Aybike geldiğinde uzunca bir süre öylece onu izlemiştim. Hoş farkında değildim ona dalıp gittiğimin. Neyse ki o beni henüz terslemeden toparlamıştım kendimi. Güzeldi... Gerçekten güzel bir kızdı. Tolga denilen potansiyel katilin ilgisini çekmiş olabilir miydi? Elbette olabilirdi. Vücudumu baştan ayağa saran bu huzursuzluğun onun -yani bir iş arkadaşımın- zarar görme ihtimalinden kaynaklandığını anlamak çok da zor değildi. "Berk... Kime diyorum acaba?" Aybike'nin sesiyle kendimi toparlayıp ona baktığımda elinde tuttuğu çorba kasesini henüz fark etmiştim. Bu istemsizce bir gülümseme oturmuştu yüzüme.
"Hmm... Küçük hanım beni düşünüp elleriyle çorba hazırlamış demek?" Yüzü anında öfkeyle kızarırken onu böyle görmenin zevkini bir kez daha tatmış oldum. Gerçekten tam bir ufaklıktı. "Ben kendimi düşünüyorum kızıl şeytan!.. Bir an önce iyileş ve kendi işini kendin hallet. Senin yükünü de almak zorunda mıyım ben?" Yalandan bir sitemle baktığımda anlamamış şekilde bakmıştı bana. "Ben seni korumak için kurşunlara atlayayım, sen bir iki gün iş yükünü çok gör... Yakışmadı ufaklık." Kaşları sinirle çatılmıştı yine. İçten içe güldüm Aybike'nin bu hallerine... "Gerçekten sinir bozucusun... Ellerimle zehirlemek vardı seni de... Kızıl şeytan..!" Benden uzağa geçip oturduğunda Sarp'ın bastırmaya çalıştığı kahkahasıyla nerede olduğumuzu hatırladık ikimiz de.
Aybike bıkkınca bir nefes verip arkasına yaslanınca ben de çorbamı içmeye devam ettim. Sessizlik oluşmuştu yine. Bu sessizliği bozan Sarp oldu. Tabii açtığı konu pek de hoşuma gitti diyemeyiz. "Tolga neden gelmiş bugün?" Aybike umursamaz bir şekilde omuz silkip cevaplamıştı bu soruyu. "Bir gelişme var mı diye... Bilmeniz gereken bir şey olsa bilirsiniz zaten dedim. Hala doğru düzgün ilerleyememek benim de canımı sıkıyor artık." "Niye sana sormuş o kadar insan varken?" Benden onay almadan çıkmıştı sanki kelimeler dudaklarım arasından... Aybike'den her zamanki sorgu dolu bakışları bekledim. Ama beni yine yanıltmayı başardı. Daha fazla uzatmadan yanıtladı beni sahte bir sitemle. "Sen böyle suratsız suratsız gezerken gelip sana mı sorsaydı?.."
"Berk haklı Aybike. Neden sen? Yani... Bana da sorabilirdi mesela?" "Sarp sen de Tolga'dan hoşlandığımı falan iddia etmiyorsundur umarım. Çünkü gerçekten çok sıkıldım artık ben..." Aybike'nin keyifsiz çıkan sesinden sonra Sarp da sıkıntıyla bir nefes vermişti. "Onunla konuşmak isteyen sen değildin ki... Sadece Berk gibi ben de onun suçlu olduğundan eminim. En kısa sürede bunu kanıtlarıyla göstereceğiz de. Ama o güne kadar sana zarar vermesinden endişe ediyoruz. Ortağımızsın bizim. Tabii koruyacağız kızım seni." Aybike'nin yüzüne küçük bir tebessüm yerleştiğinde yeniden bir sessizlik olmuştu. Bu sessizliği ise olayla ilgili olan konuşmalarımız bölmüştü bu kez.
...
"Saldırıyı düzenleyen kişilere ulaştık. Restoran sahibinin alacaklılarıymış. Polis olduğumuzu fark edememişler güya... Tolga ile de bu konuyu konuştuk. O adamları bir kaç kez restorana gelip giderken görmüş. Herhangi bir bağlantılarını bulamadık. Yani gerçekten alacak meselesi olduğunu düşünüyoruz. Mekan sahibini de sorguya aldık. Oradan da çok bir şey çıkmayacak gibi... Sadece bazı günler Tolga bazı günler Tolga'nın annesi gidiyormuş yemekleri teslim almaya..." Aybike'yi dikkatle dinlerken aynı zamanda Sarp'ın benimle paylaştığı ifadeye hızlıca göz atmıştım. Bir adım ileri gidemiyorduk. Resmen takılı kalmıştık. Tolga denilen katilin rahat rahat dolaşıyor olması sinirimi fazlasıyla bozuyordu.
"Annesiyle de yeniden konuşmak lazım. Belki o bir şeylerden bahseder." "Kadın biraz hastaymış, Sarp yarın hastaneye gidip konuşacak." "Ee sen yalnız mı olacaksın?" Aybike ve Sarp bana sorgular gibi bakarken Sarp alaylı bir ifadeyle gülmüştü. "Yanında ben olmayacağım ama bu kızın da bizim gibi orada bir sürü iş arkadaşı var ya hani kardeşim..?" "Sarp ben de biliyorum. Ama hani biz saldırıya uğradık ya kardeşim. Ya yine bir sorun olursa..?" Aybike de gülüp ayağa kalktığında ona baktım. "Öncelikle karakola gelip bana kimse saldıramaz merak etme. Ayrıca kimse olmasa da ben kendimi korurum. Bunun eğitimini ben de aldım. Yani sonuçta sürekli yanımda birileri olmuyor." Düşününce haklıydı. Mesela birazdan buradan çıktığında evine gidene kadar yine yalnızdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bi' An
FanfictionBeraber cinayet çözecek olan Aybike ve Berk küçük bir anın hayatlarını ne kadar değiştirebileceğinin henüz farkında değildi. hayat küçük anlardan ibaretti belki de ve bazen küçük bir an için ömür bile verilirdi.