(3/3)

835 66 6
                                    

umarım bölümü beğenirsiniz, iyi okumalar. 💜

-

ara vermiş olmamıza rağmen öyle olduğunu hissetmediğim nadir haftalardan birindeydik ve bunun sebebi jeongguk ile yaşadıklarımız, hâlâ bir şeyleri açıklığa kavuşturamamamızdı. günlerdir aramız hiç olmadığı kadar tuhaftı ve bu da yetmiyormuş gibi ikimiz de düzgün bir konuşma başlatmayı beceremiyorduk. o gün üzerine gittiğim doğruydu ve bu bardağı taşıran son nokta olmuştu fakat bundan pişmanlık duyduğum söylenemezdi, çünkü artık katlanamıyordum. kalbimde taşıdığım hisler bu kadar yük yaparken hepsini gizlemeye ve bastırmaya çalışmak benim için çok zordu.

jeongguk ile aramızda olan tuhaflığı ekranlar karşısında gizlemek bile çok güçleşiyordu, öyle ki üyeler de sürekli durumumuzu sorgular hâle gelmişti. biz bile daha ne olduğunu kavrayamadığımız için onlara açıklama yapabilirdik. jeongguk ile öylesine vakit geçirmeyi bile özlemiştim ve onun da beni özlediğini biliyordum. ilk adımı atmak ve özür dilemek cazip gelse de artık bir şeylerin farkında olmasını, beni daha fazla anlamasını istiyordum. başka birini sevme ihtimalinden korkmamak ve hislerime karşı anlayışlı olmasını istiyordum.

özellikle şu sıralar onu öylece uzaktan izlemek, bana bakmadığı her anda sadece gözlerimle özlem gidermeye çalışmak hayatımda yaptığım en zorlu şeylerden biriydi. ikimiz de bir şekilde birbirimize soğuk yapıyorduk, ben de bu durumdan tüm kalbimle nefret ediyordum. vakitleri oldukça birbirine yapışık gezen ikili olurak bir süredir uzak durmamız artık üyeleri meraklandırmaya, hatta endişelendirmeye başlamıştı. tek söyleyebildiğim sorunun benimle alakalı olduğu ve şu günlerde yalnız kalıp kafamı toparlamamamın bana iyi geleceğini söylememdi.

yine her boş vaktimde yaptığım gibi galerimde jeongguk ile oluşturduğum özel klasörümüze girerek fotoğraflarımıza bakıyordum. bir sürü selcamız ve üyelerin ya da başkalarının çektiği fotoğrafımız vardı. aslında sosyal medya'ya gösterdiğimizden daha çok anı biriktiriyorduk ama bu konuda kendimizi frenlemeye çalışıyorduk. bunun sebebi özellikle de benim sürekli içimde bizi paylaşma isteği barındırmamdı. her yeri bizimle doldurma kapasitesine sahiptim ve ortak kullandığımız hesapları ikimizle doldurmam pek de sağlıklı olmazdı. 

bugün katılmamız gereken bir programın ve röportajın ardından şirkete geri dönmüş, yapacağımız pratiklerinden önce kendimize biraz dinlenme ve hazırlanma süresi ayırarak her birimiz kendi köşesine çekilmişti. fazlasıyla yorgun göründüğü için yoongi hyung'un kestirdiğini tahmin ediyordum fakat diğerleri hakkında zerre bilgim yoktu. gözüm sürekli jeongguk'ta olsa da yine bana tek kelime etmeden yanımızdan ayrılmış, kameralar önünde sergilediği 'normal' imajını bir kenara bırakmıştı. tabii bugün röportajda ikimizi alakadar eden ve bizi konuşmaya zorlayan sorular da onu çok zorlamış olmalıydı.

şirkete adım attığım gibi fazlasıyla ihtiyacım olduğundan soğuk bir duş almıştım ve fotoğraflarımıza bakmayı sürdürürken bir yandan da havluyla nemli saçlarımı kurulamaya devam ediyordum. az da olsa gergin ruh hâlimden kurtulmayı başarmış ve kasılan bedenimi kendine getirmiştim. bakacak pek çok fotoğrafımız olduğu için aşağılara kadar inerek eski anılarımıza göz atarken içimin acımasına vakit kalmadan üyelerle olan grubumuzdan mesaj gelmişti. jimin jeongguk'u aradığını ve yine zıpzıp tavşanın ortalıkta dolaşarak kayıp olduğunu söylemişti. evet, tam olarak böyle yazmıştı. gülmeme engel olamayarak gruba girmiş, yanıt olarak bir şeyler yazmıştım çünkü jeongguk'un interneti açık mı kontrol etmek istiyordum. genelde gruba bakmayarak böyle vakitlerde internetini kapalı tutardı ve tam da tahmin ettiğim gibi olduğunu gördüğümde onu aramak için ayaklanmıştım. zaten nerede olduğunu merak ettiğim için benim için iyi bir bahane olmuştu.

forbidden confession ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin