Basically...

997 110 106
                                    


Seungmin'in bana şaşkın bakışları ile hızlıca salona geçtik. Kodların arasında fark edilmesi zor olan hatalar vardı. Bazı yerlerde çok zorlanmış ve takılmıştık. En sonunda bitirdiğimizde derin bir nefes aldım.

"Jeongin."

Boynunu aşağı eğerek dinlendirdiğim sırada bana seslenmişti.

"efendim?"

"kahve ister misin?"

Şuan en ihtiyacım olan şey o gerçekten. Uykum tekrar gelmeye başladığında afallamıştım.

"olur seung- hyung."

Olur hyung diyecekken aklım karıştığı için Seungmin diyordum ki son anda hyung demiştim. Kızacağını veya şaşıracağın düşünerek korkmuş gözlerle ona bakmıştım. Sonuç hiç beklediğim gibi çıkmadı. Küçük bir sırıtış yaptı  ve mutfağa gitti. Bende biraz dinlenmek için olduğum yere uzandım. O sırada kramp girmişti.

"ahh a-ani sancıların canı cehenneme."

O gelene kadar gözümü kapattım. Kahve içmeyi istiyordum ama uykum vardı. Uzanalı 1 dakika olmadan uykum gelmeye başlamıştı...

"Jeongin-ah."

Ki o geldi.

"hyung?"

Hızlıca oturdum ve ağrıyan belimi tuttum.

"kalk hadi, getirdim kahveleri."

Kahveyi alırken ona teşekkür ettim.

"sağol hyung."

"rica ederim, ben yokken başka bir gelişme oldu mu?"

Olmuştu, o gelene kadar kodlara ekleme yapmıştım ve artık olduğundan daha iyi çalışıyordu.

"evet."

Gözlerime baktı ve sorusunu sordu.

"iyi mi? Kötü mü?"

"iyi."

Dediğim ile gözleri parladı.

"söyle Jeongin-ah."

Aradan saatler geçmiş ve işleri bitirmiştik. Tamamen bittiğinde ic çektim ve dik duruşumu bozdum.

"aferin tilkime." diyip kafama öpücük kondurdu. Biraz kızarmıştım, bilirsiniz hayatımda bana değer/sevgi veren birtek Felix'im ve Bay Lee ve kocası vardı. Ama artık onlara ne kadar uzağım ben bile bilmiyorum...

"bu hafta tekrar sorun çıkmaz ise boşuz."

"umarım hyung."

"bu arada odaya geldiğimde ne olmuştu?"

Gözlerim aniden pörtlediğinde ona baktım. Ulan davar, zamanı mı? yarın sorsan olmaz mı? Bari bir bahane üretseydim. O kadar meşguldük ki unutmuştum. Gözlerimi kaçırdığımde tekrar konuştu.

"söyle jeongin."

Derin Bir nefes vererek kendimi açıklamaya çalıştım.

"hyung."

"hm?"

Aklıma sağlık raporlarıma bakıp bakmadığını sormak geldi.

"benim sağlık raporlarıma hiç bakmışmıydın?"

Olumlu bir haber bekliyordum...

"birtek ona bakmadım. Onunla ilgili mi?"

Ama öyle olmadı.

"ben."

daha fazla uzatmayacağımı anladım.

"interseksüel biriyim hyung."

Kaşını kaldırdığında bilmediğini anladım.

"nasıl yani?"

"biraz karışık aslında...kısaca nasıl desem, hani kadınlar adet olur ve hamile kalabilirler ya,bende aynı öyleyim. Kısacası çift cinsiyetde deniliyor."

Açıkladığımda ağzını "heee" yapar gibi açtı.

"korumalardan seninle ilgili bilgiler istediğimde o bana söylenmedi."

"hastane raporlarıma bakmadıysalar görmemiş olabilirler."

"peki hırkayı ne için istedin?"

"onu istememin sebebi arkama biraz kan geçmesiydi."

Sinirle soludum, ulan varımı yoğumu söyledim adama yemin ederim. Iki gün sonra kenara atsa bi dedikodu yaysa hayatım boka batar. Yorgunlukla arkama yaslandım.

"o zaman sen üstünü değiştir. Yatağa geldi mi?"

"hayır."

Ne yapacan lan. Sen mi temizleyecen?

"tamam sen geç odana."

Yerimden kalkıp odama gittim. Üstümü değiştirip yatağıma geri girdim. Yine uykuya dalmayı denedim ama ağır kramplarım başlamıştı. Aradan saatlar geçince yine yatakta döne döne uyumayı denedim ve artık ağrılarım
azaldığında uykuya daldım...
Yatakta kıvranırken yavaşca bilincim açıldı ve yanımda birinin bana seslendiğini fark ettim.

Ağrıdan dolayı ağlamaktan kızaran gözlerimi açıp ona  baktım. Ellerini saçların arasına daldırdı.

"Jeongin-ah"

Gözlerimi daha fazla açtım ve cevap verdim.

*hyung? N-ne oldu?*

Hâlâ ağrıyan karnımı yavaşça okşarken beklenmeyen bir cevap aldım...

"rüyanda benim adımı inleyecek kadar ne gördün jeongin-ah~"

...

Selam.

Kitapla ilgili düşüncelerinizi ve fikirlerinizi yorum olarak yada özelden yazabilirsiniz.

Allah'a emanet olun.

Byee~

My Fox ¬; SeungIN;¬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin