16

664 69 21
                                    

2 yıl sonra

"Hadi ama ağaç olduk burada!" Diye söylendim.

Bir türlü erken gelmeyi beceremiyorlardı. Her zaman bekleyen taraf ben ve Aera oluyorduk.

"Geliyoruz!" Tae ve Minho hızla aşağı indiler. Sonunda.

Tae kolunu Aera'nın omzuna attı. Minho da saçımı çekti.

"Ne yapıyorsun? Saçım bozulacak."

"Bozulsun. Neden bu kadar süslendiysen artık."

Evet, balo vardı. Aslında ben ve Minho gelmeyecektik ancak Aera ve Taehee o kadar çok ısrar etmişlerdi ki bıkıp gelmeye karar vermiştik.

Ve ikinci evet! Aera geçen yıl bizim üniversiteyi kazanmıştı. Tabii o sıralar Taehee ile de çıkmaya başladılar. Aera her zaman öğretmen olmak istediği ve çocukları çok sevdiği için anaokulu öğretmeni olacaktı.

En önemli gelişmelerden biri de şu ki; Hajun'u unutmuştum. Benim için fazlasıyla zor olmuştu. Çok üzüldüm, çok ağladım ancak en sonunda onu silebilmiştim kalbimden.

Ve benim sızlanmalarımı en çok Minho çekmişti.

Hajun, Aera ve Taehee'nin sevgili olduğunu öğrenince onlara sadece mutluluklar dilemişti ancak içten içe ne kadar üzüldüğünü tahmin edebiliyordum. Taehee ise Hajun'dan nefret ediyordu. Hatta sanırım bir keresinde fiziksel kavgaya bile girmişler. Minho ve Tae konuşurken duymuştum ancak o zamanlar olayı kurcalamamıştım çünkü canımın yanacağını biliyordum.

Kısa bir süreden sonra balonun yapıldığı yere vardık. Üniversitemizin bize verdiği davetiyeyi kapıdaki korumalara gösterip içeri girdik.

İçerisi oldukça güzel dizayn edilmişti. Konsept mordu ve her yer mor çiçekler ve mor balonlar ile doluydu. Bazıları bir şeyler yiyip içiyor, bazıları dans ediyordu.

Herkes çok şık giyinmişti. Birden Aera'ya baktım. Mükemmel görünüyordu. Beyaz, dizlerinin üstünde ve ona yakışan çok güzel bir elbise giymişti. Kıyafetine uyumlu şirin ayakkabıları ve dalgalı kumral saçları ile içeri adım attığı an birkaç erkeğin dikkatini çekmişti bile.

Bense toz pembe renginde tam dizimin hizasında olan çiçekli, tatlı bir elbise giymiştim. Hafif topuklu ayakkabılarım aynı şekilde toz pembeydi.

Kısa bir sohbetin ardından ben ve Aera kol kola girip yiyeceklerin olduğu tarafa yöneldik. Minho ve Tae ise hararetli hararetli bir şeyler konuşuyorlardı.

Ben de çikolatalı donatımı yerken bir çocuk yanımıza geldi.

"Selam."

Başımı sallayarak karşılık verdim. Şaşırmıştım.

"Geldiğinden beri seni izliyordum da... Gerçekten çok güzelsin."

"Teşekkür ederim."

"Benimle dans eder misin?"

Elini bana doğru uzatınca ne yapacağımı bilemedim. Pekala, belki de bir şans vermeliyim?

Uzattığı eli tuttum. Beni dans pistine sürükledi ve nazikçe belimden tuttu. Ellerimiz birleşmişti. Ben de boşta kalan elimi omzuna koydum.

"Hangi bölümde okuyorsun?" Dedi gülümseyerek.

"Tıp."

"Öyle mi? Harika. Ben de bilgisayar mühendisliği okuyorum. Ancak seni ilk kez görüyorum."

Başımı salladım yavaşça.

"Nasıl olur da senin gibi eşsiz bir güzelliği daha önce göremem?"

𝐻𝒾𝓂. /𝐿𝑒𝑒 𝑀𝒾𝓃𝒽𝑜/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin