha yüksekti.

Ece ilerlemeye başladığında peşinden gitmeye başladım. "Acıktım ben." dedi somurtarak ve kolunu yana doğru uzattı. Coco kızın koluna kondu, iyi olmasına sevinmiştim. "Acaba seni mi yesem, Coco? Etin de lezzetli görünüyor." Coco hızla kanat çırpmaya başladığında sinirli olduğu anlaşıyordu. Ece kıkırdayarak, "Tamam tamam." dedi.

Aynı Gökyüzünün AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin