Devlet başkanının açıklaması Selen'in gösterdiği videonun doğru ve babasının haklı olduğunun kanıtıydı. Eve girerken Selen'in kapı kenarına koyduğu çantanın yanına koşup uydu telsizini aldım.
"Orhan Hoca! Orhan Hoca! Orda mısın?"
Bana on yıl gibi gelen birkaç saniye sonra telsizden cevap geldi.
"Saatlerdir sana ulaşmaya çalışıyorum. Sana bir şey oldu diye çok korktum. Neredesin?"
"Önceden konuştuğumuz gibi köy yazlığına geldim. Olaylardan tam anlamıyla şimdi haberim oldu. Siz ne yapıyorsunuz, neredesiniz?"
"Meltem'le beraber olayları duyunca Mersin'e gelmek için yola çıktık fakat otobanlar çoktan kapatılmıştı. Geri dönmek istedik ama arkamızda o kadar araç vardı ki geri dönüş yolları tıkanmıştı. Biz de arabayı bırakıp Meltem'e yaptığı kazılar için fon sağlayan şirkete geldik. Arabaya en yakın yer burasıydı."
"Hocam bir an önce eve geçmelisiniz. Orada güvende misiniz?"
"Plazanın en üst katında helikopter pisti var. Şirketin sahibi ve eşi gelince helikopterle Mersin'e yazlığa geleceğiz."
Orhan Hoca'nın hayatta olması ve yanımıza geleceğini bilmek içime su serpti.
"Hocam her ihtimale karşı dikkatli olun. Herhangi bir şey olursa uydu telsizi açık."
"Biz gelene kadar dikkatli ol. Sakın insan içine karışma. Sarı gözlü yavaş yürüyen insanlardan uzak dur, seni ısırmalarına izin verme."
Devlet başkanının açıklamalarından sonra artık içinde bulunduğumuz durum hayatta kalma savaşıydı. Bu savaşta yanımda şimdilik sadece Selen vardı. Orhan Hoca sağ salim yanımıza gelebilecek miydi zaman gösterecekti. Orhan Hoca'yla konuşurken ilk yardım çantasıyla yanıma gelen Selen'e kendimden emin bir şekilde ayağa kalkarak gözlerinin içine baktım.
"İşimize yarayacak eşyaların hepsini üst kata taşıyacağız. Tüm ışıkları söndür. Alt katı sadece sabahları kullanacağız. Ben kapıların kilitli olduğundan emin olacağım. Birbirimizden asla ayrılmayacağız ve Orhan Hoca gelene kadar elimizdekilerle hayatta kalacağız. Söylediklerinin, gösterdiklerinin hepsi doğruymuş. Sarı gözlü sonradan dirilmiş insanlar bize saldırsa bile seni koruyacağım, senin de beni koruyacağını biliyorum!"
Selen beni onaylarcasına kafasını iki kere salladı. Alt kattaki işe yarar malzemeleri yukarıya taşımak için harekete geçti. Dış ve teras kapısını kontrol ederken aklımda tek bir soru vardı. Orhan Hoca ve eşi yanımıza ulaşabilecekler miydi?
Kapıları kontrol ettikten sonra Selen'e yardım etmek için salona geçtim. İşe yarar birkaç şey dışında her şeyi üst kata çıkarmıştı. Salonun kullanılmayan köşesine topladığı geriye kalan son şeyleri elime alıp merdivenlere doğru yöneldim. Merdivenlere attığım ilk adımda gözüm salonun ortasında oturmuş Selen'e ilişti. Bağdaş kurmuş, iki eliyle çenesini destekleyerek verandaya açılan cam kapıdan bahçeye bakıyordu. Eve geldiğimizde moral olarak iyiydik ama şimdi Selen'i düşünceli görmek beni meraklandırmıştı.
"Selen, yardımcı olabileceğim bir şey var mı?"
Selen'in iç çekişini nispeten ona uzak olmama rağmen duymuştum. Ellerini çenesinden çekerek kafasını bana doğru çevirdi.
"Babam bana videoyu attığından beri onun için endişeleniyorum ama şimdi çok daha fazla korkuyorum. Babam mesleğine aşık ve saygı duyan bir adam, öleceğini bilse bile mesleğini bırakıp kaçmaz. Yine de içimde bir umut var, belki de olayların düzelmeyeceğini anlayıp Sapanca'daki yazlığa gitmiştir. Umarım oraya gitmiştir. Sence gitmiş midir?"
![](https://img.wattpad.com/cover/334932015-288-k801406.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRÜS : Y.O.L.
Ficção Científica2027 senesinin ortalarında dünyanın her yerinde eşzamanlı olarak kaos çıktı. Bu kaosun sebebi; hayatta kalan insanların ismini çok sonradan öğreneceği " Y.O.L." virüsüydü. Bu virüs dünyaya yıkım ve ölüm getirdi. Virüsten etkilenen insanlar; öldü ve...