T & A Project - Hüznün Doğuşu
Ben geldim canlarım! Uzun ve bir o kadar da hareketli bir bölümle geldim. Oy ve yorumlarınızı her zaman beklediğimi bilirsiniz. Bu bölümü de oylayıp yorumlanızı istiyorum. Kitabımızın final bölümünde size çok güzel bir sürprizimin olduğunu da şimdiden söyleyeceğim. Arka planda neler neler yapıyorum ah bir bilseniz keşke... Neyse size keyifli okumalar canlarım❤️
🧭
Babalar yüzünden kaç çocuğun hayatı derbeder olmuştu şu dünyada? Kimse bilmezdi, kimse anlatmazdı da. Bir insan içindeki kötü yönüyle tanınıyorsa bunun sebebi elbette ki vardı. Çünkü geçmişte o kötülüğü ona aşılamak zorunda kaldığı için bildiği tek yolu seçiyordu. Feridun, babası yüzünden insanlara merhamet etmez kibirli, herkese yüksekten bakan bir adam olarak büyümüştü. Sevgi nedir bilmez, sevildiğini zannetse bile şüpheyle yaklaşırdı. Ayçin'in onu sevdiğini düşünürdü fakat onun sevgisinden bile şüphe duyardı. Sevgi nedir bilmeyen bir adamı kim severdi ki? Alışık olduğu bir manzarayla karşı karşıyaydı; yalnızdı, yüz vermediği Ayçin bile onu yüz üstü bırakıp aylarca aramayı geçti mesaj dahi atmamıştı. Demek ki kimse kimse için ölmüyor, aşkından da gebermiyordu.
Fırat yine aşkını bulmuş üstelik evlilik yolunda hızla ilerliyordu. Dicle, Ayçin gibi değildi. Her ne kadar aralarına girmiş dahi olsa da kadın onun kollarına atılmayarak aşkına sahip çıkmıştı. Takdir etmişti doğrusu, Ayçin'i Fırat'tan soğutmak için neler neler yapmıştı ve sonucu da başarılı olmuştu. İçten içe yine kuzenini kıskandı. Her ne yaşanmışsa yaşansın günün sonunda galip gelen yine Fırat'tı. Ona imrenerek heba etmişti tüm çocukluğunu. Sürekli parmakla gösterilen oğlan çocuğu o'ydu, Özeroğlu Aşireti'nin küçük ağası başarılı yatırımlara imza atarken sosyal medyada gündeme oturan ve iş adamların birbirleriyle yarışıp ortak olmak istediği adam da o'ydu. Atom dahi parçalasa Feridun yine de Fırat'a gösterilen ilgi ve hayranlığın onda birine sahip olamazdı.
Milyonların sığındığı bu ülkede, bu şehirde bir kendini sığdıramamıştı genç adam. Koskoca belde de yanında olan kimse yoktu. Çok kadınla birlikte olmuş fakat elinden tutup evlenecek bir kadın olarak göstereceği kimse yoktu. Babasının da dediği gibi anca karı kızla gününü gün eder Fırat ya da kardeşi Ezman gibi kolundan tutup konağına gelin yapacak bir kız dahi bulamazdı. Küçük kardeşini bile kıskanıyordu Feridun. Sevgisine sahip çıkıp bu genç yaşında sevdiği kızla evlenmiş şimdi de yüzünde gülücükler bir an olsun eksilmiyordu. Fırat'ın hem Evin'i hem de Ezman'ı affetmesiyle de tüm sorunlar çözülmüş kara bulutların yerine güller bahçesi açılmıştı onlar için. Herkes bu kadar mutluyken neden kendisi mutlu değildi? Mutluluk ona reva mı görünmüştü?
Canı sıkkın olduğu zamanlar arayıp yanına çağırdığı Suzan'ı da yoktu artık. Ayçin yüzünden yol vermişti o kadına. Şimdi ne Suzan ne de Ayçin piyasada yoktu. Odasında bulunan büyük hoparlörü açıp hareketli bir müzik seçerek dinlemeye başladı. "Ulan geldiğim duruma bak, yalnızlığımı sürekli kendime hatırlatmamak için yüksek sesli müzikle düşüncelerimi susturmaya çalışıyorum." Mutfağa gidip kahve makinasından kupasına kahve doldurduktan sonra yudumladı. En az düşünceleri kadar sert olan kahveyi içerken boşluğu izliyordu. Eşofmanının cebinde titreyen telefonunu çıkartıp gelen bildirime baktı. Aylarca ona mesaj atmayan kadın şimdi mesaj atmıştı. Ayçin'in mesaj atmasını beklemediği için şaşırarak içeriğine baktı.
Ayçin Cevahir: Mardin'e geldim. Tekrardan senin için geldim buraya. Bir iki saate evine geleceğim bir yere gitme.
Sinirle telefonu sımsıkı tutup kenara fırlattı genç adam. "Bir de emir veriyor bana hanımefendi evde bekle bir yere gitme diye. Sen kim oluyorsun da Feridun Erdahan'a emir veriyorsun lan?!" Öfkesini telefondan çıkarttığı yetmedi mutfakta bulunan sandalyeye tekme attı. "Gel lan buraya gel de ağzının payını vereyim senin. Beni bırakıp gitmenin cezasını keseyim senden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZOPOTAMYA'NIN ÇÖKÜŞÜ (TÖRE)
RomanceFırat ve Dicle'nin buluştuğu nokta; Mezopotamya. Kurak toprakların hışırtılı rüzgarları iki gencin yüreklerine soğuk yeller estirirken Mardin'in doğan güneşine gülüşünü sığdırırken kadın, akşam soğununu aydınlatan ışık ise adamın gözlerini bir ay g...