...
Pars'tan: Ateş yanar. Kendisiyle birlikte etrafındakileri de yakar, acı verir. Kendine yaklaşılmasını engeller ve en sonunda bütün o sıcaklık söner gider. Tabii ki acıyla.
Ben de böyle bir hayat yaşamıştım ama benim hayatım öyle birkaç satırlık değildi. Anılar aklıma gelince gözlerimi kapattım. Aileme polis olmak istediğimi söylediğimde verdikleri tepki yüzünden içimde bir ateş gibi yanmış ve onlarla konuşmamış, hatta başka bir eve çıkmıştım. Yıllarca ailemle konuşmadım onlar da beni arayıp sormadılar zaten.
Sonra bir gün babamın ölüm haberini duydum. O gün hissettiğim öfkeyi başka hiçbir gün hissetmemiştim. Annemle kavga etmiştik. Kendimi tutmaya çalışmıştım ama olmamıştı, tutamamıştım kendimi. Kendimle birlikte çevremdekileri de yakmıştım. Oysa ben annemi çok severdim. Ne olmuştu bana öyle?
Sonra çok acı çekmiştim. O an rahatlamış gibi hissetsem de vicdan azabını hep çekmiştim. Sonra polis olmuştum gibi istediğim mesleği yapmıştım ama yıllar sonra bir şeyler olmuştu. Ne olmuştu bilmiyorum. Hayallerimden peşinden gittiğim ve mutlu olduğum meslekte bir anda ters gidenin ne olduğunu anlayamamıştım bir türlü. Fakat şimdi çok net anlıyorum. Ben hayallerim için vazgeçtiğim ailemi özlemiştim. Ama bunu hiçbir zaman kendime söyleyemedim. Ta ki bugüne kadar. Bir kadın beni kendi hayatıyla korkutana kadar. Bir kadın için endişelenene kadar. Söylemediğim şeyler için vicdan azabı çekene kadar. Ve tam şu an kendime aylardır itiraf edemediğim bir şeyi daha itiraf ediyordum.
Ben aşık olmuştum.Düşüncelerimden sıyrıldığımda hastane bahçesini kaçıncı kez turladığımı bilmiyordum. Bana git demişti ama gidememiştim işte benim yüzümden acı çekiyordu. Onu bırakamazdım. Belki beni görünce nefretle bakacaktı yüzüme, kızacaktı bana ama gidemezdim işte. O acılı inleyişlerini duymadığımı zannediyordu. Oysa ben hepsini duyuyordum sayıklayışlarını, ağlayışlarını. Bu yüzden gitmedim işte. En azından yarası iyileşene kadar yanında kalmak istedim. Hastanenin ilerisindeki restorandan ona yiyecek bir şeyler aldım. Hastane yemeklerini yemesini istemedim. Odasına gittiğimde uyuyordu. Kahverengi saçları yastığa dökülmüştü. Kapalı gözleri bana günler önce kanlar içindeki hâlini hatırlatıyordu. O yüzden gözlerini kapatmasını istemiyordum. Kapatırsa ellerimden kayıp giderdi ben gitmesin istiyordum. En iyisi gözlerine bakmamaktı. Derin bir nefes alıp yemeği masaya bıraktım, yanındaki koltuğa oturdum. Gözlerimi kapattığım her an kollarımdaki o acı dolu hâli geliyordu. O bıçağı bedenine acımasızca sapladığı her an benim de canım yanıyordu. Her gözyaşında ben de ölüyordum.
Bunu geç fark etmem ikimizin de canını yakmıştı. Aptallık edip sevdiğimi son anda fark etmeseydim ikimizde bunca acıyı çekmezdik. İlk başlarda söylemeye değer görmediğim önemsiz yalan şimdi canımı yakıyordu. Sayıkladığını duydum. Yarası hâlâ acıyordu. Oysa günler geçmişti. İnlediğinde elini tuttum. Gözlerinin önüne gelen saçlarını geriye ittim ve uyumaya devam etti. Bana git demişti beni burada görürse nasıl kızardı kim bilir?Birkaç dakika sonra uyandı. Yemeği masaya bıraktım. Ses çıkarmadığına göre gerçekten acıkmıştı. Karşısındaki koltukta oturunca yemeye başladı ama birkaç dakika sonra durdu. Elini karnına götürdü. "Ne oldu?" diye sordum.
"Ağrın mı var?" kalkıp yanına gittiğimde bana cevap bile vermemişti. Üstündeki kazağı hafifçe sıyırıp yarasına baktım. Benimle göz göze bile gelmiyordu. Yarası gerçekten kötü durumdaydı. Ama doktor sabır gerektiğini söylemişti. Elimi geri ittirdi. Ve ben ne diyeceğimi bilemeden baktım ona. "Affetmeyeceksin değil mi?"
"Hayır," dedi kesin bir şekilde "Affetmeyeceğim."
"Bir şans daha versen, bir kez daha denesek olmaz mı? Hepsi bir hataydı. Sevdiğimi bile yeni fark etmişken seni kaybetmek istemiyorum."
"Bana izin ver." dediğimde gözlerini gözlerimden çekti. Ben de bu konuşmanın hiçbir faydası olmayacağını anlayarak geri çekildim. Haklıydı ama çok erkendi. Onu bırakmayı istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Kalp Âşıkları
General FictionKapak tasarımı @irrelevantbird'e aittir. Wattpad'de Kirli Kalp Âşıkları adında ilk kitap! Bir seri katil kimseye güvenmemesi gerektiğini bilir değil mi? O da bunu biliyordu. Ama kuralları herkes bilir önemli olan onları uygulayıp uygulayamadığımızdı...