Aytekin Ataş - Tu Kulîlk î
Herkese merhaba, asrın felaketi dediğimiz yakıcı depremle karşı karşıya olup bu yıkımla beraber binlerce insanımızı kaybettik. Maraş merkez üssü depremde saat tam 04.17' de depremin yaşandığı 11 ilden birinde yaşıyorum ve oldukça sarsıcıydı. İlk defa ölümle burun buruna geldiğimi hissettim. Uyku halinde yakalanmak da cabasıydı zaten, ne olup bitti farkında bile değildim. Depremde arkadaşlarımı kaybettim, nur içinde yatmaları tek dileğim. Bu süre zarfında bölüm yazamadım, elim gitmedi. Bana yeni bölüm nerede diye sorup darlamadığınız için çok teşekkür ederim, hepinizin güzel yüreklerinden öpüyorum. Kendinize iyi bakın ve sevdiklerinizle aranız kötü olmasın. Sonuçta Tilkinin de dediği gibi: Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden değil mi?
Bölüm şarkısı en sevdiğim şarkıların arasında yer alır, dinleyin ve dinlettirin. Ha bir de oy ve yorum yapmayı unutmayın canlarım. Sizleri çok seviyorum ❤️
🧭
Ferhat ve Delal yüzlerinde gülümsemeyle birlikte konağın kapısından içeriye girdiler. Üst kattaki masada oturan İsmail Ağa ve Hevi Hanım'ın yanlarına gitmek için merdivenlerden çıkarken çoktan uyumuş olan Berze babasının kollarında tatlı rüyalar içerisindeydi. Ferhat kızını sarsmadan merdivenleri çıkarken Delal bugün tatsız olaylar yaşa da sonunun güzel bittiği için mutluydu. Ferhat'ın onun için yaratıldığından bir kez daha emin olmuştu. Harika bir adamla evlilik yapmıştı. Bin kere şükür etse de azdı Allah'a.
"İyi akşamlar." Diyerek baş selamı verdi Delal, Ferhat da arkasından söyledi.
"İyi akşamlar gelinim, bugün gününüz nasıl geçti?"
Delal göz ucuyla eşine bakıp gülümsedi. "Çok iyi geçti anne, Ferhat bizi her zamanki gibi çok güzel karşıladı."
İsmail Ağa bir şey demezken oğluna kaşları çatık halde bakıyordu. Ferhat da anlamıştı babasında bir haller olduğunu.
"Bizi bu gecelik affedin anne çok yorgunuz gidip yatacağız."
"Sen geçip otur bir karşımda, sorucaklarım var." İsmail Ağa'nın katı sesiyle Hevi Hanım da diğerleriyle birlikte eşine döndü. Kızgın gözlerle bakıp "Çocuklar yorgun İsmail, ne soracaksan sorarsın yarın. Günler torbaya girmedi ya." dedi.
Karısına kulak asmadı büyük ağa. "Ferhat otur dedim sana."
"Kızımla karımı odasına götüreyim gelirim baba." Diyerek arkasına doğru döndü genç adam. Berze'nin huysuzlanarak babasının kollarında homurdanırken alnına öpücük bıraktı miniğinin. Delal de arkasından gelirken kızını odasına götürüp yatağına yatırdıktan sonra üzerini de güzelce örtüp gece lambasını açtıktan sonra odadan çıktı. Delal onu odalarında bekliyordu. Yatak odasına geldiğinde şalını çıkartıp ayakta duran karısına baktı Ferhat.
Delal endişeyle "Babamın tavrı çok sertti Ferhat, lojistik işini öğrenmiş olmalı." Dedi. Kocasının sıkıntıyla nefesini üflediğini görürken kendisini suçlu hissediyordu. "Tüm suç ben de istersen ben gidip konuşayım babamla. Bilirsin bana pek kıyamaz belki yumuşar."
"Endişeni anlıyorum canım ama bu işi bozmak isteyen bendim, tüm sorumluluk bana ait." Dedikten sonra sevdiği kadının boynuna uzun soluklu bir öpücük bıraktı. "Sana bir daha söylemeyeceğim, kendini suçlamayı bırak Delal. Üzerini değiştir sonra beni bekle. Sabaha kadar tenini doymadan öpmek istiyorum." Karısının kızarmasını görmeden arkasına dönüp babası ve annesinin yanına doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZOPOTAMYA'NIN ÇÖKÜŞÜ (TÖRE)
RomanceFırat ve Dicle'nin buluştuğu nokta; Mezopotamya. Kurak toprakların hışırtılı rüzgarları iki gencin yüreklerine soğuk yeller estirirken Mardin'in doğan güneşine gülüşünü sığdırırken kadın, akşam soğununu aydınlatan ışık ise adamın gözlerini bir ay g...