Saat altıyı beklemek Yoongi için çok uzun sürmüştü. Ama en sonunda saat altı olmuştu. Yoongi parka doğru giderken karşısına zorbalık yaptığı zaman ona yardım eden arkadaşları çıkmıştı. "Oooo naber Yeongi?" Yoongi kaşlarını çatmıştı. "Yeongi değil, Yoongi! Ayrıca nerden çıktınız siz?!" Öndeki uzun boylu çocuk konuşmaya başladı. "Uzun zamandır Hosako'yu zorbalamıyoruz. Yarın başından aşağı soğuk su dökmeye ne dersin?" Yoongi ellerini yumruk yapmıştı. "Onun adını doğru söyle! Ve eğer ona dokunursanız sizi gebertirim!" Arka taraftan bir çocuk bağırdı. "Uwuu! Birileri aşıkmış." Öndeki uzun boylu çocuk kaşlarını çattı. "Taraf mı değiştiriyorsun yani?" Yoongi gözlerini kıstı. "Bu seni ilgilendirmez."
Yoongi yanlarından ayrılıp gidecekken uzun boylu çocuk Yoongi'yi kolundan tuttu. "Bıraksana lan!" Yoongi kolunu geri çekecekken uzun boylu çocuk Yoongi'yi kendine yaklaştırdı. "Bana bak, ya bizimle birlikte devam edersin ya da ikinizi de öldürürüz!" Yoongi güldü. "Hah! Denediğinizi görmek isterim." Kolumu sertçe geri çekti ve yoluna devam etti. O çocuklar Yoongi'ye küfürle karışık bağırmaya devam ediyordı ama Yoongi onları takmadan yürümeye devam ediyordu.
En sonunda parka varmıştı. Bir banka oturdu ve Hoseok'un gelip gelmediğine baktı. Etrafta göremeyince daha gelmediğini düşünüp beklemeye başladı.
5 dakika sonra Hoseok parka geldi. Yoongi'yi görünce hızlı adımlarla yanına gitti. "Merhaba. Çok bekletmedim, değil mi?" Yoongi gülümsedi. "Hayır. Hadi otur." Hoseok Yoongi'nin yanına oturdu.
Hoseok başını önüne eğdi ve elleriyle oynamaya başladı. Yoongi gülümseyerek bir elini Hoseok'un omuzuna attı. "Ee, nasılsın? Bu zamana kadar neler yaptın?" Yoongi Hoseok'un omuzuna elini koyunca Hoseok'un kalbi hızlanmıştı. Hafif gülümsedi. "İyiyim. Pek bir şey yapmadım aslında. Her zamanki şeyler." Yoongi Hoseok'u omuzundan hafifçe yanına çekti. "Hm.. Nasıl şeyler mesela?" Hoseok bu hareketle daha büyük gülümsemişti. "Ders çalıştım, odamı temizledim, annemden azar işittim, annemle babamın kavgalarını dinledim falan." Yoongi şaşırmıştı. "Neden annenden azar işittin ki?"
Hoseok başını kaldırıp dolmuş gözleriyle Yoongi'ye baktı. "Benden rahatsızlık duyuyor. Küçükken hareketli bir çocuktum diye azarlanırdım şimdi ise hiçbir şey yapmıyorum diye azarlanıyorum." Burnunu çekti ve devam etti. "Sürekli beni aşalıyor. Keşke senin gibi bir oğlum olmasaydı diyor.. Doğum günümde bu lanet gün gelemeden önce seni aldırmalıydım diyor..." Hoseok başını eğmişti. Gözyaşları çok hızlı akıyordu. Yoongi bu duyduklarına inanamamıştı. Mırıltılı bir sesle konuştu. "Anlamıyorum, bu kadar nefret edecekse neden çocuk yapıyor..?" Hoseok bunu duymuştu. Hızlıca başını kaldırdı. "Annemle babam lisede tanışmışlar. Annem de zamansız hamile kalmış ve liseyi bırakıp evlenmişler. Onun bir suçu yok, benden nefret etmekte haklı.. Ben de kendimden nefret ediyorum, hepsi benim suçum..."
Yoongi Hoseok'a sarıldı. "Hayır, Hoseok. Bunlar senin suçun değil. Sakın bir daha böyle düşünme." Yoongi bir süre düşündü ve konuşmaya başladı. "İstersen benimle kalabilirsin. Ama bir gecelik değil, daha uzun kal. Belki ailen değerini o zaman anlar." Hoseok başını olumsuz anlamda salladı. "Sende kaldığım o gece bana çok kızdılar. Annem eve almayacaktı beni ama babam onu ikna etti. Reşit olana kadar onlarla yaşamalıymışım." Yoongi iç çekti. "1 sene daha bunlara katlanmak zorundasın yani..." Hoseok biraz geriye çekildi ve eliyle gözyaşlarını sildi. "Alışığım ben, sorun yok. Endişelenme benim için."
Bir süre aralarında sessizlik olmuştu. Hoseok derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Biliyor musun, bunları anlatınca kendimi daha iyi hissettim." Yoongi gülümsedi. "Bana güvenip bunları anlattığın için teşekkür ederim."
Birkaç dakika sonra havanın kararmaya başladığını fark ettiler. Hoseok Yoongi'ye döndü. "Yoon, gidelim mi artık?" Yoongi başıyla onayladı. "Tamam, hadi." Parkın çıkışına doğru ilerlerken Yoongi o zorba grubunu gördü. Hoseok'u kolundan tutup durdurdu. Hoseok Yoongi'ye döndü. "Ne oldu?" Yoongi, Hoseok'un kolunu çekip onu çıkıştan uzaklaştırdı. "Yoongi, ne yapıyorsun?" Yoongi hâlâ Hoseok'u çekiştirirken cevap verdi. "Diğer taraftan çıkalım." Hoseok kolunu çekti, Yoongi de durdu. "O kapı okulun bahçesine çıkıyor ve şimdi kilitlidir orası. Hem neden oradan gitmek istiyorsun ki?" Yoongi aklına gelen şeyle gülümsedi. "Bugün etüt vardı. Yani kilitli değildir. Hadi, çabuk gidelim." Yoongi tekrar Hoseok'un kolunu çekiştirmeye başladı. Hoseok neler olduğunu anlamamıştı ve sadece Yoongi'nin onu götürdüğü yere gitmişti.
***
Yoongi ve Hoseok kendi evlerine gitmişlerdi. Yoongi yarın okulda o çocukların Hoseok'a bir şey yapmasından korkuyordu. Yarın onu bütün gün korumalıydı.
***
Evett
Umarım bu bölümü beğenirsiniz ❤️Yeni bölüm gelene kadar kendinize iyi bakın 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The School Diary | SOPE
Teen FictionOkulun zorbası Yoongi, okulun en tuhaf tiplerinden biri olan Hoseok'a aşık olur...