Her zamanki gibi bir okul günüydü. Hoseok, her zamanki gibi derse geç kalmıştı.
Profesör Kim, ona öfkeyle bakıyordu. "Hoseok! Bu hafta bu kaçıncı? Bir daha geç kalırsan seni disipline vereceğim!"
Hoseok başını önüne eğdi ve en arkadaki sırasına doğru gitti.
Profesör Kim, yanına geldi ve öfkeyle konuştu. "Kitabını çıkar."
Hoseok yine başını eğdi. "Unuttum."
Profesör Kim, elini masaya sertçe vurdu. "Hem dersime geç kalıyorsun, hem de kitap getirmiyorsun! Çık dışarı! Bugünkü dersime girmeyeceksin!"
Hoseok başını eğdi ve ayağa kalktı. Kapıya doğru gitti. Dışarı çıktı ve kapıyı kapattı.
Yoongi ise onu izlerken sırıtıyordu.
...
25 dakika sonra zil çalmıştı. Hoseok sınıfa girdi ve yerine oturdu. Onu gören Yoongi yanına gitti. "Kıyamam ben sana, bir de en sevdiğin dersten atıldın." Bunu söyleyip bir kahkaha kopardı.
Dün akşam yüzünden Hoseok'un morali bozuktu. Yoongi'yle uğraşmak istemiyordu. Ayağa kalktı ve sınıftan çıktı.
Bahçeye inmişti. Dün akşamı düşünüyordu. Ailesi ile her zamanki gibi kavga etmişti ama bu diğerlerinden daha ağırdı onun için.
Çok içine kapanık bir gençti Hoseok. Bazen hiçbir sebebi yokken gülüyor, bazen ise ağlıyordu. Çoğu zaman okul koridorlarında dans ettiğini bile görebilirdiniz, ama etrafta müzik yokken. Ayrıca narkolepsi hastası olduğu için de çoğu derste uyuyordu.
Ailesi onun böyle dengesiz bir çocuk olmasından şikayetçiydi ve bu yüzden sürekli kavga ediyorlardı. Ama dün akşam, ailesi ona okulu bırakmasını ve akıl hastanesine gitmesini söylemişti. Bu, Hoseok için bardağı taşıran son damla olmuştu.
Kendi öz annesinin ona bu cümleyi kurması, canını çok yakmıştı. Bu cümle sürekli aklında yankılanıyor ve dolan gözlerini sıkıyordu.
Kısa süre sonra tekrar ders zili çaldı ve Hoseok tuvalete koştu.
Elini yüzünü yıkadıktan sonra sınıfına doğru koştu.
Kapıyı çaldı ve içeri girdi. Profesör Kim, ona baktı ve bağırdı. "Dur orada Jung Hoseok!"
Hoseok, Profesör Kim'in ona bağırmasıyla olduğu yerde kalmıştı. Profesör Kim, ona yaklaştı. "Bu sefer neden dersime geç geldin, okulda olmana rağmen?!"
Hoseok başını eğdi. "Tuvalettydim."
Profesör Kim, inanmaz gözlerle ona baktı. "Tüm tenefüs boyunca tuvalettydin, öyle mi?"
Hoseok başını kaldırmadan cevap verdi. "Kalabalıktı."
Profesör Kim, Hoseok'un önünden çekildi. "Peki, geç yerine."
Hoseok hızlı adımlarla sırasına doğru ilerledi. Sırasına oturdu ve başını masaya koyup uyudu.
...
Aradan birkaç saat geçmişti. Hoseok, 3 ders boyunca uyumuştu. Teneffüs zili ile aniden uyandı. Başını hızlı kaldırdığı için gözleri kararmış ve başı dönmüştü. Kendini daha iyi hissedip gözlerini açınca karşısında sırıtan Yoongi'yi gördü. "Günaydın Uyuyan Güzel." Her zamanki gibi değişik kahkahasını attı. Hoseok kaşlarını çattı. "Git başımdan." Yoongi şaşırmış gözlerle ona baktı. "Aman Tanrım! İlk defa bana cevap verdin." Yine kahkaha attı.
Hoseok, daha fazla dayanamadı ve ayağa kalktı. Tam gidecekken Yoongi önünü kesti. "Hop hop hop! Nereye?" Hoseok göz devirdi. Yoongi'nin yanından geçmek için hamle yaptı ama Yoongi onu tekrar engelledi.
Hoseok kaşlarını çattı ve Yoongi'ye dik dik bakarak sordu. "Ne istiyorsun benden?!" Yoongi Hoseok'a birkaç adım yaklaştı. Hoseok geriye gitti. Sırtı duvara değince durdu. Yoongi sırıtarak Hoseok'a daha fazla yaklaştı. "Sana bir soru soracağım sadece." Hoseok yutkundu. Yoongi devam etti. "Bu aralar evde tek başımayım ve istersen bana katılabilirsin."
Hoseok çattığı kaşlarını havaya kaldırdı. Yüzünde şaşkın bir ifade vardı artık. "Neden.. neden bana bunu soruyorsun..?" Yoongi, Hoseok'tan bir adım uzaklaştı. "Az önce uykunda sayıklıyordun. 'Bu evden gideceğim!' diyordun." Hoseok hâlâ şaşkın bir biçimde bakıyordu Yoongi'ye. Kabul edecek miydi? Yoksa red mi edecekti?
...
Hoseok, Yoongi'den çıkışa kadar düşünmek için zaman istemişti. Aslında Yoongi'nin ona yaptığı zorbalıkları hatırlayınca reddetmek istiyordu. Ama bir yandan da ailesinin baskılarından kurtulabilirdi.
Çıkış zili çalmıştı. Genelde Hoseok, sınıftan, hatta okuldan, en son çıkardı. O, Kalemlerini ve kitaplarını yavaşça toparlarken Yoongi, yanına geldi. "Ee? Ne karar verdin? Benimle geliyor musun?" Hoseok ona bakmadan cevap verdi. "Hayır." Yoongi değişik bir bakış attı. "Hayır?" Hoseok çantasını tek koluna taktı ve Yoongi'ye döndü. "Seninle gelmeyeceğim." Hoseok sınıftan çıkacakken Yoongi önünü kesti. "Neden ama?" Hoseok sinirli bir şekilde güldü. "Bana yaptığın onca şeyi unutuyorsun galiba." Tekrar ciddileşti. "Senin yüzünden hastanelik olmuştum!" Yoongi özür dilercesine baktı. "Bak, geçmiş geçmişte kald-" Hoseok bağırdı "Hayır! Geçmiş geçmişte kalmadı! O bıçak izi hâlâ karnımda duruyor!"
Yoongi başını hafifçe tamam anlamında salladı ve Hoseok'un önünden çekildi. Hoseok hemen sınıftan çıktı.
Yoongi aslında rahattı. Bir şey olacağını ve Hoseok'un ona geleceğimden emindi. Acaba gerçekten de öyle mi olacaktı?
***
Evett güzel okuyucularım için güzel olmasını umduğum bir fice
başladım 😁Umarım bu fici beğenirsiniz ama şimdiden çok uzun sürecek gibi durmuyor.
Yeni bölüm yakında gelir. O zamana kadar kendinize iyi bakın 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The School Diary | SOPE
Teen FictionOkulun zorbası Yoongi, okulun en tuhaf tiplerinden biri olan Hoseok'a aşık olur...