20

311 13 0
                                    

Cem Adrian - Sancı

Rojda - Xeriba Beyani

Oy ve yorumlarınızı her daim bekliyorum canlarım

🧭

Özeroğlu konağında son yaşanan olaydan sonra Fırat, kardeşine öfke duymaya devam ediyordu. Evin'e onlardan uzak dur dedikçe sanki inadına yaparmış gibi gidip düşman bildiği adamın kardeşine aşık olmuştu. Hem de evvel öncesinden. Ailesi onun bu kadar tepki vermesine karışırken asla bildiğinden şaşmıyordu genç adam. Kırılmıştı, yıkılmıştı en çok da ihanete uğramış gibi hissediyordu. Yemek masasında tek başına oturuyordu, kimseyle konuşmuyordu. Dicle bile arkasını dönmüştü ona. Feridun'la olan kavgalarını çok görmüştü fakat bu mesele bambaşkaydı. Hem kendi kardeşiyle arasındaki sorunu görmüş hem de Ezman'ı hıncını alırcasına döverken şahit olmuştu. Hayliyle de farklı izlenimler oluşmuştu genç kadının zihninde. Ona olan özleminden geberiyordu.

Sandalyeden kalktığı gibi odasına çıkarken karşı odasından çıkan kardeşiyle göz göze geldiler. Birbirlerine konağın içinde bir yabancı gibi davranıyorlardı. O olaydan sonra ne zaman göz göze gelseler kaçırıyorlardı anında gözlerini. Oysa bundan birkaç gün önce şakalaşır birbirlerine sevip sayarlardı. Gözlerini çekmekte zorluk çekti Evin. Ağabeyini çok özlemişti, Ferhat ağabeyi ne kadar arkasında olsa da Fırat ağabeyi onun için farklıydı, çocuk ruhluydu ağabeyi. Onun dilinden anlardı çünkü Ferhat ağabeyi en büyükleri olduğundan ciddi duruşundan çok da ödün vermezdi.

Fırat zor olsa da arkasına dönüp gidecekken kardeşinin sesi onu durdurdu. "Bu akşam da sanki kardeşin değil de düşmanınmış gibi arkanı dönüp gideceksin değil mi ağabey?" Genç adam gözlerini açıp kapatırken sakinleşmeye çalıştı. Kardeşi ondan en ufak tepki beklediği aşikârdı. Ona bu istediğini vermeyecekti. Odasının kapısını açacakken susmadı yine Evin. "Eskiden Dicle'ye aşkından ağlardın, üzülürdün, kahrolurdun ağabey ama günün sonunda benim yanıma gelir moralin eskisi gibi olurdu. Çünkü ben seni anlardım, dinlerdim, yargısız infaz yapmazdım. Şimdi ise senin bana yaptığını sence hak ediyor muyum? Üzerinde hakkım hiç mi yok? Bu gönül istemediğin birine kaydı diye beni nasıl silip atarsın? Beni seni görmezden gelmedim, Dicle yüzünden şehir değiştirecekken bile darılmadım sana. Sen neden bana bu kötülüğü yapıyorsun ağabey?" Evin tutamadığı gözyaşlarını akıtırken yumruğunu sıktı genç adam. Haklıydı kardeşi, kalbi her sızladığında gittiği tek adres Evin'in yanıydı. Hakkı çoktu üstünde, ödeyemezdi ama ona çok sinirliydi. Sarf ettiği sözlere karşı hiçbir şey olmamış gibi davranamazdı. Söz vermişti kendisine, bunun cezasını da çekmeliydi. Daha fazla bir şey demesine izin vermeden kapıyı açtığı gibi kendisini odasına attı. Kardeşinin hıçkırıklarını duyuyordu, normalde o gözlerden yaş aksa kim buna cüret eder diye ortalığı yakıp kavuracak olan adam şimdi o gözyaşlara arkasını dönüp gidebiliyordu.

"Benim hakkıma girdin ama ben yine de seni çok seviyorum ağabey. Sevdiğim adamı öldüresiye dövsen bile sen benim sevip saygı duyduğum Fırat ağabeyimsin, hiçbir gerçek bunu değiştiremez." Sözlerini ağabeyi duyduğundan emindi, omuzları sarsıla sarsıla kendi odasına gidip günlerce yaptığını yaparak yatağına uzanıp ağladı. Ezman'ın ne halde olduğunu ölesiye merak ediyordu. Çok kötü durumda olmalı ki mesajlarına cevap bile veremiyordu. Onu görmeden rahat etmeyecekti genç kız, yarın ilk işi Erdahan Konağına gitmekti.

🧭

Yatağında bir o yana bir bu yana rahatsızca kıpırdayan Delal'i uyku tutmuyordu. Kayınbiraderi ve görümcesinin arasındaki husumet diğer aile fertlerini de etkiliyordu. Ferhat iki arada bir derede kalırken Delal da onun gibiydi. Kızı Berze de ne kadar ne olduğunu anlamasa da evin kasvetli havası onu da etkilemişti. Amcasıyla konuşmak istediğinde genellikle eve gelmediğinden halasına gidiyordu. Halası ise kendi derdi içinde boğulduğundan dolayı onunla ilgilenemiyordu.

MEZOPOTAMYA'NIN ÇÖKÜŞÜ (TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin