Riki âdeta koşarak sınıfına çıkmış, çantasından bilekliği çıkardıktan sonra geri sırasına bırakmıştı. Hızlı adımlarla sınıftan çıkarken, geç kaldığı için kendine kızıyordu.
Güya sabah erken uyanacak, özenli bir şekilde hazırlanıp gelecekti. Fakat hiçbir şey istediği gibi olmamış, akşam bir türlü uyuyamamış, sabah çalan alarmı farkında olmadan kapamıştı ve sonuç olarak, derse 25 dakika varken gelmişti. Bu çok uzun bir süre gibi gelebilir. Lâkin Sunghoon okula daha erken gelirdi ve Riki, onunla yalnız kalıp uzun uzun konuşacağı tek bir anı bile kaçırmak istemezdi.
Sınıfın kapısına gelip derin bir nefes aldığı sırada, kapının açılmasıyla acıyla bağırması bir olmuştu. Ani darbe yüzünden dolan gözleriyle alnını ovuşturmaya başlamışken, tanıdık bir ses işitti.
"Riki? İyi misin? Ah! Tanrı'm... Çok özür dilerim. Çok mu acıyor Riki? Bana bakar mısın?"
Riki sinirle kafasını kaldırıp Sunghoon'un elini çekmiş, "Operasyona gider gibi açmayın şu kapıları ya! Değilim iyi falan!" diyerek arkasını dönmüş ve sınıfa doğru ilerlemişti.
Arkasında kalan Sunghoon ne olduğunu anlamazken, şaşkınlıkla bakakalmıştı. Tâ ki biri, kolunu omzuna atana kadar.
"Uyuyamamış dün, ondan böyle."
"Ha? Nicholas?"
"Günaydın Park."
"Ah, günaydın. Nasılsın?"
"İyidir, sen?"
"İyiyim bende. O günkü davranışlarım yüzünden özür dilerim. Bir türlü denk gelemedik diye konuşma fırsatımız olmadı."
"Sorun değil, geçti gitti. Ama lütfen, bir daha bilip bilmeden kimseyi yargılama. Karşında ben değil başka biri de olabilirdi ve sana dalabilirdi. Bu ihtimalleri de göz önünde bulundur."
"Haklısın. Bir daha yapmayacağım kesinlikle. Bu arada sen ne demiştin az önce? Dalmıştım diye anlamadım."
"Riki diyorum, gördüm az önce sizi. Uykusuz olduğu için öyle agresif. Normalde kimseye öyle davranmaz."
"Ah anladım. Revirden buz alıp yanına gideyim ben."
"İyi olur. Görüşürüz Park."
"Görüşürüz Wang."
Sunghoon dediği gibi, revire gidip buz aldıktan sonra aceleyle Riki'nin sınıfına çıkmış, cam kenarındaki orta sırada oturmuş ve kafasını kollarının arasına gömmüş çocuğa ilerlemişti.
Sessizce yanına otururken, elini saçları arasında gezdirmeye başlamıştı. Bu hareketiyle beraber Riki kafasını kaldırmış, karşısında gördüğü bedenle şaşkınlığa uğramıştı.
"Hyung?"
"Hm?"
İkisi de konuşmadan birbirlerinin gözlerine dalmışken, Sunghoon aklına gelen şeyle konuşmaya başlamıştı.
"Ben özür dilerim. Kapının arkasında biri olacağını düşünemedim." demiş, bir yandan da elindeki buzu Riki'nin alnına yaslamıştı. Soğuğun etkisiyle irlirken, kafasını koluna yatırmış ve Sunghoon'a alttan bakmaya başlamıştı Riki.
"Sorun değil. Orada olduğumu bilemezdin sonuçta."
"Yine de öyle çıkmamalıydım."
"Olan oldu sonuçta. Bir dahakine daha dikkatli olursun. Nereye gidiyordun ki öyle aceleyle?"
"Senin yanına."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kᴀᴄ̧ɪɴ Kᴜʀᴀsɪ| HᴏᴏɴKɪ
Fanfiction𝗻𝗶𝗸𝗶𝗺𝘂𝗿𝗮 Aman bize nasip olur inşallah, boyuna da posuna da bin maşallah🔥 ↳𝘀𝘂𝗻𝗴𝗵𝗼𝗼𝗻.𝗽𝗮𝗿𝗸 Ne diyon dayı