"Aşık olmak fedakarlık gerektirir öyle değil mi?"
Hayatta sevdiklerim için birçok şeye katlandım.
Babam annemi dövmesin diye sürekli ben dayak yedim.Sürekli annemin suçunu üstlendim sırf dayak yemesin diye.Daha birçok şey yaşadım ama o kadar çok şey yaşadım ki anlatacak halim yok.Ben Gül'ü kısa süre içerisinde çok sevdim.Onunla uyuştuğumuzu ve birbirimizi tamamladığımızı düşünüyorum.Onu ilk gördüğüm an hissettim onunla kanka olacağımızı.Belkide tek onun yanında gülüyordum.Ve ben tek ve gerçek dostum için herşeyi yapmaya hazırım.Dediğim gibi sevdiklerim için herşeye katlandım ve katlanmaya da devam edeceğim.Şimdi de tek ve gerçek dostum için hırsızlık yapacağım.Deselerdi ki bir günlük tanıdığın kişi uğruna hırsızlık yapacaksın.Sadece gülerdim.Aklımdan geçmezdi böyle birşey yapacağım.Ama gerçekten sevdiğiniz bir insan için herşeyi göze alabilirsiniz.Bende aldım.Şuan adını vermek istemedığim bir bankaya doğru yol alıyoruz.Bora ve ben.
"Gerçekten olanlara inanamıyorum ve şuan kafamda bu iğrenç kokan annemin ten çorabının olmasınada."dediğimde kafama yapışan pazardan alınmış kalitesiz ve kaşıntı yapan ten çorabını sündürdüm.Aynı çorap ondada vardı.
"Cidden ya bu çin malı falan mı?Çok kaşıntı yapıyor."dediğinde bende öyle düşünsemde koluna vurdum.
"Biz kaliteli insanlarız ve kaliteli şeyler kullanırız sen kimsin benim güzel annemin ten çorabına laf ediyorsun!"dediğimde abarttığımı farkettim.
O ise benim bu atarlı tavırlarıma alışık olduğu için sadece gülerek geçiştirdi.Bende güldüm.
O sırada durumun gülünecek bir durum olmadığını ve başımızda büyük bir belanın olduğunu düşünerek sarsıldım."O değil de biz parayı nasıl çalacağız?Ben daha önce hiç bankaya girmedim de."dedim başımı kaşıyarak.
O da derin bir of çekti.
"Ben çalacağım sen etrafta biri varmı yokmu diye kontrol edeceksin."dediğinde başımla onayladım.Bu arada biz iki mal olarak benim telefonumu okulda unuttuk bu yüzden okula yeniden girdik ve o sırada başımıza gelenleri anlatmak istemiyorum.Yeniden girdik ve bı şekilde telefonu alıp okuldan kaçtık.Sonrasında eve gittik ve bu gerizekalı,dandik çorapları ve birkaç eşya aldık.Evden çıktık ve ben o kişiye mesaj attım ve kabul ettiğimi ve parayı getireceğimi söyledim ama o daha mesajıma yanıt vermedi.
Bankanın önüne geldiğimizde ikimizde çok gergindik.
Saat kaç bilmiyorum ama sanırım sabaha karşı üç sıraları.Sokakta kimse yoktu.
Banka saat 14:00 da hizmete kapatılmış olması gerekiyordu zaten.Umarım içeride kimse yoktur olsa bile umarım yakalanmadan atlatırız.
Kapının önünde durduk.Birbirimize baktık.
"Sana güveniyorum."dedi gülümseyerek.
Bende başımı salladım sadece.
Bu iş bitsin zaten bir daha onunla bir araya gelmeyeceğim.
Ellerimi tuttuğunda hızla geri ittim.
"Bırak elimi."dediğimde bana hüzünle baktı.
Geçmişi unutmuş değildim...
"Nisa bizim bir geçmişimiz va-"
"Evet var ve bu yüzden benle çok konuşmasan iyi olur."dediğimde bana hüzünle bakıyordu.Çünkü suçunu gayet iyi biliyordu."Hadi."dediğimde hala bana böm böm bakıyordu.
"Bakmaya devam ederse-"
"Edersem ne yaparsın?"dedi yakınlaşarak.
Kafamı iki yana hayal kırıklığıyla salladım.
"İşte sen busun."dedim ve ona omuz atıp bankanın tellerine baktım.
O ise arkamdan bakıyordu hala heralde çünkü yürüme sesi duymuyordum.
Telleri hiç gözüm kesmedi geçemeyeceğim gibi geliyor ama geçeceğim.
Onun için.Duvar çok yüksekti.
Tırmanmaya çalıştım ama boyum yetmedi.
"Ah hayır boyum yetmiyor!"
Olamaz ya.
Şimdi beni o mu taşıyacak?
Buna izin veremem."Ben yardım edeyim mi?"dedi başını kaşıyarak.
Ona kızgın bakışlar attım.
"Hayır."dedim ve yandaki çöp konteynerinın üzerinden çıkmak aklıma geldi.Zekilik bunu gerektirir.
Kapağını kapattım ve çöp poşetine basarak çıkabildim.Ona havalı bir bakış atarak saçımı savurduğumda bana hayranlıkla bakıyordu.
