My Fox ¬; SeungIN;¬

Did he do it!

Güneş ışıkları ile yavaşca uyanmıştım. Yanımda yine o vardı, galiba ilk kez yüzünü bu kadar net gördüm, yaşlı maşlı ama baya sugar daddy tipi var adamda. Yok anan jeongin, abart. Adam seni kaçırdı gerizekâlı. Ama bende kabul ettim, buda benim salaklığım. Neyse, bir i̇nsana 4 saniye bakarsanız sizi fark eder derler ya, şuan doğrulaması yaşıyorum. Bana bakması ile gözünü kapattım ama fark etmedi galiba.

O beni uyuyor sanarken onu dinliyordum. Yavaşca kalktı ve bana doğru döndü.

*biraz daha gitse düşecek şöyle alayım bari*

Yavaşca belimden tuttup yatağın ortasına getirdi beni, sonra kendiside yatağın kenarına oturdu.

*saat daha sekiz, aşağı ineyim.*

Yerinden kalktı kapıya gidiyor sandım ama meğersem arkama geçmiş. Üstümdeki battaniyeyi daha yukarı çekti ve başıma küçük bir öpücük bıraktı.

*küçük tilki.*

Odadan çıkana kadar bekledim odadan çıktıktan 5-10 dakika sonrada ben kalktım. Biraz gerindim ve aşağı indim.

"Max hyung?"

"efendim küçük bey?"

"Seungmin hyung uyandı mı?"

Bildiğim cevabın sorusunu soruyordum resmen. Cevabı odaya giren Min hyung verdi.

"evet efendim, o şuanda salonda."

"sağol Min hyung."

İçeri giderken bir elimlede gözünü ovuyordum. Uyumaktan gözlerim şişmişti.

"günaydın Jeongin-ah, çok mı ışık vuruyor odana?"

"güneş bütün hücrelerime kadar girdi."

Dediğime gülmüştü.

"ağrın yoktur umarım."

Gülümseyerek sorduğunda, kıkırdayarak cevap verdim.

"yok yok, kalmadı."

"iyi o zaman."

"hyung aklıma gelmişken, bu seneki toplu IQ sınavına gireceğim dimi?"

"evet Jeongin, bende senin ile geleceğim."

Bunu duymak güzeldi, tek gitmek istemiyordum ama bir mafya ile devlete gitmek kendi kazdığı çukura düşmek olmaz mı?

"bu seni tehlikeye sokmaz mı? Sonuçta neredeyse bütün halk orada olucak."

"benim varlığım bile fark edilmez o alanda Jeongin."

"peki."

Konuşmamız bittiği sırada Max hyung geldi.

"bay Kim kahvaltı hazır."

"sağol Max,hadi kalk bakalım tilkicik."

Yerimden kalktım ve masaya gittik, ilk benim oturmama yardım etti ve sonra kendisi oturdu. Beyefendi, kaçırılan kişi benim yanlız. Yemekte omlet ve bazı kahvaltılıklar var.

"biraz hızlı ye istersen, saat dokuz buçuğa gelmek üzere."

"tamam hyung, sen yine işe gidiceksin değil mi?"

"evet. Bu arada haftaya toplantı gibi birşey olabilir, o yüzden erken kalkıcaz."

"peki."

Yemeğimi yedim ve izin isteyip kalktım. O gittikten sonra bende odama gidip ders kitaplarını açtım. O kadar yorgun ve bitkin hissediyorum ki, dersi yatakta oturarak yapmak istiyorum. Hoca gelene kadar yatakta çalışmaya başladım, kapı çalıncada öğretmen geldi zaten.