Sunghoon olduğu yerde hafifçe zıplayarak bekliyordu. Heyecandan ve gerginlikten yerinde duramıyor gibi hissediyordu. Okuldan teker teker çıkan bedenleri izlerken, beklediği kişinin çıkması, fakat kendisine aldırış etmeden yoluna devam etmesiyle kaşları çatıldı.
O sırada elini kaldırıp sallarken, "Nicholas!" diye seslenmeyi ihmal etmemişti.
İşte büyük an!
Ne demeliydi?
Nicholas yanına geldiğinde, tebessüm etmişti.
"Merhaba Sunghoon-ah, bir şey mi oldu?"
Sunghoon bu saçma tavırlar güler gibi bir ses çıkarmış, kollarını bağlamıştı.
"Sen söyle bakalım Nicholas, ne oluyor?"
Nicholas'ın kaşları çatılmaya başlarken, karşısındakinin ne dediğini anlamaya çalışıyordu.
Sunghoon ile ortaokulu birlikte geçirmişlerdi ve az-çok tanıyorlardı birbirlerini. İkisi de birbirine zarar verecek şeyler yapacak insanlar değillerdi, hâlâ daha konuştukları olurdu. Ama bu sene sınav dolayısıyla herkese kapatmıştı kendini Nicholas, bu yüzden sevgili arkadaşıyla pek konuşacak vakti olmuyordu.
"Anlamadım? Sorunun ne olduğunu açıkça söyler misin? Belki yardımcı olabilirim."
"Ya Nicholas! Dalga mı geçiyorsun? İtiraf et artık, bana yazan anonim hesap sensin. Sana cidden inanamıyorum. Bu kadar düştün mü-"
"Hop, hop, hop. Sınırını aşıyorsun. Dediklerine dikkat et. Bir, seninle dalga geçmiyorum, o yüzden ortada itiraf edilecek bir şey olduğunu da düşünmüyorum. İki, anonim hesaplarla uğraşmaktan daha önemli işlerim var ve kesinlikle bu önemli şeylerin içinde böyle bir saçmalık olduğunu da sanmıyorum. Üç, ister inan ister inanma ama, o kişi ben değilim ve neyden bahsettiğin hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Ve dört," dedi Nicholas, hafif bir kızgınlıkla "Eğer bu dediğin cidden olsaydı, duygularına hâkim olamayan ben değil, benimle bu konuşmayı yapacak yüzü bulan sen düşmüş olurdun. Egon yüzünden insanları kırmayı, bir şeyleri yanlış anlayıp zırvalamayı kes Hoon. Ortaokulda değiliz artık. O anonim her kimse, sırf şu ego yığını oluşundan karşına çıkmamıştır, tipsiz oluşundan falan değil yani. Bir daha da, bir şeyleri adam akıllı sorgulamadan insanları yargılama, görüşürüz," demiş ve arkasına bakmadan oradan ayrılmıştı Nicholas.
Ona yazanın kim olduğunu biliyordu elbette, küçük arkadaşı ona her şeyi anlatmıştı. Fakat böyle bir şeyin yaşanması, hiçbirinin beklediği bir şey değildi. Nicholas kafasını hızla iki yana sallarken, siniri dinmiyordu. Sunghoon sevdiği bir arkadaşıydı. Fakat kalp kırmakta ustalaşmış bir ego yığını olduğu gerçeği, düpedüz ortadaydı.
Okulun bahçesinden çıkıp otobüs durağına giderken, Sunghoon hâlâ onun arkasından öylece bakıyor ve duyduklarını sindirmeye çalışıyordu.
Tamam, pek iyi biri olduğu söylenemezdi ama bunları bu şekilde duymak, onu kırmıştı.
Adımlarını okulun dışına doğru atmaya başladı, Nicholas'ın dediklerini düşünmek istemiyordu. Saçmalamıştı işte.
Diğer taraftan öfkesi dinmiş bir şekilde otobüse binmiş olan ve kulağına kulaklıkları takıp şarkı dinleyen Nicholas, aklına gelen şeyle yumduğu gözlerini şokla açtı ve hemen küçük arkadaşını aradı.
Çalıyor...
Çalıyor...
Çalıyor...Hadi ama Nishimura.
Sonunda telefon açıldığında, Nicholas hemen konuştu.
"Neredesin?"
"Sunghoon hyungu bekliyorum, bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim hyung. Ne yapacağım be-"
"Beni dinle. Sunghoon ona yazanın ben olduğumu düşünmüş ve benimle konuştu. Muhtemelen şu an okuldan çıkıyordur, sakın ona yakalanma. Seni görürse, okulda son kalan kişinin sen olduğunu görünce şüphelenecektir. Sakın yakayı ele verme Niki, duydun mu beni?"
"Anladım hyung, teşekkür ederim. Kapatıyorum, sonra konuşuruz bunu detaylıca."
"Tamam, görüşürüz."
Nicholas telefonu kapattığı gibi derin nefes vermiş, tekrar şarkı dinlemeye dönmüştü.
Fakat Riki pek şanslı değildi, çünkü telefonu kapattıktan sonra yavaşça bahçeden çıkacağı sırada bankta oturan Sunghoon'un ona seslenmesiyle başından aşağı kaynar sular dökülmüştü.
"Hasiktir."
﹏﹏﹏﹏﹏
•2023-3-29•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kᴀᴄ̧ɪɴ Kᴜʀᴀsɪ| HᴏᴏɴKɪ
Fanfiction𝗻𝗶𝗸𝗶𝗺𝘂𝗿𝗮 Aman bize nasip olur inşallah, boyuna da posuna da bin maşallah🔥 ↳𝘀𝘂𝗻𝗴𝗵𝗼𝗼𝗻.𝗽𝗮𝗿𝗸 Ne diyon dayı