19

348 18 0
                                    

Mem Ararat - Evîna Du Çiya

Yazdığım bölümlerden en bombası diyebilirim. Oy ve yorum yapmayı unutmayın canlarım, siz oy verip yorum yapınca benim ilham perilerim zihnime girip hemencecik bölüm atmamı sağlıyorlar 🥰

Bu arada bu kitabımın aklımdaki karakterlere yakın modellerini instagram hesabımın öne çıkanlar kısmına yüklüyorum. Beni takip edip oradan görebilirsiniz.

Instagram: _sehrasah

Keyifli okumalar canlarım ❤️

🧭

Saat sabahın altısıydı. Fırat erkenden kalkıp sevgilisinin yanına gitmek için hazırlanmıştı. Cebinde ona aldığı hediyenin ağırlığı yüzündeki gülümsemenin büyümüsüne neden olmuştu. Konağın avlusunda yürürken burnuna güzel kokular geliyordu. Sıcak tandır ekmeğinin kokusunu nerede görse tanırdı. Açlıkla gözleri açılırken dudaklarını yaladı. Kokuyu takip ettiğinde annesinin, yengesinin ve çalışanların tadandırda ekmek yaptığını gördü. Hafif bir öksürükle geldiğine dair kadınlara bildirirken yazmalarını düzeltmesini ve kendilerine çekidüzen vermelerini bekledi. Konağın arka taraflarında küçük bir oda vardı burada tandır ekmeği yapıyorlardı. Ne kadar fırından ekmek alınsa da ailesi geleneklerinden vazgeçemiyorlardı.

''Günaydın hanımlar. Burnuma nefis kokular geldi, sabah sabah maharetli ellerinizi konuşturmuşsunuz yine kolay gelsin." Genç adamın övgüsü hanımların hoşuna giderken yüzlerinde gülümseme oluştu.

"Günaydın oğlum yapayım mı sana şimdi? Bir ekmek arasına da sevdiğin gibi peynir koyarım sıcak sıcak yersin." Hayır diyemezdi bu lezzete.

"Olur valla, ellerin dert görmesin Hevi Hanım." Annesi ona sıcacık ekmeğin arasında koyduğu peynirle birlikte ekmeği ona uzatıp afiyetle yedi. Yanına sıcak bir çay olsa iyi olurdu fakat zaten kadınların işi başından aşkındı bir de onlara zahmet vermek istemiyordu. Karnı doyarken sıcak ekmeklere göz gezdirdi. Aklına gelen fikirle dudaklarında tebessüm belirdi.

Tandırın başında olan yengesine hitaben "Benim güzeller güzeli yengem oradan sıcacık beş tane tandır ekmeği verir misin bana?" Diye sordu.

Delal çıkardığı ekmeği kenara koyarken "Karnın daha doymadı mı Fırat Ağa?" Diye sordu.

"Karnım doydu doymasına da ekmekleri kendim için istemiyorum." Dicle'ye götürecekti sıcak ekmekleri, sabah sabah güzel giderdi kahvaltının yanında.

Delal kaynına imayla bakarken çıkardığı beş tane ekmeği yanında duran gazete kağıdına sarıp genç adama uzattı. "Benden de selam söylersin." Diyerek kime götüreceğini bildiğini ona belli etti. Fırat zehir gibi zihni olan yengesine minnetle bakıp kadınların yanında ayrıldı. Mutfağa uğrayıp çıkardığı bir kaba köy peynirinden koyup bir poşetin içine yerleştirdi her ikisini de. Elindeki poşetle birlikte konaktan çıkıp arabasına bindi ve tek durağı olan sevgilisinin evine doğru sürdü.

Sevdiğinin evine geldiğinde ise kapıyı aceleyle çaldı. Bir müddet bekledikten sonra Dicle kapıyı açtı. Erken uyandığı için yüzünde memnuniyetsiz bir ifade vardı. Uykunun vermiş olduğu yoğunlukla yüzü şişmişti. Bu tatlılığa dayanamayıp yanağından öptü sevgilisinin genç adam.

"Günaydın güzelim, sana tandır ekmeği getirdim yanında da iyi gider diye köy peyniri koydum. Kahvaltı yapmadın değil mi daha?" Ayakkabılarını çıkarıp evin içine girerken ardından kapıyı kapattı.

MEZOPOTAMYA'NIN ÇÖKÜŞÜ (TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin