2

166 19 14
                                    

Nihayet o meşhur çiçekçiye geldiğimizde araba durmuş ve biz de inmiştik. Böylece bu sessiz yolculuk sona ermişti. Berk beni sorgular bir ifadeyle süzüp sesindeki belli belirsiz meraklı tonla sorduğunda gergince etrafıma bakınıp ona döndüm. "Aybike sen iyi misin?" Onu başımla onaylarken bir yandan da kendimi toparladım. Başarısız olacağıma inanan birisinin yanında her zamankinden daha güçlü ve daha dikkatli olmalıydım. "Eee.. Evet iyiyim, sıkıntı yok. Zaten ne olabilir ki?" Berk'in yüz ifadesi yine o alaycı ifadeye büründüğünde istemsizce gülümsemiştim ben de. "Aslında çok da umurumda değildi biliyor musun? Yalnız devam edebilirdim." Başımı iki yana sallayıp güldüm.

"Seni bu olayda yalnız bırakmaya çok da niyetim yok. Başka hayaller kursan iyi edersin." "Bak sen..." Yine o alaycı kıkırtısını duyduğumda ciddi bir ifadeyle gözlerine baktım. "İçeri girip gerekli bilgileri alsak da bir an önce kurtulsak mı bu işten artık?" Vereceği cevabı beklemeden içeri ilerlediğimde o da elbette peşimden gelmişti. Her ne kadar yine huysuzca söylenmiş olsa da bu defa pek de ciddiye alıp dinlememiştim onu. İçeriye girmemle beraber rengarenk çiçeklerin güzelliğine odaklanmıştım. "Fazla ilgini çekti bakıyorum da..." "Ya Berk! Öyle sessizce gelinir mi?" Berk güldüğünde derin nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çabalıyordum.

"Polis değil misin kızım sen? Reflekslerin bu kadar zayıf olmamalı..." Güldüğünde bu kez bir şey diyemedim. Haklıydı çünkü... Ama bunu ona belli etmeye gerek var mı? Tabii ki hayır. "Aniden beliren kızıl şeytanlara karşı tedbirli değildim kusura bakma." "Her şeye hazır olmak gerekir küçük hanım." "Sen hazırsın yani her şeye?" Kendinden emin bir ifadeyle bakmıştı. "Her zaman, her şeye hazırım hem de." Onu süzüp ondan uzaklaştım ve buraya geliş amacımızı hatırlayarak çiçekçiye doğru ilerledim. Berk de hemen peşimden geldiğinde tamamen işe odaklanmıştık. Önce polis kimliğini gösterdiğinde karşımızdaki adam da ciddileşip dikkatini bize vermişti elbette.

...

"Çiçekçi hastanede annesinin yanındaymış. Ahmet Bey ise onun yerine bugünlük gelmiş. O yüzden yeterli bilgisi yokmuş. Yarın yeniden gidip kesin bilgi alacağız." Sarp bizi onaylarken belli belirsiz gülmüştü. "Yine yerimizde sayıyoruz yani." "Şimdilik belki. Ama gün bitmedi kardeşim." "Ne var yine senin o aklında?" "Henüz bir şey yok ama mutlaka başka bir detaylar da vardır. Elimizdeki tek bilgi çiçeklerden ibaret değil sonuçta." Berk ve Sarp'ın konuşmalarının ardından detayları düşünmeye başladım. Olay yerinden herhangi bir detay çıkmamıştı. İfadelere bakılırsa Tolga kesinlikle en şüpheli ve hatta tek şüpheli isimdi. Evinden de benzer sonuçlar çıkmıştı. Mail adresleri, sosyal medya hesapları yeni gelen izinlerle birlikte inceleniyordu.

Derin bir sessizliğe gömülmüştük. "Tolga'nın ailesiyle tekrar mı görüşsek?" Berk bana baktığında başını iki yana sallamıştı. "Kadın sadece oğlunu korumaya odaklanmış oradan bir şey çıkmaz." Yeniden bir sessizlik... "Ya da sadece gerçekleri söylüyor." "Aybike inatla o yapmadı diyorsun ama Tolga'dan başka birisinden şüphelenmek için dahi sebep yok elimizde." "Onun katil olduğunu kanıtlamak için de yok sonuçta." Biz artık bir klasik haline gelen atışma ve bakışma eylemlerini yerine getirirken Sarp'ın sesi ile konuya geri dönmüştük. "Otopsi sonuçları çıkmış. Belki oradan bir şey bulabiliriz." "Harika bir haber bu. Yani... Mutlaka bir şey buluruz bence." "Ve sonunda o Tolga itini tutuklayabiliriz."

Gözlerimi devirdim ve ona baktım. "Fazla ön yargılı olman asıl olayları görmene engel olabilir. Hayat küçük anlarla şekillenir. Bazen küçük bi an bir hayatın akışını değiştirebilir." Öyle mi dermişçesine bir bakış attığında yine alaycı ifade yerleşmişti yüzüne. Önüne dönüp ilerlerken konuşmayı da ihmal etmemişti tabii. "Felsefeniz bittiyse işimize dönebilir miyiz küçük hanım?" "Gerçekten sinir oluyorum sana. Bak gerçekten..." "Aa ama bu kadar fazla ön yargılı olmayın küçük hanım. Tanısanız seversiniz aslında beni." "Gerçekten gıcıksın." Adımlarımı hızlandırıp Sarp'a yetiştiğimde vücudumda gezinen öfkeyi baskılamaya çabalıyordum. Berk ile çalışmak koca bir işkenceydi.

...

"Başını ve ensesine sert bir darbe almış. Bu da bir kaç çatlağa sebep olmuş. Ama asıl ölüm nedeninin o olmadığına emindik. Bugün ulaşan sonuçlarla da bundan emin olduk. Birisi tarafından düzenli olarak bir tür zehir veriliyormuş." "Nasıl yani?" "Genelde yemeklerle beraber kullanılır ve aşırı dozu hemen ölüme neden olur. Ama bunu yapan her kimse yavaş yavaş öldürmek istemiş olmalı." Düşüncelere dalmıştık yine. Bir kaç detayı daha öğrenip oradan ayrılırken düşüncelerden uzaklaşmak adına başımı iki yana salladım. "Birisi zaten ona adım adım zehir verirken neden böyle bir boğuşma yaşansın ki?" Sorum üzerine Sarp araya girmişti. "Bunun farklı olasılıkları olabi..." "Belki de gerçekleri öğrenmişti."

Berk'e odaklandığımızda o da anlatmaya devam etmişti. "Uzun süredir verilen bir zehir varsa etkileri de olmuştur. Belki de bir şekilde öğrendi ve hesap sormak istedi. Sonra da Tolga'nın öfkesine kurban gitti." "Tolga olduğundan emin değiliz hala." "Ben eminim, kendi adınıza konuşun küçük hanım. Ayrıca olmadığını gösteren bir şey yok. Aslında her şeyi itiraf etse sorun kalmayacak zaten. Bizi boşuna oyalıyor." "Peki Berk seni ikna etmeye çalışmıyorum. Bizim işimiz kanıtlarla. Bu kadar eminsen bu olayı da çözmelisin." "Çözeceğiz küçük hanım. Ve o gün burada senden daha iyisi olduğumu söylediğini duyacak olmak beni inanılmaz motive ediyor." "Hmm egosal..."

"Acaba diyorum atışmalarınızdan işinize de vakit ayırabilir misiniz? Tabii sizi çok zorlamayacaksa..." Çekingen bir ifadeyle tebessüm ettim ve bakışlarımı Berk'ten çektim. "Kusura bakma Sarp. Bu kızıl şeytan sürekli benimle uğraştığı için dikkatimi dağıtıyor..." "Ha dikkatini işten daha çok çekiyorum demek. Gerçek bir acemi olabilir misin?" Gözlerimi devirdim. Ona karşılık vermek istemiyordum. Yoksa bu konu uzadıkça uzayacak ve sadece beni sinir edecekti. "Komşularıyla yeniden irtibata geçelim. Yemekleri kendi mi hazırlardı, gelen giden çok oluyor muydu falan detayları öğrenelim. Daha önce fark etmediğimiz ya da dikkate almadığımız her bir cümle bize bu cinayeti çözdürebilir." Berk ayaklanınca ikimiz de ona bakmıştık. "Haklısın. Başlayalım o zaman."

MERHABAAAA 🌸🌸🌸

Dersler sınavlar gelmeyen ilham perileri derken ancak gelebildim ✨️

Konuya giriyoruz yavaş yavaş ve bu beni çok heyecanlandırıyor. Konu ilerledikçe ve yorumlar arttıkça bölümler de uzayacak🍀

destek olan herkese teşekkür ederim mutlaka en azından bir yorumla fikrinizi belirtirseniz çok güzel olur. ilgiye göre bir sonraki bölüm de hızlıca gelir 🩷🌷

Küçük Bi' AnHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin