11

734 65 30
                                    

"Alo? Minho neredesin! Acilen bizim evin arkasındaki parkta buluşalım. Sınav sonuçları açıklandı!"

Son olarak Minho'ya haber verdikten sonra koşarak evden çıktım. Oraya gittiğimde Taehee ve Hajun çoktan oradalardı.

Hajun'u görünce yüzüme aptal bir gülümseme yayıldı. Çok tatlıydı.

"450 puan aldım!" Dedim bağırarak.

Hajun'un gözleri parladı bir anda.

"Yapabileceğini biliyordum!" Hajun bana sımsıkı sarıldı. Ardından Taehee de bana sarıldı.

"Tebrikler. İlk sıraya bizim üniversiteyi yazmayı unutma."

Bizim üniversite mi? Yoksa o kazanmış mıydı?

"Yoksa sen..."

"Evet geçtim! Artık Hongik Üniversitesi spor bölümü öğrencisiyim!"

Sevinçle bana bir kez daha sarıldı. Bu çok sevindirici bir haberdi.

"Ya sen Hajun? Kazandın mı?"

"Evet. Sıralamam da puanım da güzel hukuk fakültelerine yetiyor."

Bize göre oldukça sakindi. Birden telefonum çalınca dikkatim dağıldı. Minho arıyordu. Merakla telefonu açtım. Bir sorun mu vardı acaba?

"Alo?"

"Kıskandım. Ben de sarılmak istiyorum."

Şaşkınlıkla arkamı döndüm. Minho kocaman gülümseyerek bize el sallıyordu.

"Tıp kazandım! Puanım Hongik Üniversitesi tıp fakültesine yetiyor." Neşeyle şakıdı.

"Adına çok sevindim."

"Tebrikler dostum."

Birkaç dakika sonra Aera da geldi. Fakat çok üzgün görünüyordu.

"Ne oldu? Yüzünden düşen bin parça."

"Ahjung... Ben kazanamadım."

O an yüzümdeki gülümseme soldu. Kazanamamış mıydı?

Gözleri dolu doluydu. Yüzünden sarılmaya ihtiyacı olduğu belli oluyordu. Hemen ona sarıldım.

"Olsun üzülme. Dünyanın sonu değil ya. Seneye daha iyisini yaparsın."

"Daha çok çalışmalıydım. Batırdım resmen."

"Her istediğinde yardımcı oluruz sana. Her gün beraber çalışırız. Endişelenme lütfen."

Hajun Aera'nın omzuna destek verircesine elini koydu.

"Benim gibi ultra zeki birinden ücretsiz ve sınırsız özel ders hakkı kazandın. Çok şanslısın." Dedi Minho egoist bir tavırla. Ama şaka yaptığı çok belliydi.

Aera dolmuş ve birkaç damla yaş akan gözlerini hızla sildi ve gülümsedi.

"Teşekkürler. Neyse ya boşverin beni. Hepiniz kazandınız mı şimdi?"

"Belli değil ama puanlarımız istediğimiz yerlere yetiyor."

"Adınıza çok sevindim. En kısa zamanda bende size yetişeceğim!"

"Tabii ki!"

Birkaç şaka daha yapıp evlerimize doğru yol aldık. Üzerimden koca bir yük kalkmış gibi hissediyordum.

Ben ve Minho'nun evi aynı yönde olduğu için ikimiz beraber gidiyorduk.

"Ahjung... Aklında bir üniversite var mı?"

"Hayır yok. Puanımın yettiği en güzel üniversiteye gideceğim tabii ki."

"Eğer Hongik Üniversitesi geliyorsa ilk sıraya onu yazabilirsin. Çok güzel bir üniversite. Üstelik ayrılmamış oluruz. Sen ve ben... Ha bir de Taehee."

"Hani gelmemi istemiyordun?" Dedim gülerek.

"Yapma. Şaka yaptığımı sen de biliyorsun." Dedi o da gülerek.

"Tabii ki. Aslında Hongik Üniversitesi gelirse mükemmel olur. İlk sıraya yazacağım Minho."

"Sevindim."

"Demek lise bitti ha?" Dedim dalgınca.

"Bitti. Çok şey yaşandı ama bitti."

"Aslında şöyle bir bakarsam çok da bir şey yaşanmamış benim lise hayatımda."

"Benimkinde yaşandı."

"Mesela?" Dedim merakla.

"Hayatımda ilk kez o gün gördüğüm bir kıza ait bir aşk mektubunu çantamda buldum."

"Bu konu dilinden hiç düşmeyecek değil mi?"

Sesli bir kahkaha attı.

"Hayır. Çok komik olay çünkü. Hala onu nasıl becerdiğini anlamış değilim."

"Ben de anlamış değilim." Ben de güldüm.

"Şaka bir tarafa sana bir şey soracağım. Hajun ile nasıl gidiyor? Yani hisleriniz karşılıklı mı?"

Sıkıntılı bir iç çektim. Keşke karşılıklı olsa...

"Hayır değil. O beni sadece arkadaşı olarak görüyor."

"Bu kötü olmuş. Onunla konuşmamı ister misin? Evet yakın değiliz ama erkekler bu tip konuları konuşurken yıllardır dostmuş gibi rahat konuşuyorlar."

"Ne diyeceksin? En yakın arkadaşından hoşlanıyor musun diyeceksin?"

"Yanlış anlama ama bir erkekle kızın sadece arkadaş olarak bu kadar samimi olması pek gerçekçi gelmiyor Ahjung. İlla ki bir zaman biri ötekinden hoşlanmıştır veya beğenmiştir."

Belki biraz haklı olabilirdi. Ancak aniden aklıma gelen şey ile ona dönüp omzuna hafifçe vurdum.

"O halde biz neyiz seni şapşal?"

Yüzünü buruşturup bana baktı.

"Sen benim için bir kız bile değilsin."

"Neyim o zaman? Erkek mi!" Dedim. Bozulmuştum.

Bana yine o midesi bulanmış bakışı attı.

"Çoğu hareketine bakılacak olursa öyle olma ihtimalin var."

"Davranışların da mı cinsiyeti var artık?" Dedim yargılayıcı bir tavırla.

Sonunda evinin önüne geldik. Bana el salladı.

"Görüşmek üzere. Kendine iyi bak psikiyatrist hanım."

"Siz de öyle doktor bey."

Güldü. Ben de güldüm. Sanırım bu meslek havasından asla çıkamayacaktık.

O içeri girdikten birkaç dakika sonra ben de evime ulaştım.

Yaşantılarımız değişiyordu. Birkaç ay önce ölesiye nefret ettiğim kişiyle şuan dertleşiyor, sorunlarımı paylaşıyorum.

Üstelik her şey bir anda olmuştu. Hem şaşırtıcı hem de sevindirici geliyordu bana. Hayatım çok iyiye gidiyordu. Artık üniversiteli olacaktım.

Üniversite ha Ahjung? Acaba orada ne gibi zorluklarla karşılaşacaktım? Merak etmiyor değilim doğrusu...

Selammm
Nasılsınızz
Bugün benim doğum günümmm 🥳🥳
Umarım bölümü beğenmişsinizdir! Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayinn 💕
Sizleri seviyorum, hoşçakalın!! 💞💞💞💞

𝐻𝒾𝓂. /𝐿𝑒𝑒 𝑀𝒾𝓃𝒽𝑜/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin