Güneş tepede ışıldıyordu. Limandakiler yaklaşan gemiyi ve içindekileri görebilmek için yaklaştılar. Prenses Rhaenyra ve Prens Daemon'ı fark edenler şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlardı. Bütün bunlar gerçekten yaşanıyor muydu? Alysanne de aynılarını düşündü. Dragonstone'dan ayrılıp başkente gelmiş olmaları bir türlü uyanamadığı bir kabus gibi geliyordu kıza. Can sıkıcıydı ona göre içinde bulundukları durum. Neşeyle insanlara ve şehire bakan kardeşlerini anlamıyordu. Onlar gibi şen olmayı diledi ancak içinden bir ses kargaşanın tam ortasına düştüklerini söylerken bu pek mümkün değildi.
"Prenses Rhaenyra, Prens Daemon Kings Landing'e hoş geldiniz. Sizi yeniden görmek mutluluk verici."
Alys elbisesinin eteklerini kendisine öğretildiği gibi hafifçe kaldırarak gemiden inmek üzere ilerledi. Kardeşleri arkasında ve annesiyle babası önündeydi. Onları selamlayan şövalyeye bakıyorlardı. Adamın adadaki muhafızlara benzer bir görünüşü vardı, farkılığı sırtında taşıdığı sarı peleriniyle belli oluyordu. Gülümsedi ve yolu açtı. Aileyi kralın gönderdiği arabalara yönlendiriyordu.
"Teşekkürler Sör Harrold, biz de burada olduğumuz için en az sizin kadar sevinçliyiz."
Prenses Rhaenyra'nın sesindeki alay belli oluyordu ama yönelttiği kişi kesinlikle sör değildi. Sözlerini uzaklarda beliren Kızıl Kale'ye bakarak söylemişti. Kalbi o kadar hızlı çarpıyordu ki kimselere bir şey belli etmek istemediğinden konuşmasını mizaha vuruyordu. Daemon'ın eli kendi elini bulduğunda atlı arabaya binmek için ilerledi. Arkasına dönüp baktığında Alysanne'in kardeşlerini bir diğer arabaya yönlendirdiğini gördü.
Kaleye yolculukları kısa ama sarsıntılıydı. Türlü şekilli taşlardan oluşan yol, başlarının dönmesine yol açıyordu. At arabasına dahi binmeyeli yıllar olmuştu. Daemon hala ejderhalarıyla gelseler çok daha ihtişamlı bir iniş yapabileceklerini savunuyordu. Caraxes'i bıraktığı için tıpkı Earys'i arkasında bırakan kızı gibi rahatsızdı.
"Targaryen Hanesinden Prenses Rhaenyra ve Prens Daemon; çocukları Prenses Alysanne, Prenses Deanora ve Prens Maegon!"
Bir ses onları ilan ettiğinde kadınlar eteklerini tutarak inerken erkekler onlardan önce inmişti bile. Kızıl Kale'nin talim avlusuna açılan kapısı sonuna kadar aralıydı ve önünde kraliyet ailesi bekliyordu. Buraya kadar gelmiş olmaları son derece ilginçti. Karşılamalarını babası Demir Tahtın üzerinde onlara üstten bakarken yapacaklarını hayal etmişti varis prenses. Oysa Kral Viserys'in yüzünde şefkatli bir ifade vardı. Her ne kadar yaşlılığından ötürü ayakta durmakta biraz zorlanıyor olsa da göğsünü şişirmiş bir şekilde dikilmekteydi. Gümüş rengi saçları ışıltısını kaybederek iyice beyaza bürünmüştü ve gözlerini açık tutmakta zorlanıyor gibiydi. Yanındaki kraliçesinden destek alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mine to rule' alysanne targaryen
FanficTargaryen Hanesinde iyi kalbi ve hoş sözleriyle bilinen Kraliçe Alysanne Targaryen, tarihteki tek Alysanne değildi. Ondan yıllar sonra, Demir Taht'ın varisi ve diyarın ilk kraliçesi olacak Rhaenyra Targaryen ilk çocuğuna ona ithafen aynı ismi koym...