7

145 17 14
                                    

Bir Hafta Sonra Aybike'nin Ağzından ||

Bir hafta... Kabus gibi geçmişti resmen. Berk ile o günden sonra neredeyse iş için dahi konuşmuyorduk. Açıkçası bu beklediğim bir durumdu. Ama Sarp'ın da arkadaşını destekleyip beni resmen olay dışı tutma çabaları oldukça çocukçaydı. Her hareketimden yanlış anlamlar çıkarıp sürekli benden şikayetçi olsalar da bu dosya hâlâ üçümüze aitti. O gün Tolga'nın getirdiği zarfı Sarp'ın da gelmesiyle incelemiştik. İsimsiz bir üçüncü kişiden gelen tehdit mektubuydu. Özetle içeriğinden bahsetmek gerekirse, Cemile'nin bu tehditleri daha önce de aldığını ve gönderen kişinin Tolga ile olan ilişkilerini bozmak istediğini açıkça görmüştük.

Bu mektubun üzerine gitmemiz gerekirdi. Tabii Berk ve Sarp mektubu getiren Tolga olduğu için onun planı olduğunu ve bunun sahte bir mektup olduğunu söylüyordu. Böyle tehditler olsa önceki tehdit mektupları da bir şekilde karşımıza çıkacağını savunuyorlardı. Tamam bu da oldukça mantıklı bir teoriydi. Ama bu olayda sadece Tolga odaklı ilerlememiz doğru değildi. Tabii ben bunu ne zaman dile getirsem yine o asılsız imalara maruz kalıyordum. Bu durumdan da fazlasıyla sıkılmıştım artık. Tek dileğim bu dosyayı bir an önce kapatmak ve mümkünse bir daha aynı olayda her ikisiyle de görev almamaktı. Tabii olanlar bununla da sınırlı değildi.

Gördüğüm çiçekçiyle beraber bıkkınlıkla bir nefes verdim. Tolga... Bu bir hafta içerisinde her gün çiçek yollamış ben ise onları her gün geri çevirmiştim. Bu ısrarı oldukça canımı sıkıyordu. Sadece canımı sıkmakla da kalmayıp beni zor duruma da sokuyordu. Tolga benim de ilgilendiğim bir dosyadaki şüpheliydi... Öyle olmadığını düşünsem dahi bu ısrarı hoşuma gitmezdi. Ama şimdi bu çiçeklerden Sarp ya da Berk'in haberi olsa yine o imaları ve şikayetleri ile uğraşacaktım. Yine çiçekçi ile aynı şekilde konuşup geri çevirmiştim. Ardından da yine her zaman olduğu gibi Tolga'ya bunu yapmamasını kesin bir dille açıklayan bir mesaj atmıştım. Ardından derin bir nefes aldım. Yeni bir gün başlıyordu...

İçeriye girdiğimde sadece Berk vardı. Benim geldiğimi görünce umursamadan telefonuna dönmüştü yeniden. Bugün sakin geçsin istiyordum, o yüzden sakince yerime oturdum. Kısa bir süre sonra da Sarp gelmişti. Bizim aksimize onun keyfi gayet yerindeydi. "Bu sana gelmiş Aybike." Elindeki hediye kutusunu önüme bırakırken sorgular gibi baktım ona. "İsimsiz..." Yine o imalı bakışıyla karşı karşıya kalmıştım işte. Bıkkınca bir nefes verdim. Kutuyu açarken ikisinin de meraklı bakışları üzerimdeydi tabii. Gerçekten beni deli edecekler bir gün. E tabii bunu da yollayan Tolga'ysa yakında ben onun katili olacağım gibi de duruyor. Ama kutuyu açtığımda beni bambaşka bir mevzu karşılamıştı.

Kutudan çıkan çerçevede gördüğüm aile fotoğrafımızla ellerim istemsizce titremeye başlamıştı bile. Bir de mektup vardı kutunun içerisinde. Mektupta sadece bir kaç cümle yazılıydı. "Çok özledim Aybike. Yakında görüşeceğiz." Mektubu gergince katlayıp yerine koyarken kutuyu bir köşeye bırakıp -hoş belki de fırlatıp demek daha doğru olurdu- hava almak için dışarı çıkmıştım. Kendimi bir banka bırakıp düşüncelere dalmıştım. Babamdan gelmiş olmalıydı. Başkası olamazdı. Hoş başkası olmasını tercih ederdim. Titreyen ellerimi durdurmak adına birbirlerine sıkıca kenetlediğimde her zaman yaptığım gibi kendi kendime bir şarkı mırıldanarak kendimi sakinleştirmeye çabalıyordum. Bir süre sonra yanımda birisinin varlığını hissedince sessizleştim.

"İyi misin?" Başımı onaylar şekilde salladım sadece. Yanıma gelen Sarp'a bakıp elimden geldiğince gülümsedim. "İşimize dönelim. Bitsin bu dosya artık. İyiyim, hava almak istedim sadece." Ben ayaklansam da Sarp oturmaya devam etmişti. Bakışları da hâlâ üzerimde olunca bir nefes verdim. "Tamam... İyi değilim ama iyi olacağım. Önemli bir durum yok. İşimizi etkilemeyecek." Sarp bir süre daha sorgular şekilde baksa da sonunda ikna olmuş olmalı ki o da ayaklanmıştı. Beraber işimizin başına geri döndüğümüzde Berk'in meraklı bakışları hemen bizi bulmuştu. "Sen sormadan söyleyeyim. İyiyim, işimizi engelleyecek ya da şikayet etmeni gerektirecek bir durum yok." Berk başını iki yana sallayıp yanıma geldiğinde ona baktım.

Küçük Bi' AnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin