Aradan birkaç gün geçmişti. Hoseok ile Yoongi'nin arası gün geçtikçe daha da ısınıyordu. Ama Yoongi'nin eski zorba arkadaşları onları rahat bırakmıyorlardı. Artık ne yapacaklarını bilemeyen ikili, hafta sonu her zaman gittikleri parkta buluşmuşlardı.
Hoseok, başını Yoongi'nin omuzuna yaslamış şekilde gökyüzündeki bulutlara bakıyor ve yaptıkları şekilleri Yoongi'ye söylüyordu. "Oh, bak Yoongi.. şu bulut sence de bir uçağa benzemiyor mu?" Yoongi, kara kara ne yapacağını düşünürken Hoseok'un sesi ile irkildi ve o da gökyüzüne baktı. "Oh, hayır o gerçek bir uçak."
Hoseok hafifçe kıkırdadı ve Yoongi'nin baktığı yere baktı. "Onun gerçek bir uçak olduğunu biliyorum. ama ben şuradaki bulutu gösterdim.." Hoseok parmağıyla uçağa benzettiği bulutu gösterdi. Yoongi de o tarafa baktı. "Oh, onu fark etmemişim..."
Hoseok daha sonra başını Yoongi'nin omuzundan kaldırdı ve Yoongi'nin yüzüne ciddi bir ifadeyle baktı. "Benim söylediklerimi takip etmiyorsun bile. Söylesene, öyle dalmış ne düşünüyorsun?" Yoongi bu soruya nasıl cevap vereceğini bilemedi. Bu güzel anı o zorba çocuklardan nasıl kurtulacaklarından bahsederek bozmak istemiyordu. Bu yüzden bir bahane ile durumu geçiştirmeye çalıştı. "Önemli bir şey değil, gerçekten."
Ama Hoseok ikna olmamıştı. "Hayır, Yoongi. Lütfen söyle bana." Yoongi birkaç saniyeliğine gözlerini kaçırdı. "Hoseok... Sana bir şey söylemeliyim."
Hoseok merak ve endişe dolu gözlerle Yoongi'ye baktı. "Dinliyorum.. bana ne söylemek istiyorsun?"Yoongi derin bir nefes aldı. "Hoseok.. Bu okuldan ayrılmak zorundayız... O piçler bizim peşimizi asla bırakmayacaklar." Hoseok o an ne diyeceğini bilemedi. Uzun bir sessizliğin ardından şöyle cevap verdi. "Yoongi... Ailem buna izin vermez. Ne kadar baskıcı olduklarını biliyorsun."
Yoongi başı ile onayladı. "Evet, biliyorum ama mecburuz. Sana söylemedim ama uzun zamandır onlardan ikimizi öldürmek ile ilgili tehtid mesajları alıyorum. Ailenle benim konuşmamı ister misin? Bununla daha fazla o okula gidemeyiz." Hoseok duyduğu şey ile şaşkına dönmüştü ve panikle başını iki yana salladı. "H-hayır, asla olmaz! Onlarla konuşma! Lütfen bunu yapma!" Panik ile gözleri dolarken Yoongi de endişelendi. "Hey, hey, tamam sakin ol.. Onlarla konuşmayacağım, tamam. Lütfen sakinleş.." Hoseok'un başını yavaşça göğüsüne yasladı ve saçlarını okşadı. Bu Hoseok'un sakinleşmesine çok yardım etmişti.
Hoseok daha sonra sakin bir nefes vererek başını kaldırdı. Yoongi hâlâ ona endişeyle bakarken, Hoseok iyi olduğunu belirtmek için hafifçe başını salladı ve gülümsedi. Yoongi daha sonra sorusunu tekrarladı. "Hoseok.. Bu okuldan gitmek zorundayız. Hem artık neredeyse 18 yaşındayız, iki reşit birey olarak okuldan ayrılabiliriz." Hoseok hâlâ kararsızdı. "Bilmiyorum..." Yoongi Hoseok'un elini tuttu ve ona yalvaran gözlerle baktı. "Lütfen, Hoseok.. bundan sonraki hayatımız çok güzel olacak, söz veriyorum..."
Hoseok uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra kısık bir sesle konuştu. "Yoongi.. geçen seferki gibi bu günde senin evinde kalmama izin verir misin?" Yoongi hafifçe gülümsedi ve başını salladı. "Elbette.. Evim senindir, istediğin kadar kal..."
***
Evett
Bir bölümün daha sonundayızz
Yeni bölüm gelene kadar sevgiyle kalın 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The School Diary | SOPE
Teen FictionOkulun zorbası Yoongi, okulun en tuhaf tiplerinden biri olan Hoseok'a aşık olur...