yazarın anlatımı
Felix elindeki son tabağı masaya bıraktıktan sonra Jisung'a dönmüştü.
"Jisung, Minho hyung ne zaman gelir?"
"Birazdan gelir, her zaman gittiği fırın var ya oraya gitti. Hiç üşenmiyor oraya gitmeye."
Evet kahvaltıda beraberlerdi. Felix mahkemeden gelen mektubu beraber açmak istemişti, mektup geldiğinde arkadaşlarıda orda olsun istiyordu.
"Günaydın." Sam mutfağa girmiş ve direkt eşinin yanına gidip günaydın öpücüğünü almıştı.
"Günaydın~"
"Günaydın Hyun."
"Sana da günaydın Ji."
Sam kendine kahve almak için makinanın oraya gitmiş ve kendine kahve yapmaya başlamıştı.
"Ben baktım." Jisung, sevgilisinin geldiğini tahmin ederek kapıya gitmişti ama gelen kargoydu. Jisung mutfağa geri gelmişti.
"Çocuklar bir mektup gelmiş, imza lazımmış."
Felix ve Sam birbirine bakmıştı, bu kadar erken geleceklerini onlarda tahmin etmiyordu.
"Ben alırım." Sam mektubu almak için giderken, Jisung bembeyaz kesilmiş arkadaşının yanına gitmişti.
"Kötü bir şey mi bu mektup? Yüzün bembeyaz Felix."
"Mahkemeden geldi."
Sam elinde beyaz zarf arkasında Minho'yla mutfağa girmişti. Jisung sevgilisinin yanına gitmiş.
"Hemen açmak istiyor musun?" Sam eşinin elini tutmuş mektubu ise ona uzatmıştı.
"Korkuyorum..."
"Korkma, eğer kötü bir haberse bunu beraber atlatacağız ve oğlumuzu orda bırakmayacağız. Bir yolunu bulacağız bebeğim."
Felix dolan gözleri ve titreyen elleriyle mektubu eşinin elinden almıştı.
Açmaya deli gibi korkuyor ama bir yandan verilen kararı bir an önce öğrenmek istiyordu. Jisung arkadaşının yanına gitmiş ve koluna girerek destek çıkmaya çalışmıştı.
Felix titreyen elleriyle mektubun yan kısmını yırtmış ve yavaşça çıkarmıştı mektubu.
Mektubu açmış ve okumaya başlamıştı, öğrendiği karardan sonra dolan gözleri artık taşmış, yaşlar akmaya başlamıştı.
"Bebeğim, ağlama. Sonuç ne?"
"O, o artık bizim oğlumuz Sam." Felix elindeki mektubu yere bırakmış ve kollarını eşine dolamıştı.
Mahkeme sonuçları istedikleri gibiydi, artık oğullarıyla birlikte küçük bir aile olmuşlardı.
İkili ayrıldıktan sonra tebrik amaçlı arkadaşlarıda sarılmıştı onlara.
Onları bölen çalan telefon olmuştu, yurttan arıyorlardı.
"Ben konuşup geleyim." Sam mutfaktan ayrılmıştı, diğerleri ise masaya oturmuştu.
