Yine kafamı sıraya koymuş uykusuzluğumdan kurtulmak adına gözlerimi kapamışken hoca geldi. Genelde hoca geldiğinde ben uyusam bile kaldırmazlar ama bu sefer kalkmamı istedi ilk başta kalkmadım sonra tekrar herkesin içinde bağırarak kalkmamı emretti bende burnumdan soluyarak sırayı ittirdim ve kalktım meğersem tüm bunların sebebi yeni gelen çocukmuş. Adı Felix miymiş neymiş neyse kendini tanıttıktan sonra hoca çocuğu benim yanıma oturttu çocuk bana merhaba dedi ona sahte bi gülümseme sundum ve onu umursamadan geri yattım.
Sonunda çıkış vakti gelmişti bizimkiler beni zorla kaldırdıktan sonra çıkışta yavaş yavaş hep beraber yürürken herkes yeni gelen çocuktan bahsediyordu Han bana "Neden çocuğu umursamadın? Ne kadar tatlı görmüyor musun ayrıca geldiğinden beri sana bakıyor-" sözünü kestim "Yeter Han duymak istemiyorum ve ilgilenmiyorum sabahtan beri bi susmadımız zaten" "Susmadık mı?"dedi Chan o sırada Minho da "Hyunjin farkında mısın bilmem ama artık zaten seninle hiç konuşulmuyor kendine çeki düzen ver.Sorun ne diyoruz geçiştiriyosun ya yanında olmamıza izin ver-" sözünü kesip sorgular bir bakışla"Ya da?" dedim sonra Han bana yaklaşıp "Hyunjin hadi ama gerçekten sorun ne? Haftalardır uyumuyosun kafanı koyarak bizden kaçamazsın hepimiz bişeylerin farkındayız." "Artık anlat yoksa o adam-" bu sefer de Chan'ın sözünü kestim "Gidiyorum ben."Hızlı adımlarla ordan uzaklaştım ama Han'ın sesini duymuştum "Sanırım herkes sorunu anladı..."
Motoruma bindiğim gibi göreve gittim,biraz zordu adamlarımdan birkaçı yaralandı bu yüzden onlar için hastanede bekliyordum o sırada yeni gelen çocuğu gördüm bu halimi görmemeliydi ne yapacağımı bilemedim hemen bi odaya girdim,ışıkları kapattım böylece içerideki küçük lamba sayesinde loş bir ortam oluştu daha sonra gitmesini beklemeye başladım...
Kapının açılmasıyla yüz yüze gelmemiz bir oldu ve bana sıcak bir gülümseme sunarak"Sen...Oh selam?" dedi ve ışıkları açtı bende ne yapacağımı bilmez halde hafif ve sahte bir gülümsemeyle-her ne kadar gülümsemem şapka yüzünden pek gözükmese de- "Selam" dedim o da yüzüme bakmaya çalışırken"Burda ne işin var umarım kötü bişey yoktur"dedi,sesi biraz endişeliydi ama o sırada aklımdaki tek düşünce yüzümü gördü mü görmedi mi? Şapkadan dolayı gördüğünü sanmıyorum ama acilen burdan çıkmam lazımdı "Ah hayır önemli bir şey yok görüşürüz"diyip oradan hızlıca kafamı eğerek çıktım.Arkamda şaşkın bakışlarını hissedebiliyordum...
Her neyse adamları hızlıca kontrol ettim ve hemen hastaneden çıktım.Eve gidince babam olucak adama görevi tamamladığımı söyledim sevindi ve gerekli telefon konuşmalarını yaptı her zamanki gibi...Telefonu bıraktığı an kafamı kaldırmamı istedi sözünü ikiletmem daha kötü olacağı için kaldırdım ve yüzümdeki yaraları görünce öldüresiye dövdü. -Her zamanki gibi-
Sabah aynada yüzüme bakarken eğer makyaj yaparsam daha da kötü bir hal alabiliceğini düşünerek yapmadım ve her zamanki gibi hırkamı giyip şapkasını iyice kapattım tam evden çıkıcakken babam olucak adam seslendi arkamı döndüm ama başım eğikti yanıma yaklaşıp eliyle çenemden tutup başımı kaldırdı ve göz göze gelmemizi sağladıktan sonra konuşmaya başladı : "Senden iğreniyorum şu haline bak ne kadar acınasısın güya en iyi dövüşçü sensin ha(!)"bunu dedikten hemen sonra alaycı bi gülüş yolladı daha sonra yüzümü sertçe ittirip ağır bir tokat yapıştırdı.Daha sabahın körü be adam bi nefes alalım ya.Tekmeleyerek evden attı,bir gün buna fena patlayacağım ama hadi hayırlısı...
Okula vardığımda Chanlar kapının önünde beni bekliyorlardı ilk başta görünce anlam veremedim ama motordan iner inmez beni kendileriyle beraber Chan'ın arabasına kilitlediler.Anlamaz bir bakış attım onlar da bana aynı şekilde baktılar.Sonra konuşmaya karar verdim."Neler oluyor?" "Asıl sana neler oluyor?"dedi Han.Hala anlamaz bir bakış atıyordum ve onlar da hala aynı şekilde bakıyorlardı.Chan girdi konuşmaya "Tamam yeter bu kadar saçmalık Hyun dökül hemen 3 saniyen var şu kapüşonluyu da çıkar."Yavaş yavaş indirdim beni görmedikleri bi halim değildi sonuçta.Hepsinin endişeli bakışları beni çok germişti ne diyeceğimi bilemedim herkes anlat der gibi bakıyordu..."Hyunjın artık ne olduysa anlatmalısın neden sürekli içine kapanık olmak zorundasın hepimiz senin için burdayız farkındasın dimi?Ve yüzüne bakılırsa bu öncekilerden farklı"Minho'nun bu dediği beni düşündürdü gerçekten çok çabalıyorlardı ama ben haketmiyorum bunu..."Hyun bizi haketmediğini düşündüğünü ve sorunlarınla bizi boğmak istemediğini ve kendinden soğutmaya çalıştığını burdaki herkes farkında ve ne yaparsan yap seni bırakmayacağız.Artık anlat da bu iş uzamasın." Sanırım bu çabalarını boşa çıkarmamak adına üstten bir şekilde detay vermeden bahsedebilirim.
"Pekala,görevlere tekrar başladım o yüzden uyuyamıyorum." "Bu mu yani ?" dedi Minho ve evet anlamında başımı salladım.
Evet ben sorunlarımı kimseye anlatmazdım bu şekilde daha iyi.
Sonunda hepsini kaldırıp sınıfa gitmeye ikna etmiştim bana kalsa bende gitmem asarım dersi ama devamsızlığım doldu o yüzden mecbur gidiyoruz.
Selaaammm umarım seversiniz...Bu ficte yeme bozukluğu ve kendine zarar verme olacaktır.Lütfen etkilenecek olanlar okumasın🫶🏻
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hyunjin Felix konusunda onu ölen sevgilisi Yongbok'a benzettigi icin acilmasini istemiyo ve Felix'e cok soguk davraniyor.
Bir de anlayacaginiz uzere Hyunjin bir mafyanin oglu. Babasi cok zengin bir is adami ama arka planda cok unlu bir mafya.Hyunjin de su anda babasinin emrinde bazi adamlariyla daha dogurusu arkadaslariyla beraber babasinin verdigi gorevlere gidiyor.