Kapının açılmasıyla beraber kızıl saçları çarpmıştı gözüme. İstemsizce bir gülümseme yüzüme yayılırken o da beni fark edince sadece küçümser bir bakış atmıştı. "Hah işte şimdi tam oldu. Küçük hanım da geldiğine göre bize yine çerezlik bir dosya verecekler demek oluyor bu." Sarp Berk'in sözleri üzerine belli belirsiz gülerken bozuntuya vermeden boş sandalyelerden birisine yerleştim. Cevap vermemiş olmamla bozulduğunu mimiklerinden anlasam da şimdilik tepkisizliğimi korumaya karar verdim. Artık alışmıştım. Yaklaşık bir yıl olmuştu bu koca şehire geleli... Aslında her şey iyi sayılırdı, kendime ait bir evim ve bir işim vardı. Alışmaya, ayak uydurmaya çalışıyordum.
Yerime oturup not defterimi çıkardım ve daha önceki dosyalarla ilgili bulduğum ilgi çekici şeyleri tekrar okumaya başladım. Cinayet şubede çalışıyordum. İstemeyeceğim kadar çok cinayetle karşılaşmış ve bir şekilde bu konuda gelişmiştim. Can güvenliğimiz yoktu hatta sevdiklerimizin de canı güvende sayılmazdı. Ama küçükken kendime söz vermiştim, bu kötülüğün yapan kim olursa olsun cezasız kalmaması için çabalayacak ve o kişiyi bulacaktım. Ben kendi içimde savaşırken Berk ve Sarp ise birlikte derin bir sohbete dalmışlardı. Nihayet içeriye komiserin girmesiyle hepimiz toparlanmış ve bize verilecek göreve hazırlanmıştık.
...
"Baştan sonu belli olan bir dosya." Berk'in bıkkın ve sıkılmış sesiyle beraber olduğum yerde dikleşip yeniden ifadelere baktım. "Ben öyle düşünmüyorum." Berk bana bayık bir bakış attığında nihayet Sarp da konuya dahil olmuştu. "Olayı hızlıca yeniden özetliyorum o halde. Kurbanımız yani Cemile en son iş yerinden çıkıyor ve ardından kimse görmüyor. Bir iki gün haber alınamıyor sonra eski sevgilisi Tolga cesedini eliyle koymuş gibi buluyor. İfadeleri de incelersek herkes Tolga'nın kızı nasıl takıntı haline getirdiğinden, her gün ısrarla gönderdiği çiçeklerden bahsetmiş. Aybike'cim kendine aksiyon arayabilirsin ama Berk haklı sanki ha? Basbaya Tolga katil işte." Başımı iki yana sallarken Berk sıkıntıyla bir nefes verse de fikrimi söylemeye devam ettim.
"İfade verirken nasıl ağladığını görmemiş olamazsınız. Kimse öldürdüğü kişinin ardından bu kadar içten gözyaşı dökemez." "Hadi ya(!) Ağladı diye suçsuz görüleceğini tahmin etmiş olabilir mi acaba küçük hanım?" "Kimse o kadar iyi oynayamaz Berk. Ayrıca bana o şekilde seslenmezsen sevinirim." Berk güldüğünde Sarp da ona eşlik etmiş ve tamamen sinirlerimi bozmuşlardı. "Elinde gerçek bir kanıt olmadığı sürece ikimiz de tam olarak haklı sayılmayız Berk öyle değil mi?" "Öyle tabii 'küçük hanım' haklısınız." Gözlerimi devirip sinirle arkama yaslanırken bir an önce bu dosyanın kapanmasını diledim. Aramızdaki gerilime Sarp son vermişti. "Peki, nereden başlıyoruz?"
"O Tolga denilen it... kişiyi yeniden güzelce(!) sorguluyoruz. O da paşa paşa itiraf ediyor elbette." Berk'in öfkeli sesinden sonra araya girdim hemen. "Bizim işimiz katili bulmak, şüpheli birisine elimizde kanıt bile olmadan işkence etmek değil." Yine gerilim dolu bir bakışma... Berk cevap verecek olsa da Sarp girmişti araya. "Berk... Gerçekten dikkat etsen iyi olur. Biliyorsun..." Berk derin bir nefes alıp onaylamıştı onu. "Haklısın, sakin olmam gerek. Odaklanıp kısa sürede çözebiliriz zaten." "O zaman ne yapıyoruz, nereden başlıyoruz?" "Aybike bugün başlamasak daha iyi... Herkes ifadeleri yeniden incelesin yarın sakin kafayla başlayalım." İtiraz etmek için dudaklarımı aralasam da ikisi de çoktan çıkmıştı odadan. Zor olacaktı, bu ikisiyle gerçekten çok zor olacaktı.
...
"Günaydın. Hepimize kahve getirdim." Her şeye rağmen gülümseyerek başlamıştım güne. Sarp belli belirsiz bir tebessümle karşılık verip kahveyi aldığında Berk her zamanki huysuzluğunu konuşturmuştu. Bugünü sakin geçireceğime dair kendime söz vermiş olduğumu yeniden hatırlayarak derin bir nefes aldım ve yerime oturdum. "Çay saati yapmıyoruz küçük hanım, siz belki farkında değilsiniz ama oldukça önemli bir işimiz var." Berk'e baktığımda önündeki dosyayla ilgilendiğini görünce kahvemden bir yudum alıp arkama yaslandım. Cevap vermek yok, sakinim. Bugün sakin ve olaysız geçecek. Sakin... Üzerimde hissettiğim bakışlara döndüğümde gözlerimizin buluşmasıyla gergince bakışlarımı kaçırıp önüme döndüm.
"Başlayalım mı artık? Eee ben dün inceledim baya." Berk ve Sarp'ın bakışları üzerimde toplanınca sakinleşmek adına bir nefes aldım. İlk olayın değil bu Aybike. Bu kadar gerilmenin bir anlamı yok. "Birilerinin şüpheyi Tolga'ya itme ihtimali olduğunu düşünüyorum." Berk'in alaycı bakışları beni süzmüş ardından yavaşça bana doğru eğilip gözlerime bakmıştı. "Ben de nedense birilerinin baş şüphelimizi korumaya çalıştığını düşünüyorum. Tüm oklar açık şekilde onu gösterirken neden inatla onu koruyorsun acaba Aybike?" "Saçmalama, neden koruyayım onu? Ben sadece bu ihtimalin de var olduğunu hatırlatmak istiyorum." Derin bir nefes aldım ve kendimi ifadeye etmeye başladım. Bu ilk işim değildi.
"İfadelerde sıkça gönderilen çiçeklerden bahsediliyor. Tamam başta bunların düzenli olarak teslim alınmadığı belirtilmiş ama sonrasında bu çiçekler teslim alınmaya başlanmış. Demek ki bir noktada kabul edilmiş." "Ya da ısrardan bıktı ve çiçekleri kabul ederse bir süre sonra vazgeçeceğini umdu." Sarp'ın sözlerini onayladım. "Bu da bir ihtimal tabii." Berk'in ayaklanmasıyla ona baktık ikimiz de. "O zaman çiçekçiyle konuşalım. Bakalım bu çiçeklerle ilgili ilgi çekici bir detay var mıymış?" Onayladım ve ben de ayağa kalktım. "İlk adım için gayet mantıklı." "Sağ ol ya(!) Onayına gerçekten çok ihtiyacım vardı." Alaycı bir ifadeyle güldüğümde Sarp da ayaklanmıştı. "İkiniz de aynı fikirdeyken bir an önce gitsek o zaman? Aybike hanım önden buyurun lütfen."
Gülümsedim ve araca gitmek adına ilerlemeye başladım. Diğerleri de hemen peşimden geliyorlardı elbette. Tabii bu ilerleme komiserin Sarp ve Berk ikilisini yanına çağırmasıyla bir süreliğine duraksamıştı. Onları beklerken gözüme takılan birisiyle gergince dışarı adımladım. Ancak beni fark etmesiyle hızla ve gergince uzaklaşmaya başlamıştı. Peşinden gidecek olsam da Sarp'ın sesiyle durdum. "Bir sorun mu var?" Panikle başımı iki yana sallarken onlara döndüm tamamen. "Gidelim mi artık?" Sarp bir süre sorgular gibi etrafa bakınsa da ardından bana bakmıştı. "Maalesef size eşlik edemiyorum. Eski bir dosyayla ilgili bir durum oldu. Kavga etmeden tamamlayabilirsiniz umarım?"
Gergince etrafa bakınırken belli belirsiz onayladım ve Berk'in ne diyeceğini dahi beklemeden arabaya ilerledim. O da bir süre sonra geldiğinde sessiz bir yolculuk başlamıştı. Sessiz ama iç sesimle derin düşüncelere daldığım bir yolculuk... Her şeyden kurtuldum uzaklaştım derken yanılıyor olabilir miydim?
Herkese merhaba 🌸🩷
Güzel bir hikaye var aklımda ve umarım istediğim gibi yazabilirim🍀
Destek olan herkese çok teşekkür ederim şimdiden iyi ki varsınız ✨️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bi' An
FanfictionBeraber cinayet çözecek olan Aybike ve Berk küçük bir anın hayatlarını ne kadar değiştirebileceğinin henüz farkında değildi. hayat küçük anlardan ibaretti belki de ve bazen küçük bir an için ömür bile verilirdi.