Çok uzun bir sohbetten sonra - Jimin ve Taehyung'un sürekli kesintileri olmasaydı bu kadar uzun sürmeyecek bir sohbetten sonra- Hoseok şaman dükkânında birkaç yeni ve endişe verici gerçek öğrenmişti.
Birincisi, ruhu bedeninden kopmuş bir halde ortalıkta dolaşırken, bir şekilde, garip bir şekilde, imkansız bir şekilde, onu görebilen ve duyabilen birini bulmuştu.
Bahsedilen gizemli adam, derin gözleri, yumuşak saçları ve Hoseok'un bilincinin kenarlarında duymaya devam ettiği sesiyle Bay Rüya Adam'dı.
Tüm o anı parçaları, ulaşamayacağı kadar uzaklarda gezen o belli belirsiz yarım sahneler gerçekten yaşanmıştı.
Bir fırının arka odasında dans ettiğini hatırlıyordu. Bir markette ki, pencere gıcırtısına benzeyen kahkahaları hatırlıyordu.
Gece yarısı dışarıda yürüdüğünü, sokakların karla kaplandığını, önünde omuzlarını büzmüş, Hoseok'un hissedemediği soğuktan titreyen o adamı hatırlıyordu.
Bir şey için uzandığını hatırlıyordu, sahip olamayacağı ve nedenini bilmediği bir şey için.
Doğum gününde ki yosun çorbasını ve onu kahkahalara boğan aptalca şakaları hatırlıyordu, ama bir isim, bir adres ya da gizemli adamı bulmanın olası bir yolunu hatırlayamıyordu.
Bu işin en kötü yanı, Hoseok'un gizemli adamın onu hatırladığından emin olmasıydı.
Muhtemelen haftalarca Hoseok'un nereye kaybolduğunu merak etmişti, öbür dünyaya mı geçtiğini, kaçtığını mı yoksa bir yerde kapana kısılıp kısılıp kaldığını mı merak etmişti.
Hoseok, bütün geceyi bunu düşünerek, yatağında dönüp durarak, hayalindeki adamı kaybetmekle ona üzülmek arasında gidip gelerek geçirdi.
Nihayet şafak söktüğünde Hoseok ayağa kalktı, dinlenememişti ama kararlıydı. Bay Rüya Adam'ı bulacaktı. Onu bulacak ve olan her şeyi açıklayacaktı ve belki, belki...
Hoseok titrek bir nefes aldı ve kendi kendine başını salladı. Belkisini sonra düşünecekti.
Jimin ve Taehyung'u da aramaya dahil etmişti, çünkü en başından beri tüm suç onlarındı. Arama ekibine katılmayı pek umursamıyor gibiydiler, sonuçta bu da başka bir maceraya atılmak demekti.
"Hey kekler var!"
Taehyung mutlu bir şekilde, geldikleri fırının vitrinini işaret ederek söylemişti. Her gün dans pratiğinden önce veya sonra, Hoseok oda arkadaşlarından birini alır ve bir kafeye veya fırına giderdi.
Hoseok'un gizemli adamın kimliğine dair tek gerçek ipucu, belli belirsiz anılarındaki hamur işleri ve sürekli şeker kokusuydu.
Hoseok, fırının bulunduğu sokağa baktı. Engebeli tepeler üzerine inşa edilmiş şirin bir mahalleydi, sokağı şirin dükkanlarla sıralanmıştı.
Uzaktan apartman komplekslerini görebiliyordu ve orada kimin yaşadığını merak ediyordu.
Fırının penceresi parlak bahar kutlamalarıyla süslenmişti - sarı bir güneş, gökkuşağı renginde çiçeklerden oluşan bir bahçe, pencerenin tepesine yakın çizilmiş kabarık beyaz bulutlar.
Hoseok pencereye gülümsedi ve Taehyung'un onu içeri çekmesine izin verdi. Fırının dışı kadar içi de şirindi. Müşterilerin ikramların tadını rahatça çıkarması için uyumlu sandalyelerle bir düzine yuvarlak ahşap masa diziliydi.
Hoseok'un beklediğinden daha geniş bir menüyle hamur işi seçenekleri çoktu. Taehyung, Hoseok'un bileğini çekiştirdi ve fısıldamak için eğildi,
YOU ARE READING
TANIDIK HAYALET ⟬ 2SEOK ⟭
Fanfiction"Sadece küçük bir yudum? En kötü ne olabilir ki ?" "Uh, gıda zehirlenmesi, alerjik reaksiyon, boğulma. Ölüm, Ölüm,Ölüm,Ölüm," diye yanıtladı Hoseok,üstüne üstüne gelen Taehyung'dan uzaklaşmaya çalışarak. Taehyung gülümserken şişeyi Hoseok'un yüzüne...