4

155 19 14
                                    

Tolga'yı başka bir odaya almıştık. Sarp Berk ile ilgilenirken ben de Tolga ile ilgilenme görevini devralmıştım. Hala gergin olsa da biraz daha sakinleşmiş gözüküyordu. "Bakın ben sizi anlıyorum gerçekten. Ama emin olun günlerdir neredeyse uyumadan bu olayla ilgileniyoruz. Ve şuan en büyük şüpheli sizsiniz hatta belki de tek şüpheli... Yine de yerimizde sayıyoruz. O yüzden ortam bu kadar gerildi. Bu seferlik anlayış göstermenizi umuyorum." Sözlerimi dinlerken başını belli belirsiz aşağı yukarıda sallayıp onaylıyordu. "Bu yine de bana elinde kanıt olmamasına rağmen bu şekilde davranması gerektiğini göstermiyor." "Ben sizi anlıyorum. Ama lütfen uzamasın bu konu. Çözeceğiz meseleyi."

Uzun bir süre sessizlik olmuştu. Sakinleşmek adına istediğimiz kahveler gelmiş bir kaç yudum alınmış yine de o sessizlik sürmüştü. Berk'i şikayet etmesini istemiyordum. Bu onun bu olaydan alınmasın hatta bir süre uzaklaştırılmasına dahi sebep olabilirdi. Berk'in bu işten uzaklaştırılması onun kibirli bakışı ve alaycı hallerinden beni kurtaracak olsa da onun işine duyduğu saygıyı bildiğim için bunu asla istemezdim. Uzun süren sessizliği Tolga bölmüştü. "Her şey güzel gidiyordu. Ailemle dahi tanışmıştı. Sonra değişti. Bambaşka birisi oldu. Onu terk etmem için her şeyi yapıyordu sanki. Ayrılmak istediğimizi söylediğimde ise bunu hiç beklemiyormuş gibi afalladı. Zaman istedi. Belki her şeyi düzeltiriz dedim istediği zamanı verdim."

Çok kısa bir sessizlik daha... "O süreçte daha da değişti. Artık sevdiğim kadını göremiyordum onda. Bu ilişki benim için çok önceden bitti. Ama ben ne olursa olsun ona zarar vermezdim. Veremem ki..." Yüzünü inceledim bir süre. Dürüst olduğuna inanıyordum. Gerçekten acı çeken bir adamın mimiklerini taşıyordu. Kimse bu kadar iyi oynayamazdı. Yani en azından ben öyle düşünüyordum. "Beraber mi yaşıyordunuz? Ayrılık duyulana kadar yani..." Beni başıyla onayladığında bir süre dalıp gitmişti. "Tek başına yaşamaktan korktuğunu söylemişti. Ev arkadaşı da olmuştuk artık. Hoş ikimiz de çok becerikli değildik bu konuda. Ailemle tanışana kadar yemek konusunda dahi çok zorlandık."

"Bir az önce de söylemiştik. Otopsi sonucuna göre zehirlendiğini ve bunun düzenli olarak yediği besinlerle yapıldığını öğrendik. Aynı evde yaşamanız sizin üzerinizdeki şüpheyi arttırıyor. Bu konuda şüphelendiğiniz, düzenli olarak evinize uğrayan birisi ya da şüpheli herhangi bir şey var mıydı?" Çok kısa bir süre düşünüp başını iki yana sallamıştı. "Yok... Keşke yardımcı olabilsem ama yok. Yemekleri çoğu zaman beraber hazırlardık..." "İşte bu yüzden suçlunun siz olduğunuzu düşünüyorlar ya zaten..." Tolga'nın gözlerini üzerimde hissedince ona baktım. "Suçlu değilim. Belki onu kırdım, belki gözyaşlarına sebep oldum. Ama onu bu dünyadan koparmadım. Yaşamayı severdi o... Sen de mi benim suçlu olduğumu düşünüyorsun?"

Kısa bir sessizlik... "Bu konuda sizinle bilgi paylaşacak değilim. Sadece kanıtlanana kadar kimseye suçlu ya da masum demem... Şimdi bu anlattıklarınızın kayda geçmediği için çok etkisi yok. Aynı şeyleri sorgu odasına geçtiğimizde ekip arkadaşlarımın yanında tekrar söylemenizi rica edebilir miyim?" "Berk Bey yine bana suçlu benmişim gibi davranacaksa üzgünüm. Gerekli cevapları avukatım aracılığıyla alırsınız." Bıkkınca bir nefes verdim ve ayaklandım. "Amacınız süreci uzatmaksa avukatınızı devreye sokabilirsiniz. Yardımcı olmak istiyorsanız da ricamı dikkate alırsınız." Gitmek için sırtımı dönmüştüm ki onaylayan sesini duydum. "Haklısın. Süreci uzatmak istemem. Sorularınızı orada bir an önce yanıtlamak isterim."

...

"Tek şüpheli... Ve ne hikmetse bulunan her yeni detay Tolga'yı işaret ediyor. Yerimizde sayıyoruz resmen." Sarp'ın bıkkın sesiyle onu onayladım. Bu kez haklıydı tamamen. En başından beri yerimizde sayıyorduk. "Beni bıraksaydınız ben onu konuşturmasını bilirdim. Şerefsiz... Tek itirafı ile olay bitecek hala masumu oynuyor..." "Berk! Oğlum bir sakin ol ya... Bak kız o kadar uğraştı. Sakinleştirdi. Şikayet etseydi seni boş yere uzaklaştırılabilirdin. Hatta çok daha ciddi bir durum olabilirdi. Sakin ol biraz ya." Berk kısa bir süre sessizce dursa da bakışları yine beni bulunca alaycı bir öfke karışmıştı gözlerine. "Koruyucu meleği yine korudu tabii. Tavsiye de verdin mi bari neyi söyleyip neyi söylememesi gere..." "Bu saçmalıkları bırak artık!"

Küçük Bi' AnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin