13

7.2K 357 94
                                    


Merhaba canlar.. ❤️

Ateş'in hemen hoşlanmaya başlaması sizin için erken olabilir, ki bana görede erken. Ama ilk başlarda dediğim gibi çerezlik bir kurgu. Çok kaos olmayacak hatta hiç olmayacak. Soft bir aşk hikayesi. Şu aralar çok tıkandığım için bu kurgu biraz kafamı topluyor. Sonra diğer kurgularımı teker teker final vericeğim..

Sizleri seviyorum.. ❤️ ❤️ ❤️
........

Ateş'in ağzından.. ( Bu bölümü biraz Ateş'i tanımak için yazdım.)

Bugün o piçin icabını baktıktan sonra, Çınar'ın yanına gelmek istemiştim. Ona olan sevgimi çabuk adapte olmak beni de şaşırtmıştı ama sanki yıllardır bunun olması geriyormuş da, doğru gün şimdiymiş gibi hissediyordum .

Ilk önce eve gidip temizlenmem gerekiyordu. Çünkü o pisliğin kanı halen ellerimdeydi. Çınar'ın beni böyle görmesini istemiyordum. O yüzden hızlı bir şekilde adımlarımı apartmandan içeri attım. Bir an önce hazırlanıp onu görmek istiyordum. Kapıyı çalmadan açan kardeşime hafifçe gülümseyip ayakkabılarımı çıkardım ve içeri girdim. Zaten beni görür görmez söylenmeye başlamıştı.

" Abi Allah'ını seversen neredeydin kaç saattir, merak ettik seni" diyerek sitemle konuştu kardeşim. Haklılardı. Uzun zamandan beri kimseye haber vermemiştim. O yüzden lavaboda ellerimi yıkarken, sesimi biraz yükseltip seslendim.

" İşlerim vardı bebeğim. Kusura bakma" diyerek elimdeki kanı temizledim ve üstümü başımı çıkartıp, kirli sepetine attım. Altımda sadece iç çamaşır vardı ve odama doğru ilerledim. Tabii o sırada kardeşim halen söylenmeye devam ediyordu.

"İnsan bir haber verir abi, ben de merak ettim Çınar'da. Çocuk resmen deliye döndü sana ulaşamayınca" Çınar'ın ismini duyar duymaz gülümsedim. Halbuki onun için bu kadar geç kalmıştım. O piç hayatımızdan çıkarmadan bize rahat yoktu. Biliyordum, yine bana aynı şeyleri yaşatmak için tekrardan bu mahalleye gelmişti. Çınar onun gerçek yüzünü göremiyordu ama o tam bir şeytandı.
Aklıma gelen olaylar ile yüzme buruşturup, hızlı bir şekilde giyinmeye başladım. Çünkü aklıma geldikçe sinirleniyordum. Aslında unutalı çok olmuştu ama ara sıra da yoklayan o anılar, beni bir günde mahvediyordu.

Bundan 2 sene önce Levent ile çok iyi arkadaştık. Arkadaştan ziyade dost gibiydik, kardeş gibiydik. Her şeyimizi paylaşır, yediğimiz içtiğimiz ayrı olmazdı. Hatta Erdem'den bile daha yakındı bana. Aramızdan su sızmazdı. Sonra bir gün mahallemize yeni bir aile taşınmıştı. Biz mahalle abileri olarak aileye yardıma gitmiştik. Daha sonra hayatımı zindana çeviren o kızla tanıştım.

Pelin..

Görür görmez aşık olmuştum. Bir iki hafta kadar bakışmalarla süren zamanımız, daha sonra konuşmalara ve en sonunda sevgiliyle bitmişti. Bir buçuk sene çıktık onunla. Hatta o sırada yüzük bile takmıştık. Evlenecektik.. Yani büyük bir aşktı bizimkisi sözde.Dillere destan sevdamız, tüm mahallede dolanıyordu. O zamanlarda tabii mutluyduk. Her şey çok güzeldi. Evliliğe giden bir ilişkim vardı. En iyi dostum yanımda, sevdiğim kız yanımda çok güzeldi tabii. Her güzel şeyin bir sonu oluyordu. Benim için çizilen sonda ömür boyu bana ders olacak bir nitelikteydi.

Nikah tarihi alacağımız gün ben biraz gecikmiştim. İşlerimin yoğunluğundan dolayı fırsat bulamayınca Pelin üzülmüştü. O yüzden iş yerinden izin alır almaz soluğu ikimiz için ayarladığımız evde almıştım. Çok mutluydum. Sürpriz yapacağım için zili bile almamış, anahtarla kapıyı açmıştım. Pelin'in evde olduğunu biliyordum. O yüzden direkt odasına giderek kapıyı açtım ve hayatım boyunca hiç unutamayacağım sahne karşımdaydı. Her şeyde canımı verebileceğim kardeşim ile ömrümü adadığım sözlüm, çırılçıplak yataktaydı. Hayatın acımasız olduğunu biliyordum ama bu kadar acımasız olacağını tahmin etmemiştim.

Ve o zaman ilk defa kardeşime karşı güç kullanmıştım. O gün orada onu ölesiye kadar dövmüştüm. Bir kere olsun pelinin yüzüne bakmamıştım. Pelin bir köşede ağlayıp yalvarıyordu ama bir kere olsun bakmamıştım. O gün üzüldüğüm tek şey kardeşimi kaybetmek olmuştu.

Nasıl olduysa Erdem olayı anlayıp beni onun üzerinden aldı. Belki de o gün katil olacaktım. Bütün kinimi, nefretimi, öfkemi kusmuştum orada. Canımı öyle acıtmışlardı ki onların canını acıtmak için her şeyi yapardım. Ki zaten 1 hafta sonra onu öldürmeye karar vermiştim. Hayatım zindanda çürüyecekti ama en azından bu içimdeki nefret bitecekti. O gün hiç acımadan evine bastım. Elimde bir silah, aklımdaki kötü düşünceler ile tek ben vardım. Kapıyı bile çalmadan kırmıştım. İçerden gelen çığlık sesleri ile emin adımlarla ilerledim. Karşımda ise sadece iki kişi vardı Levent ve Pelin... O gün ilk defa baktım, olaylardan sonra Pelinin gözlerine. Ama bu seferlik bakışım asla aşkla değildi. Tiksinir gibi baktım onun gözlerine. Belki de hesap sormam gerekiyordu 'neden' diye ama sesini bile duymaya tahammülüm yoktu.

Daha sonra silaha Levent'i yönelttim. Öldürecektim onu. Beni nefessiz bıraktığı gibi nefessiz kalacaktı. Ant içmiştim. Bir müddet bekledim. Onlara göre bir saniye, bana göre bir saat süren o bakışmadan sonra birinin sözleriyle donup kaldım.

"Çocuğumu babasız bırakma"

Diye yalvardı ve ben o gün her şeyi bıraktım. Hesap sormayı, kinimi, öfkemi, nefretimi orada bıraktım. Kimseye benim babasız bırakmaya hakkım yoktu. Onların günahını o yavru ödemeyecekti. O yüzden gözlerinin içine acıyarak baktım ve çıktım oradan.

Daha sonra duyduğuma göre evlenmişler ve 1 sene süren güzel evlilikleri de bitmiş. Levent o evliliğin bitmesinden beni sorumlu tutmuştu. Pelinin beni aşamadığını unutamadığını söyleyip, kızın hayatını mahvediyormuş. Ama hiçbirine takmayarak hayatıma devam ettim...

Olmayan hayatıma..

Çünkü o zamandan beri kimseye yanıma almamıştım. Kimseye aşık olmamış, kimseyi yan gözle bakmamıştım. Kalbimi aşka kapatmış ve sadece iki seneden beri hayatım iş olmuştu. Bu böyle 2 yıl sürmüştü. Hiçbir heyecanı olmayan hayatım monoton bir şekilde devam ediyordu..

Ta ki Çınar'a kadar...

Hayatıma aniden giren bu minik, bütün düşüncelerimi tapataslak etmişti. İlk başlarda onunla konuşmak istemeyen ben, her gün mesaj atmış mı diye telefona bakıyordum. Tabii o zamanlar kendimi başka şeylerle kandırıyordum. Daha sonra onu kıskanmaya başladım. Tabii kıskandığımı daha sonradan fark ettim. O zamanlar sadece Levent'te kızgın olduğumu düşündüğüm için böyle davrandığımı sanmıştım ama şimdi asıl iş öyle değildi. Ben o gün sadece Çınar'ı kıskanmıştım. Çok çabuk kabullendiğim bu aşkı, asla bırakmayacaktım.

Ve ben 2 yıldan beri ilk defa kalbimi açan Çınar için tüm ömrümü, bana ona adayacaktım...

Ve şu an kapısında tirtir titreyen ben....

Ateş Korkmaz, Çınar'a olan aşkımı ilan edecektim...

Çınar Ve Ateş'i Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin